“Cumhuriyet tarihinin en önemli adımlarından biri” olarak duyurulan ve 1 yıl önce faaliyete geçen Alevi ve Cemevi Başkanlığı’na son dönemde eleştiriler artıyor.

Kıvanç El


İktidarın seçimler öncesinde çalışmalarını tamamlayıp hayata geçirdiği Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevi örgütleri arasında tartışılmasının nedeni ise kurumun atıl kaldığı yönündeki iddialar 

Söz konusu Başkanlığın özerk bir yapıda olacağı söylenmişti ancak kurulduğu günden bu yana her geçen gün daha fazla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “daire başkanlığı” gibi çalışmalar yaptığı iddiaları başkanlığa olumlu yaklaşan Alevilerin de mesafe koymasına yol açtı.

AK Parti içerisinde de “devrim” olarak atılan bu adıma uygun gelişmeler yaşanması beklenirken sahada gezen Ak Partililere yaşanan rahatsızlıklar iletiliyor. Başkanlığın sadece “elektrik faturası ödeyen bir kurum” olarak kalmasından duyulan rahatsızlık bu aralar daha fazla konuşuluyor.  Alevi kanaat önderleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özerk bir kurum olmasına karşın “Cemevi Başkanlığı”nın özerk olmamasından duydukları rahatsızlığı daha fazla dillendiriyor.

Hatta, Başkanlıkta Alevi örgütleri ile yapılan görüşmelerden birinde mevcut başkanın “bir Cemevi Başkanı’na “Bu ipin ucunu bırakırsak binlerce Cemevi olur, merdiven altı cemevleri doğar” dediği de iddia ediliyor. Bu ifadeler Alevi kanaat önderleri arasında giderek konuşulmaya başladı.

2007 yılında başlatılan ve sonuçlandırılamayan “Alevi açılımı” sonrasında Alevilerin mevcut iktidara, “sorunlarının çözüleceğine” dair inançları tamamen yok oldu. Hatta bu sürecin kötü sonlanması nedeniyle Ak Parti içerisinde “Keşke hiç bu işe başlanmasaydı” diyenler de vardı.

Bugün geldiğimiz noktada söz konusu açılım sürecinden 11 yıl sonra son 2 yıldır bir süreç devam ediyor. Bu süreci uzun süre yöneten Ali Arif Özzeybek’ti. Daha sonra Başkan olarak atandı, kısa bir süre önce görevden alındı. Şimdi yeni bir başkan var; Ali Rıza Özdemir. Ali Rıza Özdemir de Özzeybek gibi Alevi camia içerisinde tartışılan bir isim. Ancak tam Özzeybek camiaya kendini kabul ettirmişti ki yapılan görev değişikliği süreci adeta başa götürdü. Şimdi yeni başkanın önünde zor bir süreç var. Alevi kesim ve kanaat önderleri ile yeniden olumlu diyalogları artırması şart. 

Ancak Bakanlığın da talebiyle eğer süreçte “Alevileri tanımlamak”, “Cemevlerini tanımlamak” gibi girişimler hayata geçirilirse ilk “Alevi açılımı”ndan sonraki olumsuzluklardan çok daha kötü sonuçlar bugün çıkabilir. 

Alevi kesimin bir kez daha küstürülmesi, güven kaybı yaşamasına neden olur. Bu nedenle oldukça hassas ve kapsayıcı bir süreç yürütülmesi şart. Ancak son dönem Alevi örgütlerinden gelen açıklamalara bakılırsa pek de öyle olmuyor.  Başkanlık Alevilerle ortak çalışma yöntemi yerine onları “tahakküm altına alma” kurumu algısı kazanırsa tamamen güveni kaybeder bir hale gelebilir… Bu da “devrim” olarak adlandırılan bir kurumun daha ilk yılında “atıl” hale gelmesi anlamı taşır…