Son Dakika

Türk kahvesi kadın girişimciliğiyle dünyaya açılıyor

Abone Ol

Kurumsal işini bırakıp Amerika ve Avrupa’da gönüllü olarak Türk kahvesi kültürünü tanıtma girişiminde bulunan Gizem Şalcıgil White, bu girişimler sonucu kurdukları Turkish Coffee Lady Vakfı’nı, Washington DC’de 5 Aralık’ın “Dünya Türk Kahvesi Günü” olarak ilan edilmesini, Türk kahvesinin Türk kültüründeki önemini ve Amerika’da kadın girişimci olmayı anlattı

NAZ AKMAN/ANKARA Bilkent Üniversitesi’ndeki lisans eğitiminin ardından yüksek lisans için 2005 yılında Amerika’ya giden Gizem Şalcıgil White, Türk Amerikan Derneği tarafından düzenlenen “Türk Kahvesi Kadın Girişimciliğiyle Dünyaya Açılıyor” başlıklı online toplantıda kadın girişimciler olarak kurdukları Turkish Coffee Lady Vakfı ile Türk kahve kültürünün Amerika ve Avrupa’daki tanıtım serüvenini anlattı. 500 yıl önce Türkler tarafından yaratılan, kendine özgü pişirme tekniği olan ve toplumumuzda dostluğun, dayanışmanın, barışın, sohbetin sembolü haline gelen Türk kahvesi, 5 Aralık 2013 yılında, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras listesine kabul edildi. Bu gelişmeyle birlikte her yıl bu tarihte ülkemizde kutlanan “Türk Kahvesi Günü” dünyanın pek çok yerinde bilinmiyor. 2005 yılında eğitim amacıyla Amerika’ya giden Gizem Şalcıgil White, küresel pazarlama iletişim alanındaki yüksek lisans eğitimi ile birlikte kültür diplomasisi, ülke markalaştırma konseptleriyle tanışmasının ardından Türk kahvesini ve bu kahve kültürünün bilinirliğini artırmak için gönüllü olarak girişimlerde bulunuyor. White’ın bu girişimleri sonucunda yıllar içinde gerçekleştirilen projelerin ses getirmesiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Washington’da “Turkish Coffee Lady Vakfı” kurularak, Türk kahvesi Amerika’da markalaşma yolunda ilerliyor. White’ın 2012 yılından beri gönüllü bir ekiple beraber dünyayı Türk kahvesi kamyonu ile gezerek tanıtması sonucu geçtiğimiz yıl ABD Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser, 5 Aralık’ı “Dünya Türk Kahvesi Günü” olarak ilan etti. New York City’de de “Türk kahvesinin 500 yıllık kültürünü kutluyoruz” başlıklı tanıtım kampanyası ile kentin ünlü Times Meydanı’nda reklam panolarında Türk kahvesi posterleri gösterildi. “Türk Kahvesi Kadın Girişimciliğiyle Dünyaya Açılıyor” Türk Amerikan Derneği tarafından düzenlenen “Türk Kahvesi Kadın Girişimciliğiyle Dünyaya Açılıyor” başlıklı online söyleşide Türk kahvesinin dünyaya yayılma serüvenini anlatan Turkish Coffee Lady markasının kurucusu Gizem Şalcıgil White, Türk kahvesinin tanıtımı ve kültürler arası bağların güçlendirilmesi amacını güden bu çalışmalar hakkında bilgi verdi. White, Türk toplumunun hayat tarzı olan Türk kahvesinin tanıtım çalışmalarına başlama sürecine ilişkin, “Bu işin öncülüğünü yapıyorum ancak bu bir dayanışma projesi, arkamda büyük bir ordunun desteği var. Özellikle buradaki Türk Amerikan toplumu. Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans Bölümü lisansımın ardından yüksek lisansım için 2005 yılında Amerika’ya geldim. Burada küresel pazarlama iletişim alanında eğitim aldım, kültür diplomasisi, ülke markalaştırma konseptleriyle tanıştım. O dönemler Türkiye daha çok turistik anlamdaki tanıtımlarıyla biliniyordu, ancak kültürel diplomasi o kadar güçlü bir alan ki diğer ülkeler çoktan bunun bilincine varmış ve kültürlerini tanıtmak için çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Ülkesini seven kültürüne sahip çıkmak isteyen bir vatandaş olarak kültürel diplomasi