Tanınmış bir müzik yorumcusu olan Göttinger Tagblatt Gülsin Onay için şu düşünceleri paylaşıyor: “Piyanist sadece olağanüstü teknik ustalığı ile değil, müzikal zekâ ve anlayışın sık rastlanmayan bir bileşimi ile de dinleyiciyi fethediyor. İhtişam, olağanüstü cümleleme, müzikal enerji ve zekâ mükemmel biçimde dengeleniyor.”
DEVLET Sanatçısı piyanist Gülsin Onay 9 Aralık’ta (Bugün) Bilkent Konser Salonu’nda bir resital gerçekleştirecek. Gülsin Onay resitalde, Ahmed Adnan Saygun’un Op.45, Aksak Tartılar Üzerine Prelüdler, Béla Bartók’un Op.9b, 7 Eskiz, Ludwig van Beethoven’in "Pathetique" (No.8, Op.13, Do minör) ve "Waldstein" isimli Piyano Sonatlarını (No.21, Op.53, Do majör) seslendirecek. 9 Aralık Çarşamba günü Bilkent Konser Salonu’nda saat 18.00’de başlayacak resitalin biletlerine https://bilet.bilkent.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir. 700 kişilik Bilkent Konser Salonu oturma düzeni, koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında yeniden şekillendirildi, 150 kişi kapasiteyle sınırlandırıldı. Gülsin Onay'ın uluslararası müzik kariyeri Arjantin'den Japonya'ya uzanan bir coğrafyada 5 kıta 80 ülkeyi kapsar. Bugüne kadar dünyanın belli başlı tüm müzik merkezlerinde dinleyicilerle buluşan sanatçı Dresden Staatskapelle, İngiliz Kraliyet Filarmoni, Philharmonia Orkestrası, İngiliz Oda Orkestrası, Japon Filarmoni, Münih Radyo Senfoni, Saint Petersburg Filarmoni, Tokyo Senfoni, Varşova Filarmoni, Viyana Senfoni gibi önemli orkestralarla konserler verdi. Birlikte çaldığı şefler arasında Vladimir Ashkenazy, Erich Bergel, Michael Boder, Andrey Boreyko, Jorg Faerber, Vladimir Fedoseyev, Edward Gardner, Neeme Jarvi, Emmanuel Krivine, Ingo Metzmacher, Esa-Pekka Salonen, Jose Serebrier, Vassily Sinaisky, Stanislaw Wislocki ve Lothar Zagrosek sayılabilir. Rachmaninov yorumlarıyla müzik otoritelerinden büyük övgüler alan Gülsin Onay ayrıca, uluslararası alanda istisnai bir Chopin icracısı kabul ediliyor. Polonya Hükümeti Gülsin Onay'ı Chopin yorumları nedeniyle Polonya Devlet Nişanı ile onurlandırdı. Hocası Saygun'un dünya çapında en güçlü yorumcusu olarak tanımlanan Onay, gerek konser programlarından gerekse kayıtlarından eksik etmediği bestecinin eserlerini önemli orkestralar eşliğinde sayısız ülkede seslendirdi. Piyano eğitimine üç buçuk yaşında başlayan ve Üstün Yetenekli Çocuklar Kanunu kapsamında Paris Konservatuvarında eğitim gören Gülsin Onay'a 1987 yılında Devlet Sanatçısı unvanı verildi. 1988 yılında Boğaziçi ve 2007 yılında Hacettepe Üniversiteleri tarafından Fahri Doktora ile onurlandırıldı. Onay, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solisti ve Bilkent Üniversitesi sürekli sanatçısı. Yurtiçi ve dışında pek çok yardım konseri veren Gülsin Onay, 2003 yılında UNICEF Türkiye Milli Komitesi tarafından “İyi Niyet Elçisi” seçildi. Sanatçıya ayrıca Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından 2007 Onur Ödülü Altın Madalyası ve Donizetti 2011 Klasik Müzik Ödülleri Yılın Piyanisti Ödülü, 42. İstanbul Müzik Festivali’nin 2014 Onur Ödülü ve 2018 Bodrum Müzik Festivali Onur Ödülü verildi. Tekirdağ'da bir sokağa Gülsin Onay'ın ismini veren Süleymanpaşa Belediyesi, 2015’ten bu yana, sanatçının adına "Gülsin Onay Piyano Günleri"ni ve ayrıca 2018 sonunda finali gerçekleştirilen Bisante Gülsin Onay Ulusal Beste Yarışması’nı düzenliyor. Onay, 2017’den bu yana, TRT Radyo-3’te, “Gülsin Onay’la Radyo-3 Atölyesi” adlı bir program gerçekleştiriyor.

