1920 yılı Ocak ayında açılan Osmanlı Mebusan Meclisi, Mart ayında İstanbul’un işgali ile çalışmalarına ara vermiş daha sonra da padişah Vahdettin tarafından Nisan ayında kapatılmıştır. Bu kapatma ile 1876 Anayasasına göre Meşruti Monarşi olan yönetim şekli fiilen ortadan kalkmış, Padişah Vahdettin ülkeyi tek başına yönetmeye başlamış ve bu durum da ülkede hukuki bir otorite boşluğu yaratmıştır.

Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Anadolu’ya çıkmaları ile değişim rüzgârları da esmeye başlar. 23 Temmuz- 7 Ağustos 1919 tarihinde toplanan Erzurum Kongresinde alınan "Merkezi hükümet vatanın, istiklalin muhafazasını sağlayamadığı takdirde bu maksadı sağlamak için geçici bir hükümet kurulacaktır" kararı, 4-11 Eylül 1919 tarihinde toplanan Sivas Kongresinde "Merkezi hükümet milli iradeye tabi olmalıdır. Milli Meclis toplanmalıdır" şeklini alır.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa, 19 Mart 1920 günü tüm valiliklere, bağımsız sancaklara ve kolordu komutanlıklarına gönderdiği talimatta; memleket işlerini idare etmek ve denetlemek üzere Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir meclis toplanacağını duyurur ve üyelerin seçim yöntemini de bildirir. Mustafa Kemal, seçimlerin en geç 15 gün içinde Ankara’da çoğunlukla toplanmayı sağlayacak şekilde tamamlanmasını da istemiştir.

TARİH DEĞİŞİYOR

Mustafa Kemal’in toplantı yeri olarak işaret ettiği Ankara’da bu işe hizmet edecek bir bina yoktur. İttihat ve Terakki Kulübü için yapılmakta olan bina inşaatı hızlandırılır, inşa halindeki bir ilkokulun kiremitleri buraya aktarılır, hızla bitirilen bina da sade biçimde döşenerek toplantıya hazır hale gelir. Daha önce 22 Nisan Perşembe olarak belirlenen açılış günü, kutsal bir güne rastlaması için 23 Nisan 1920 Cuma gününe alınır.

Hacı Bayram-ı Veli Cami Şerifinde kılınan Cuma namazı sonrasında ellerinde Lihye-i Saadet ve Sancak-ı Şerif ile meclis binasına gelen topluluk, binaya girmeden önce kurban keser. Ayrıca vilayet merkezlerine gönderilen genelgede söz edilen hatmin sonu meclis binası önünde tamamlanır. Törenlere dini ağırlık verilmesinin nedeni Kuvay-ı Milliyecilerin dinsiz gösterilerek halk desteğinden mahrum bırakılma çabalarıdır.

Büyük Millet Meclisi; 115 memur- emekli,61 sarıklı hoca, 51 kumandan-subay, 46 çiftçi, 37 tüccar, 29 avukat, 15 doktor, 10 aşiret reisi- ağa, 8 tarikat şeyhi, 6 gazeteci ve 2 mühendisle toplanır. Bu heyetten 71 üye istifa eder, 24 üye bu süre içinde vefat eder, üçünün üyeliği düşürülür ve birisinin de Milletvekilliği reddedilir.

Türkiye’de ilk defa padişah olmadan, 23 Nisan 1920 Cuma günü saat 14.00 de açılan meclise en yaşlı üye olarak Sinop Milletvekili Şerif Bey Başkanlık eder, Bursa Milletvekili Muhittin Baha ve Kütahya Milletvekili Cevdet Beyler de geçici kâtip üye olarak başkanlık divanında yer alır. Aynı gün yapılan ikinci oturuma katılan 120 üyeden 110’unun oyu ile 39 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Konya Milletvekili Çelebi Abdülhalit Efendi ve Kırşehir Milletvekili Çelebi Cemalettin Efendi de kâtip üyeliklerine seçilir.

Meclisin bir numaralı kararı bir hukuki sorunu çözmek olur. Padişah tarafından feshedilen Mebusan Meclisi üyeleri konusunda karar alınır ve iki ayrı kaynaktan gelen üyeler bir çatı altında birleşirler. Başlığı, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin suret-i teşekkülü hakkındaki karar" olması ile meclis adının başına "Türkiye" de eklenmiş olur.

Birinci Meclis, ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü şartlara rağmen, serbest tartışma ve özgür karar alma bakımından demokratik bir ortamdır. Bu en kritik günlerde bile meclis hükümeti ve savaş yönetimini eleştirip denetleyebilmiştir.