alanında araştırmalar yaptım, benzer misyonda olan farklı girişimcilerle bir araya geldim ve Türkiye’nin tanıtımına yönelik bir sosyal iletişim ağı kurduk. Bu portala ülkemizle ilintili video, resim, makale ve anılarımızı içeren içerikler yükleyerek paylaşımlarda bulunduk. Türkiye’yi sadece turistler değil ülkenin vatandaşlarına da anlatmak gerekiyor. İki yıl boyuncu bu sosyal ağı yürüttük, başarılı olduk ve insanlarla bu kültürel alışverişi sadece sanal ortamda değil yüz yüze de yapmak istedik. O dönem Washington Büyükelçiliği’nde görevliydim, büyükelçilikte bir etkinlik yaptık büyük bir ilgi gördükten sonra aynı etkinliği Network’ta da gerçekleştirdik. Bu tanıtım serisini sürdürmeyi planlarken Amerika’da yaygın olan Food Truck denilen yemek kamyonlarından esinlenerek gezici bir Türk kahvesi kamyonu yaptık. Türkiye’deki kahveciler ve Kültür Bakanlığı başta olmak üzere çeşitli destekler alarak projeyi hayata geçirdik. Yemek kamyonunu kiralayıp, üzerine Türkiye görselleri giydirdik ve Kurukahveci Mehmet Efendi kahvelerini binlerce Amerikalıya ikram etmeye başladık. Proje yoğun bir ilgi görünce başka eyaletlere de gittik. Yerel basının da ilgisini çeken projemiz bir süre sonra toplumları yakınlaştırmaya ve pekiştirmeyi amaçlayan bir proje olarak Amerikan Kongresi’nden onur belgesi aldık” dedi. Türk kahvesi, The Washington Post’ta haber, Twitter’da ise gündem oldu Amerika’daki ürk kahvesi kamyonu ile Avrupa ve Kanada’ya açıldıklarını ifade eden White, projenin The Washington Post’a haber olduğunu ve sosyal medyada gündem olduğunu söyleyerek devamla, “Sosyal medyanın da yardımıyla proje duyuldu pek çok yerden teklif aldık ve Avrupa’da, Kanada’da farklı projeler gerçekleştirdik. 2016 yılında Kanada’ya gittikten sonra bu aracı yeniden Washington’a getirdik çünkü The Washington Post’ta haber olduk, Twitter’da trend topic olduk, henüz aracı park etmeden Amerikalılar sıraya girip bizi bekliyorlardı. Ücretsiz olarak sadece Türk kahvesi değil yanında lokum, baklava gibi farklı lezzetleri de sunuyorduk. Proje devam ederken, Dünya Bankası’nda çalışıyordum ve kadın girişimcilerle çok sık çalışıyordum. Bir anne olarak kadın girişimciydim ve sürdürülebilir bir firma kurmak istedim. İsmini de takipçilerimin önerdiği Turkish Coffee Lady olarak kurduk ve bu bir markaya dönüştü. Kadın girişimcilik destek programına başvurdum, İstanbul’dan bir alışveriş merkezi yöneticisini THY sponsorluğunda davet ettik bir proje yaptık, Türk kültürüyle ilgili çekimler yaptık ve bu çekimler yabancılar tarafından çok beğenildi. Bunun sonucunda Amerika’nın en prestijli alışveriş merkezinde bir kafe açtık ve kahvenin yanında Türk çayı, börek, simit, lokum gibi pek tatlıyı ve hediyelik eşya satışa sunduk. İki buçuk yıl faaliyet gösteren bu kafemizi pandemi nedeniyle devam ettirme şansımız olmadı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Washington Turkish Coffee Lady Vakfı’nı kurduk, vakfın misyonu Türk kahvesini sevdirmek, yaygınlaştırmak, Türkiye markasına katkıda bulunmak ve nihayetinde kadın girişimcilere mümkün mertebede destek vermek. Bizler de misyonumuza inanıyoruz, bu kültürel misyonu devam ettirmek için son gücümüzle çalışıyoruz. Bu süreçte Türk Kahvesi Harman Serisi geliştirdik. Yolumuza Turkish Coffee Lady’nin Türkiye’yi tanıtmaya odaklı İstanbul, Kapadokya, Ege, Mardin, Göbeklitepe ve Zeugma gibi değerli hazinelerini tanıtmakla devam ediyoruz. Bu kahve paketlerimizin üzerinde Türkiye’nin farklı illerinin telveyle çizilmiş resimleri yer alıyor, paketin