Dünkü yazımızda, değerli tarihçi ve siyasetçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun orijinal tarihî belgelere dayanarak yazdığı, “Ermeni Tehciri ve Gerçekler (1914-1918)” kitabından alıntılar yapıp, tehcire tabi tutulan Ermenilerin sayısının 440 bin civarında olduğu görüşlerini ayrıntılarıyla aktarmıştık.

Utku Şensoy

Tehcir edilen Ermeniler ve yerleştirildikleri bölgeler şu şekildedir: 37 bin 702 kişi Suriye vilayetine, 5 bin 700 kişi Menç-Bâb-Maarra kazalarına, 29 bin 957 kişi, Urfa-Zor-Musul'a, 65 bin 147 kişi Kerek ve Havran 'a, 12 bin kişi, Hama ve Humus'a, 492 kişi Kuneytra-Ba'albek-Tebek ve Doma 'ya, 25 bin kişi Rakka ve Obik'e, 30 bin kişi ise Halep’e yerleştirilmiştir.

Yukarıdaki bilgiler, Anadolu ve Rumeli’nin çeşitli bölgelerinden tehcire tabi tutulan Ermenilerin sayıları ile yeni iskân merkezlerine ulaşanların sayılarının birbirini tuttuğunu göstermekte ve dolayısıyla, “Tehcir sırasında herhangi bir katliam olayının olmadığını ortaya koymaktadır.”

Öte yandan, tehcire tabi tutulmayan Katolik ve Protestanlarla yine tehcir dışında tutulan İstanbul Ermenilerinin ve bu sırada Rus işgali altında bulunan Erzurum, Kars ve Van gibi doğu illerindeki Ermenilerle birlikte, Osmanlı Ermenilerinin toplam nüfuslarının ancak 600 bin ila 800 bin arasında olduğu resmi kayıtlarda mevcuttur. 1918 yılında, Ermeni heyeti başkanı olan Boghos Nubar Paşa’nın Fransa Dışişleri Bakanlığı yetkili temsilcisi Monsieur Gout’a gönderdiği raporda, “Kafkasya'da 250 bin, İran'da 40 bin, Suriye-Filistin'de 80 bin, Musul-Bağdat 'da 20 bin olmak üzere 390.000 kişinin Türkiye’den sürgün edildiğini, aslında sürgünlerin toplam sayısının 600.000 ila 700.000 kişiye ulaştığını ve bunlardan ayrı olarak çöllerde şuraya buraya dağılmış sürgünleri kapsamadığını” bildiriyor. Boghos Nubar Paşa’nın verdiği rakamlardan 290 bin kişinin tehcir dışında Osmanlı topraklarını terk edenler olduğu anlaşılıyor.

Dolayısıyla sürgünlerin toplam sayısı olarak verilen 600 bin ila 700 bin kişiden 290 bin kişi çıkarılacak olursa, tehcire tabi tutulan nüfusun, Sayın Halaçoğlu’nun rakamlarıyla örtüştüğü görülüyor.  Ermeni delegasyonu başkanının, tehcirin gerçekleştirilmesi sonrasına, yani 1918 yılına ait verdiği sayılarla, Sayın Halaçoğlu’nun Osmanlı belgelerinden çıkararak verdiği rakamlar uyuşuyor ve iddiaların aksine, Ermenilerin iskân yerlerine sağ salim vardıklarını ve soykırım iddialarının mesnetsiz olduğunu gösteriyor.

Ermeni diasporasının, ABD ve Fransa başta olmak üzere pek çok Batılı ülkeyi arkalarına alıp, her yıl 24 Nisan’da 110 yıl önce savaş ortamında yaşanan tehcir gerçeğini saptırıp sözde soykırım iddialarıyla bitmeyen Türkiye’yi suçlama çabaları sürerken, sözde uygar Batı, günümüzde olup bitenlere sessiz kalıyor.

Oysa günümüzde dünya genelinde 76 milyon kişi yerlerinden edildi. Uluslararası Göç Örgütünden (IOM) yapılan açıklamada, sadece Sudan'daki savaş nedeniyle yedi milyona yakın, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırılar nedeniyle de 3 milyon kişinin yerinden edildiği bildirildi. 110 yıl önceki tehcire soykırım yaftası yapıştırıp Türkiye’nin önüne temcit pilavı gibi her yıl ısıtarak getiren Batı, Gazze’de yaşamını yitiren 35 bin kişiye ya da evlerini terk etmek zorunda kalan milyonlarca Ukraynalı sivil halk için sessiz kalmayı yeğliyor.

Gazze'deki Filistinliler Göçe Zorlanıyor (2)

Keza, Afrika'nın güneydoğu kıyılarını etkileyen Freddy Kasırgası, Türkiye'deki Kahramanmaraş merkezli depremler, Myanmar'daki Mocha Kasırgası gibi afetler nedeniyle 26 milyondan fazla sivil yerlerinden yurtlarından olurken, sözde uygar Batı ve başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası anlı şanlı kuruluşlar, göstermelik birkaç yardım dışında bu insanların çaresizliğine seyirci kalıyor.

Sudan'da Iç Savaşın Acılarını Milyonlarca Sivil Halk Çekiyor (2)

Yeni dünya düzeninde kimse kimsenin umurunda değil, sadece zenginler kulübünün çıkarları söz konusu. Birkaç Sivil Toplum Örgütü dışında, Filistinliler, Ukraynalılar ya da Sudan’da savaştan kaçıp kamplarda perişanlık çeken yoksul halklar hiçbir emperyalist gücün gündeminde değil. Onlar için o milyonların çektiği acı birkaç hamasi sözle geçiştirilen basit bir konu. Ama 110 yıl önce yaşananları evirip, çevirip tahrif edip karalamak en muteber siyaset!