Hiç ara vermeden toplanan, kurtuluş savaşının yürütülmesi ve iç isyanların bastırılması gibi çok önemli kararlar alınan meclis çalışmalarında, 625 soru önergesi, 76 gensoru önergesi, verilir. Yeni bir hükümet kurulmasını isteyen Kalpaklıların, Şeriat Hükümleri ile yönetim isteyen sarıklıların ve Osmanlı Hukukunun korunmasını isteyen Feslilerin oluşturduğu Birinci Meclisten, Hıyanet-i Vataniye, İstiklal Mahkemeleri Kanunu, 1921 Anayasası, Saltanatın Kaldırılması, İstiklal Marşının kabulü, Düzenli Ordu kurulması gibi 338 kanun çıkartılır. Günde ortalama 24 milletvekilinin söz alıp konuştuğu birinci meclis üyelerine, 1920 yılında çıkartılan İstiklal Madalyası kanunu ile hizmetlerinden dolayı yeşil şeritli istiklal madalyası verilir.

Birinci Meclis Lozan Görüşmelerine ara verildiği dönemde, 1 Nisan 1923’te kendisini feshederek seçimlerin yenilenmesi kararı almış ve tarihi görevini tamamlamıştır. 2 Ağustos 1923 günü toplanan İkinci Meclis ise; bir yıl kadar aynı binada çalışmış, 18 Ekim 1924 tarihinde de, hemen yanında, kapısında ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ yazan ve bu hizmet için yapılan binaya geçecek ve Lozan Barış Anlaşmasının Onaylanması, Cumhuriyetin İlanı, Halifeliğin kaldırılması, Atatürk Devrimlerinin hayata geçirilmesi, çok partili siyasi hayata geçilmesi gibi daha farklı tarihi kararlara imza atacaktır. Bu nedenle Birinci Meclis "İhtilal Meclisi" İkinci Meclis de "Devrim Meclisi" olarak anılır.

ÇOCUKLARA ARMAĞAN

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı olan bu millî ve mutlu günü de Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’te çocuklara armağan eder. Atatürk, 1922 Yılında Bursa’da şu konuşmayı yapar:

"Küçük Hanımlar, küçük Beyler.

Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz."

Birleşmiş Milletlerin 1979 yılını "Dünya Çocuk Yılı" olarak kabul etmesinden 59 yıl önce Atatürk, Ulusun Egemenlik Bayramını çocuklara adayarak onların önemini dünyaya gösteren ilk lider olmuştur.

BU GÜN ÇOCUKLARIN

23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı; 23 Nisan Milli Bayramı, 1 Kasım Hâkimiyeti Milliye Bayramı ve Çocuk Esirgeme Kurumunun 23 Nisan Çocuk Günü’nün iç içe geçmesi oluşur ve 12 Eylül döneminde de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adını alır.

Köylerde kentlerde büyük coşkuyla, çocukların rengârenk giysileri ile danslı şarkılı kutladığı bayramlar artık çok gerilerde kaldı, şimdilerde sadece okul duvarları içinde kutlanır oldu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Geçmişte kalan bir bayram ritüeli de çocukların yönetim makamlarına oturmaları idi. Çocuklar bir günlüğüne de olsa, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Vali olur ve dilediği kararları alırdı.

Biz bu geleneği yaşatalım istedik ve Şafaktepe İlkokulun dördüncü sınıf öğrencilerinden Demirhan Demirkazan’ı gazetemize davet ettik. 24 Saat Gazetesinin, Çankaya semtindeki Gazeteciler Cemiyeti binasındaki Haber Büromuza gelen Demirhan’ı, bilgisayarın başına oturttuk ve elinizdeki gazetenin hazırlanmasına katkı sağlamasını istedik.

Kısa süren tanışma sonrasında bilgisayar teknolojisi ile sayfa düzenlemesine dalan Demirhan’ın ‘ 23 Nisan’dan ne anlıyorsun?’ Sorumuza yanıtı "büyük atamızın bize vermiş olduğu bir hediyesi, bizler ona teşekkür etmeliyiz, Atam iyi ki varsın, sayende özgür yaşıyoruz" oldu. Demirhan, Atatürk’ün çocukları çok sevdiğini duyduğunu, çocuklar okusun diye savaştığını söyleyerek, "ben de onu çok seviyorum, iyi ki okula gidiyoruz" diyor.

23 Nisan Ulusal egemenlik ve Çocuk Bayramı için okullarında hazırlanan piyeste rol alacağını söyleyen Demirhan "tüm arkadaşlarımın bayramını kutlarım, çok sevinçliyim, sizlere bir şiir armağan ediyorum" diyerek sözlerini tamamlıyor.

Demirhan Demirkazan gazetemizin hazırlanışını büyük bir heyecanla izledi, sayfaların yapılışında bulundu. 23 Nisan geleneğine uyduk ve sorduk, "bu gün senin günün, gazete için bir istediğin var mı?" dedik, Demirhan’da istedi biz de yerine getirdik, herkese armağan ettiği şiiri kendi kaleminden sayfamıza aldık.

Atatürk’ün milli mücadelesinin, çocuklar okusun diye olması bize de çok akılcı geldi, tüm çocuklara aydın yarınlar diliyoruz.