içinden Falaaddin falları çıkıyor, kitap ayraçları yer alıyor. Bu bir sosyal girişimcilik tamamen dayanışmaya dayalı bir konsept. Amacımız bu kahve gelirlerinin yüzde beşlik kısmını kadın girişimcilik programlarına aktarmak çünkü salgından en çok kadınlar olumsuz etkilendi. Türkiye’nin tanıtımına odaklanan ilk kahve serisi olduğu için ilk dört harmanımız Şubat ayında İstanbul Geleneksel Tat, Ege Damla Sakız, Kapadokya Kakule ve Mardin Dibek kahvesi olmak üzere online satışa sunulacak” diye konuştu. “Türk kahvesi Türklerin dünyaya bir armağanıdır” Türk kültüründe tanınan, korunan ve yüzyıllarca kültürel bir miras olarak sahip çıkılan Türk kahvesinin bu çalışmalardan önce yurt dışında bilinirliğinin düşük olduğunu söyleyen White, “500 yıl önce Türkler bir kahve kültürü yaratmış ve kendine has pişirme metodu icat etmiş. Kahve kültürü bizim topraklarımızdan önce Avrupa’ya sonra tüm dünyaya yayılmış. Tarihteki ilk kahvehane 1554 yılında İstanbul’da açılmış, dolayısıyla Türk kahvesi Türklerin dünyaya bir armağanıdır. Şimdi dev bir sektör olan 100 milyar değerindeki kahve sektörünün ön ayağı olmuş, dolayısıyla bizim bu kültürümüze daha çok sahip çıkmamız gerekiyor. Hikayesini daha çok anlatmamız gerekiyor, Türk kahvesi diğer kahve çeşitlerinin de temelinde yatıyor, pek çok kahve pişirme tekniğinin de çıkış noktası. 500 yıllık kültürel bir miras olduğu için küresel anlamda Türk kahvesi bilinen bir isim ancak yaygın değil. Kahveyi Avrupa’ya seyyahlar, tüccarlar, elçiler tarafından götürmüşüz ama o noktada bırakmışız, başka toplumlar sahip çıkmış. İtalyanlar inovasyonla Espresso kültürünü tasarlayıp tüm dünyada herkesin içmesini sağlamış. Bizim de bu tarz bir çalışmaya ihtiyacımız var. Amerikalılar artık yeni kahve çeşitlerine ilgi göstermeye başladı, üçüncü akımla birlikte damak tatları da gelişti, değişti. Özellikle salgının etkisiyle şimdilerde evde kahve yapımı da çok popüler hale geldi. Dolayısıyla Türk kahvesini tanıtmak için doğru bir zamandayız, kahveyi sadece bir ürün olarak değil hayat tarzı, kültür olarak tanıtmamız gerekiyor çünkü Türk kahvesi yüz yıllar boyunca toplumsal ilişkileri şekillendirmiş. Dostluğun tadı olmuş. Şimdi yapmamız gereken Türk kahvesinden ziyade Türk kahve kültürünü ihraç etmek. Amerika’da çok büyük bir pazar olduğu için bence buradan başlanması büyük bir başarıya sebep olacaktır” sözlerine yer verdi. Türk kahvesinin Amerika gastronomisindeki yeri Yaklaşık 11 yıldır Amerika’da Türk kahvesini tanıtan White, kahvenin gastronomideki yerine ilişkin, “Gözlemlediğim kadarıyla Türk kahvesi ana kaynaklarda, baristaların el kitaplarında yer almıyor. Alsa bile bir satır sadece ismi geçiyor. Türk kahvesinin burada stratejik olarak tanıtımı yapılmamış, dolayısıyla bir altyapı gerekiyor. Gastronomi bölümlerine, akademisyenlere ulaşmak, diğer kahve zincirleriyle görüşmek gerekiyor. Çünkü burada zaten Türk kahvesine aşina olan ciddi bir etnik popülasyon var, doğru strateji, iyi bir altyapı ve vizyonla bunu Amerikalıların hayatının bir parçası yapmak mümkün” dedi. Türk kahvesinin Amerika’da “Dünya Türk Kahvesi Günü” ilan edilmesi White, geçtiğimiz yıl ABD Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser’in, 5 Aralık’ı “Dünya Türk Kahvesi Günü” olarak ilan etmesi ve New York City’de, “Türk kahvesinin 500 yıllık kültürünü kutluyoruz” başlıklı tanıtım kampanyası ile kentin ünlü Times Meydanı’nda reklam panolarında Türk kahvesi posterlerinin yer almasına ilişkin çalışmalar hakkında ise, “Bu gelişmeler, epey uzun