Atila GÜVENÇ Şampiyonluk düşüncesiyle sezona başlayan Beşiktaş, 2016-17 sezonunda ligin bitimine bir maç kala Gaziantepspor'u gol yemeden 4 gol atarak ard arda ikinci kez şampiyon oldu. Avrupa devler liğine de bir kez daha adım attı böylece. Bütün yurtta ve yurt dışında sabahın erken saatlerine dek mutluyuz, Beşiktaşlıyız dedirtti taraftarına. Ne var ki mutluyuz, Beşiktaşlıyız diyen ve bütün sporseverler tarafından kutlanan Beşiktaş'ın mutluluğuna bir kaç vandal kara leke sürmek istedi. Gerçek Beşiktaşlı olmayan spor ahlakından uzak bir kaç kişi, İstanbul Boğazında köprüde asılı bulunan dev Fenerbahçe bayrağını boğazın sularına indirdi. Beşiktaş'lıkla ve taraftarlıkla, sporseverlikle  ilişkisi olamayan bu adli olay, köprü kameraları taranarak yargı tarafından ele alınmalıdır. İşin adli tarafını  adalete bırakarak fair play anlayışı içinde Çarşı yapılan yanlışlığı ele alarak; Beşiktaş ve basketbolda Avrupa Şampiyonu Fenerbahçe'nin yanısıra Ziraat Türkiye Kupasını kazanacak Başakşehir veya Konyaspor takımlarının bayraklarının da  yanyana asılmasının sağlanmasında öncülük etmelidir. Taraftar grupları içinde dünyanın en önemli oluşumu olan ÇARŞI, köprüde yakılan ve yeniden asılan Fenerbahçe bayrağının, Beşiktaş bayrağı ile birlikte köprüde asılı olmasını sahiplenerek Beşiktaşlı olmayan kendini bilmezlerin yaptığı bu çirkinliğe güzellikle cevap vermelidir. Neden bayrak asılmalı; neden asılmalı derken Çarşı'nın kendisini anlatmasına bakalım; Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için her şeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamlar yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların, Pluton'ların, Pakistanlı bebelerin, Iraklı dedelerin, Latin Amerikalı işçilerin, siyahların-beyazların, kızılderililerin,  eskimoların, çingenelerin, pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o  formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı"yız. Halkın takımıyız  anlatımında yer alan öze bakınca; Üç büyüklerin daha önce aralarında yaptıkları centilmenlik anlaşması gereğiyle her yıl futbolda lig şampiyonu olan takımın kulüp bayrağı İstanbul Boğazında ki köprülere asılması geleneksel hale gelmeye başlamıştı.Arada sırada asılı bayrakların kendilerine taraftar adını verenlerce indirilmesi olayı yaşanmıştı. Fenerbahçe'nin bayrağı yeniden köprüye asılırken bayrak asmanın futbolun dışında bütün spor dallarında büyük başarı sağlayan kulüplerin de hakkı olduğunu unutmamak ve gereğini yerine getirmek gerekir. “Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, dil ve din başta olmak üzere sekizden fazla kategoriye ayrılır. Oysa olay bu kadar karmaşık değil. İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar; iyi insanlar ve kötü insanlar.” diyor Einstein. Bu görüşü de benimsiyor Çarşı. Beşiktaşlılar iyi ahlaklı,toplumun değerlerine saygılı, özgür düşünceli insanlar olduklarından her zaman asmalıdır köprüye, kötü insanların yakarak indirdikleri Fenerbahçe bayrağını, Galatasaray ve diğer şampiyon olacak takımların bayrağını hem de şampiyon olan Beşiktaş'ın bayrağı ile birlikte yan yana.