Son Dakika

Kılıçdaroğlu: Deprem için toplanan 34 milyar dolar nerede?

Abone Ol
"Önlemi almak iktidara düşüyor" Kılıçdaroğlu, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra Başbakan Bülent Ecevit döneminde, depremin yaralarını tamir etmek için deprem vergisi ile ilgili yasanın çıkarıldığını; ek gelir, kurumlar, emlak, motorlu taşıtlar vergileri, özel iletişim vergisi alındığını, büyük ölçüde yaraların sarıldığını anımsattı. Deprem vergilerinin nerelere harcandığına dair de Başbakanlığın internet sitesinden zaman zaman bilgi verildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2004'te diğer ek vergilerin kalkmasına rağmen Türkiye'de deprem riski bulunduğu gerekçesiyle Özel İletişim Vergisi'nin kalıcı hale getirdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, 2004-2019 yılları arasında vatandaştan  65 milyar lira deprem vergisi toplandığını, bunun 34 milyar dolar anlamına geldiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, depremin yaralarını sarmak, kentleri depreme dayanıklı hale getirmek için bu vergileri ödediklerini, deprem varsa, can, mal kaybı olmaması için milletin bu fedakarlığa katlandığını dile getirdi. Vatandaşın, "17 yıldır iktidarsınız deprem vergisi alıyorsunuz, depremi önlemek için neler yaptınız? " diye sorduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Vay sen misin, nasıl sorarsın...? Vergiyi o vatandaş ödüyor. Elazığ, Malatya'ya ne yaptın? Deprem için önlem aldın da birisi karşı mı çıktı? 'Şimdi bu soru sorulur mu?' Ne zaman soracak, zaten yıllardır soruyorlar. Vatandaş üzerine düşeni yaptı, vergisini ödedi, önlemini almak siyasi iktidara düşüyor. 34 milyar dolar alıyorsun, bu para nereye gitti? Vatandaş bunu soruyor. Vatandaş görevini yaptı ama 17 yıldır iktidarda olanlar görevlerini yapmadı." diye konuştu. "Kırılan fay hattı değil..." Eski CHP Elazığ Milletvekili Ali Özcan'ın, 2016'da, Elazığ'ın İstanbul'dan sonra deprem konusunda en riskli ikinci olduğunu belirterek, bununla ilgili verdiği araştırma önergesinin reddedildiğine işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Kırılan fay hattı değil saray iktidarının ar damarıdır." dedi. Kılıçdaroğlu, 3 ay önce de deprem dolayısıyla alınması gereken önlemlere ilişkin araştırma önergesinin de AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildiğini belirterek, "Depremde ölenlerin bütün günahı onların boynundadır." değerlendirmesinde bulundu. Deprem öncesinde, deprem sırasında ve depremden sonra da bu konunun tartışılmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bir sorun varsa bu soruna akılcı yaklaşmak gerektiğini vurguladı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,  bilim adamlarının görevini yaptığını, "Buradan fay hattı geçiyor" dediğini kaydederek, "Fay hattı geçiyorsa, binalar yapılırken nasıl yapılması gerektiği konusunda belediye görevini yapıyor mu? Yapmıyor. Siyaseti kirlilikten arındırmamız lazım. Siyaset vatandaşa hizmet aracıdır, nemalanma, köşeyi dönme aracı değildir. Vicdanı olan herkesin şu soruyu sorması lazım, bu milletten topladığın 34 milyar dolarlık deprem vergisini nereye harcadın?" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin deprem bölgesine büyük yardımlar yaptığını belirterek, "Hizmet araçları, ambulanslar, kurtarma ekipleri, battaniye, elektrikli sobaya, kuru gıda ve sıcak yemeğe kadar belediyelerimiz çadır kurarak vatandaşlarımızın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek yardımlar yaptı." dedi. Elazığ ve Malatya'daki depreme değinen Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılara da şifa dileğinde bulundu. Kılıçdaroğlu, bu coğrafyada yaşayan insanların tasada ve üzüntüde bir bütün olduğunu ve siyasi görüşü ne olursa olsun açılan yaraları kapatmaya çalıştığını vurguladı. CHP'li belediyelerin deprem bölgesine büyük yardımlar yaptığına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Hizmet araçları, ambulanslar, kurtarma ekipleri, battaniye, elektrikli soba, kuru gıda ve sıcak yemeğe kadar belediyelerimiz çadır kurarak vatandaşlarımızın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek yardımlar yaptı. Bu vesileyle bütün belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum." diye konuştu. Elazığ depreminde farklı görüşte birçok insan ve sivil toplumun, birlikte olmanın örneklerini verdiğini vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Hiçbir ayrım gütmeden, huzur ve barış içinde yaşamak istiyoruz. Huzurlu bir Türkiye istiyoruz. Gelecek kaygısı olmayan güven içinde yaşayan bir toplum istiyoruz. Gelecek kaygılarımız değil, gelecek ideallerimiz olmalı. Türkiye'yi nasıl büyütürüz, nasıl görkemli bir ülke haline getiririz. Nasıl söz sahibi yaparız? Bunlar için çalışmalıyız. İnsanlarımızda gelecek umudu olmalı, bunun için çalışıp demokrasiyi inşa etmeliyiz. Adaletli bir devlet istiyoruz. Devletin dini adalettir. Adaleti sağlamak bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ortak görüşü olmak zorundadır. Adaletsiz bir toplum kendi içinde barışı sağlayamaz. Bu nedenle adaleti sağlamak zorundayız. Hukuku ve adaleti önce kendi coğrafyamızda, kendi evimize mahallemize taşımak zorundayız. Herkesin işi aşı olsun istiyoruz. Anneler huzur içinde çocuklarını okula göndersin istiyoruz. Çalışan herkes alın terinin karşılığını almalı."