çalışmalar sonucu ortaya çıktı. Türk Amerikan topluluğuyla yaklaşık 10 yıl aktif olarak çalışmanın birikiminin getirdiği aşama bu oldu. Türk Amerikan Derneği’nin dört yıl başkanlığını yaptım, Turkish Coffee Truck ile çok farklı derneklerle çalıştık, ilişkiler kurduk, kültürel köprüler kurduk. Türk kahvesi, 5 Aralık 2013’te UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras listesine kabul edildi. Türk toplumu olarak bunu kutluyoruz ancak yurt dışında özellikle Amerika’da tanıtım ve pazarlaması yapılmadığı için bunun bilinirliği düşüktü. Kafeyi açtıktan sonra yapmak istediğim çalışmalardan biri bugünü Amerika’da yaygınlaştırmaktı. 5 Aralık’ın ses getirmsi için sürece Amerikalıların da dahil olması gerekiyordu. ABD Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser’un bu tür beyannameler verdiğini biliyorduk, ben de süreci bildiğim için 2020 yılında projeyi sundum, salgın nedeniyle kutlamanın sanal bir etkinlik olacağını belirttim ve başkanın desteğini talep ettim. Bu başvurumuz kabul edildi ve iki beyanname yayınladı. Hem Washington’da resmi olarak 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü ilan edildi, hem de vakfımıza çalışmalarımızdan dolayı teşekkür edildi. Bu önemli bir referans, bundan sonra başka şehirlerde de benzer çalışmalar yapılıp, 5 Aralık ciddi bir resmiyet kazanırsa Türk kahvesine değer kazandıracak, yaygınlaşmasına imkân sağlayacak, umarım öncü olur ve farklı şehirlerde de benzer çalışmalar olur. 5 Aralık’a iki gün kala Times Meydanı’na Türk kahvesi görselinin konulacağını öğrendik ve aksiyon alarak o ekrana Türk kahvesini taşıdık, bu gururu tarif edemem. Bu tarz çalışmaları hem Amerika’da hem Türkiye’de daha çok yapmak gerekiyor” diye konuştu. White, “Kızıma bir miras bırakmak istedim” Son olarak Amerika’da son yıllarda kadın girişimcilerin büyük önem kazandığını ifade eden White, iyi bir iş fikri, yol haritası ve araştırma ile pek çok kadının hayalini gerçekleştirmesine imkân tanındığını söyledi. White, “Kadın girişimci olmak dünyanın her yerinde çok zor. Çünkü kadınların aile içinde eş ve anne olarak farklı sorumlulukları var, dolayısıyla bir yandan evladını büyütüp diğer yandan işini geliştirmek hiç de kolay değil. Ben bu işe başlarken yeni anne olmuştum, kızıma bir miras bırakmak istedim. Gurur duyacağı bir iş modeli, bir değer bıraktım, bu vizyondan güç aldım. Karşıma sayısız engeller, şanssızlıklar, aksilikler çıktı ama bu bir öğrenme süreciydi, zorluklarla karşılaşmadan bir sonraki adıma geçilemiyor. Önemli olan bu problemleri en kolay şekilde çözüme ulaştırabilmek. Benim şansım, ortaklarım, ekip arkadaşlarımdı. Son birkaç yılda Amerika’da kadın girişimcilik büyük bir önem kazanmaya başladı. Her yerde kadın girişimci destek programı var aynı zamanda müthiş bir rekabet de var. İş fikriniz varsa, skor denilen bir kuruma gidip mentorlerle eşleşerek, fikrinizi iş modeline çevirmek için destek alabiliyorsunuz. Her şeyden önce kapıları sizin açmanız lazım, hayalinizi gerçekleştirmeye vakit ayırabilecek ve insanları potansiyelinize inandırmanız gerekiyor. Ben henüz yeni doğum yapmıştım, bebeğimin uyuduğu saatlerde bu işe zaman ayırabiliyordum. Tutkuyla işe koyulunca engeller tecrübeye dönüşüyor. Sadece iyi bir iş fikrine sahip olmak yeterli değil, iyi bir yol haritası, çok araştırma yapmak ve gerekli zamanı ayırmak çok önemli. Aynı zamanda doğru insanlarla doğru kaynaklarla da hareket etmek gerekiyor. Hayalinizin peşinden koşmak güzel ama sağlam adımlarla yürümek koşmaktan daha iyi” dedi.