Yusuf KANLI  Türkiye Cumhuriyeti bir medeniyet, tümden kalkınma, çağdaş uygarlığı yakalama ve geçme projesidir. Soğuk bir Ankara gününde yokluk, zaruret ve hatta çaresizlik içerisinde boğuşurken Anadolu sıcak umutlarla ve geleceğe güvenle ilan edildi. 95’inci yılı kutlu olsun. Varlığımızı ve özgürlüğümüzü borçlu olduğumuz büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ulusal kurtuluş mücadelesinin tüm kahramanları ve ittifakla Cumhuriyet ilanına “evet” diyen ve Atatürk’ü ilk cumhurbaşkanı seçen Birinci Meclis üyelerini saygı ve minnetle anarak Cumhuriyet Bayramınızı kutlarım. Çıkılan yolda büyük ve önemli engeller hep oldu. Bugün de ciddi sorunlar, aşılması gereken ekonomik-mali bir kriz ve bakılan acıya göre şekil değiştiren, farklı tanımlanabilecek onlarca ciddi sorunu var Türkiye Cumhuriyeti’nin. Bunlar da aşılacak ve bu büyük gemi istiklalinden ödün vermeden, müreffeh ülke olma ülküsünden vazgeçmeden ve asla çağdaş uygarlığa ulaşma ve geride bırakma vazifesinden sapmadan yoluna devam edecektir. Tabii ki zaman gelecek kaptanı, zaman gelecek mürettebatı değişecek ama yolundan asla dönmeyecek, çizilen rotada ilerleyecektir. Güncel sorunlar hep geçen günde kalmaya mahkum bırakılmalı, geleceğe hep güvenle bakabilmeliyiz. Zorlandığımız, karamsarlığa düştüğümüz anlarda belki de ülkemizin büyük önderinin “Türk ulusuna mirasım” diye tanımladığı Söylev’ini ya da 10 yıl konuşmasını bir kez daha okumalı, ne zorluklarla, nereden nerelere geldiğimizi görüp, güven ve Cumhuriyet’e inanç tazelemeliyiz. Evet,  29 Ekim “Cumhuriyetimizin … en büyük bayramdır. Kutlu olsun!” Ve unutmayalım, “Az zamanda çok ve büyük işler yaptık” ama “Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.” Elbette ki, hedef “Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız.” Biraz sapmış, belki de yolda oyalanmış olabiliriz, ancak yüce Atatürk’ün dediği gibi “Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.” Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun. Tatar ve Özgürgün ikinci turda Beklenildiği gibi Ulusal Birlik Partisi kurultayı ikinci tura kaldı. Oyların %39’a yakını Ersin Tatar’a, % 26’sı mevcut başkan Hüseyin Özgürgün’e gitti. Diğer iki aday başarısız oldu. İkinci tur Tatar ve Özgürgün arasında 3 Kasım’da. Saklamanın anlamı yok, Özgürgün’ün herhangi bir vaadi veya vaat yerine getirme imkanı olmadığından bu yarışta benim desteğim Tatar’dan yana oldu. Ersin Tatar’ı liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi, Özgürgün ve onunla alakalı yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları geçmişe gömüleceğinden, Halkın Partisi ile rahatça bir koalisyon kurabilir ve sağda birlik için önemli bir adım atılabilir. Olması gereken bir an önce siyaseten yeniden yapılanmanın yolunu açmak, Cumhurbaşkanlığı ve iktidardaki milli davayı yıpratan zihniyeti değiştirmektir. Kısa sürede, önce hükümette ve sonra da Cumhurbaşkanlığında yapılacak aslına rücu hareketiyle hem bu çok önemli dönemde Rum sevici kesimler devlet karar noktalarından uzaklaştırılmış hem de Türk ve Türkiye düşmanlığı ile yol almaya çalışanlara güzel bir ders verilmiş olacaktır. İki devletli çözüm ve Türkiye ile daha sıkı bağların örülmesi gereken bir dönemden geçmekteyiz. Ne “gevşek federasyon” adı altında gerçekleşmesi mümkün olmayan bir federal çözüm peşinde romantik takılmak, ne de Türkiye düşmanlığı takıntısı içerisinde felaketten felakette kendimizi savurmak Kıbrıs Türk halkının talebi olamaz. İki eşit halkın, uzlaşarak AB içerisinde iki devlet seçeneğini hayata geçirmeleri en iyi çözüm olasılığı olarak ortada durmaktadır. Böyle bir çözüm AB içerisinde federasyon anlamına da gelecektir. Siyasetin Sonay ağabeyi ebediyete yürüdü Kolay iş değildir hem duruşunu bozmamak hem de ideoloji duvarlarını, parti kalıplarını kırmak, sağdan sola siyasette sağlam dostluklar, daha da önemlisi güvenilir bir insan olarak Kabul edilmeyi sağlamak. Maalesef sayısı çok az böyle kişilerin. Uzun yıllar Kıbrıs Türk siyasetine bakan, milletvekili, parti yöneticisi, kısaca bir siyaset insanı olarak hizmet veren Sonay Adem’in ebediyete yürüdüğü haberi gelince bunları düşündüm. Çok genç demir aldı Sonay Adem bu limandan. Sadece 61 yaşında idi. Çok uzun yıllar Cumhuriyetci Türk Partisi son dönemlerde de TKP-Yeni Güçler arasında olmuş, ülkesine kendi bildiği şekilde hizmet etmeye çabalamıştı. Özleyeceğim. Maalesef kaliteli bir siyaset insanını kaybettik. Nur içinde yatsın.