Bu dünyadan bir Dario Moreno geçti

İZMİR’DE bir yetimheneden Paris’in ünlü Olimpiya Sahnesi’ne uzanan sadece 47 yıllık bir ömür onunki. Türk olmakla her zaman övünen dünyaca ünlü şarkıcı Dario Moreno. Bıraktığı hatıralar hayal olmadı hep yaşıyor. Demir aldığı limandan daha nice gemiler yelken açacak onun bıraktığı umutlara. Deniz ve mehtap hep soracak neredesin diye, hep özleyecek. Evet, bu dünyadan bir Dario Moreno geçti ve 52 yıl önce yaşama veda etti… YAŞAM ÖYKÜSÜ Moreno, 3 Nisan 1921 tarihinde Aydın'da doğdu. Tren istasyonunda çalışan babası trajik bir şekilde vurulup öldürülünce yetim kaldı. Bu olaydan sonra Annesi ile İzmir'e yerleştiler. Dört kardeşi daha olan Moreno, annesi Madam Roza tarafından geçim sıkıntısından dolayı yetimhaneye bırakıldı. Dört yaşına değin yetimhanede kalan Moreno daha sonra Yahudi ilkokulunu bitirdi. GECELERİ KÜTÜPHANEYE GİDERDİ Gençlik yıllarında pek çok değişik işte çalıştı. En yakın çocukluk dostu Alber Dinar'dır. Çalıştığı yıllarda kendini yetiştirdi ve Kardıçalı işhanında yanında getir götür işlerinde çalıştığı İzmir'in ünlü avukatlarından birinin kâtipliğine yükseldi. Ayrıca geceleri Milli Kütüphane'ye gidip Fransızca çalışıyordu. Yine bu sıralarda başlayan gitar merakını eline geçen bir gitar aracılığı ile geliştirdi. Aynı dönemlerde Bar-Mitsvah törenlerinde şarkılar söylemeye başladı. ( Bar Mitsva -erkeklerin 13 yaşına geldiğinde musevilerin görevlerini üstlenebilecek kadar büyüdüklerini gösteren bir tören yapılır. Bu tören kız çocukları için 12 yaşında yapılır ve buna Bat Mitsva denir.) AKHİSAR ORDUEVİ Bu tören çocuğun ergenlik çağına denk gelir gençlik çağlarında kendi semtinde ve İzmir'de iyice tanınır olmuştu. Moreno askerliğini II. Dünya Savaşı sıralarında piyade olarak Akhisar Orduevi'nde yaptı. Burada caz orkestrasında solistlik yaptı ve yine Konya ile Adana'daki askeri yerlerde sahneye çıktı. Askerlik döneminde müzik ile daha içli dışlı olan Moreno İzmir Kordon'da bulunan NATO binasının yerindeki Marmara Gazinosu'nda da sahneye çıktı. İLK KONSERİ VE "DARİO MORENO" SOKAĞINA TAŞINMASI Moreno ilk konserini ise Konak vapur iskelesinin üzerindeki gazinoda verdi. Moreno müzisyenliğini biraz daha ilerletince annesi Madam Roza ile birlikte Mithatpaşa Caddesi üzerinde bulunan Karataş semtindeki Asansör Sokağı'na taşındı. (Sokağın bugünkü adı Dario Moreno Sokağı'dır. Halk arasında bu sokak ve çevresi "Asansör" olarak anılır.) Gittikçe daha da ünlenen Dario Moreno'nun ünü İzmir Palas otelinde iyice parladı. İSTANBUL VE ANKARA’DA SAHNE ALIYOR. Askerlikten sonra ise Moreno bir süre İstanbul Fenerbahçe'deki Belvu Gazinosu'nun sahnesine çıkmaya başladı. Bu arada Moreno, Ankara'da bulunan Bomonti Gazinosu'nda sahne almak üzere iki gün için Ankara'ya gitti. Ancak iki yıl Ankara'da kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a dönebildi ve Fritz Kerten'in orkestrasına solist olarak girdi. Moreno Ankara'da kaldığı yıllarda Orhan Veli ile oda arkadaşlığı da yapmıştır. İstanbul'da bir yıl boyunca çalıştıktan sonra Atina'ya geçti. Burada çalışırken Paris'te bulunan bir emprezaryoya telgraf çektikten sonra oraya gitti. Moreno burada ilk olarak Perto Del Sol Müzikholü'nde sahneye çıktı. PARİS YILLARI Paris'teki ilk yılları başarısızlık yıllarıdır. Almanya'daki Amerikan askeri kulüplerinde bir müddet şarkı söyledikten sonra Fransa'da ilk defa Jezabel şarkısı ile olağanüstü bir başarı elde etti. Paris'te; daha sonra Cannes'da bulunan Palm Beach Oteli'nde şarkı söyleyen Moreno daha sonra söylediği "Adieu Lisbon" ve "Cou Courou Cou Cou" isimli kalipsolar ile ününü pekiştirdi. İstanbul'da yanında çalıştığı Fritz Kerten ile annesini yanına aldırdı. Fritz Kerten'in adını Andre Kerr'e çevirterek piyanist olarak yanına aldı. YVES MONTAND VE BRİGİTTE BARDOT İLE AYNI FİLMDE OYNADI Sezen Cumhur Önal ve Fecri Ebcioğlu Moreno'nun şarkılarına Türkçe söz yazmışlardır. Moreno Jacques Brel'in yazıp sahneye koyduğu ve başrolünü oynadığı L'Homme de la Mancha adlı müzikal eserde Sancho Pancho rolünü üstlendi. Dario Moreno ayrıca 32 filmde rol aldı. Bunların arasındaYves Montand ve Brigitte Bardot ile çevirdiği filmler de vardır. VE ÖLÜM… "Vasiyet ediyorum: Bunu böyle bil, İzmir, tatlı ve sevgili şehrim bir gün şayet senden uzakta ölürsem beni sana getirsinler, fakat mezarıma götürülürken ‘öldü’ demesinler, ‘uyuyor’ desinler…” VASİYETİ NEDEN YERİNE GETİRİLMEDİ Dario Moreno, havaalanındaki görevliyle girdiği münakaşa üzerine rahatsızlanlanır... Hipertansiyon hastası olan Moreno bu tartışmanın ardından hastaneye kaldırılır, fakat hastanede ilk müdahaleyi yapan doktorun ifadesine göre hastaneye geldiğinde hayatını kaybetmiş durumdadır. İstanbul'da ölen Dario Moreno, İzmir'de gömülmesini vasiyet etmiştir. Fakat ölümünün ardından İzmir'den İsrail'e yerleşmiş annesi Madam Roza, oğlu Dario Moreno'yu gömülmek üzere İsrail'deki Holon kenti gömütlüğüne götürür ve Moreno orada toprağa verilir.

AST 58 yıllık binasını boşalttı

ANKARA Sanat Tiyatrosu (AST) 58 yıldır içinde olduğu tiyatro salonunu boşaltmak zorunda kaldı. [caption id="attachment_199318" align="alignright" width="231"] Vedat Çuhadar[/caption] Ankara Sanat Tiyatrosu Genel Koordinatörü Vedat Çuhadar, yaptığı açıklamada, pandemi nedeniyle son 8 – 9 aydır kapalı olduklarını hatırlattı. Geçtiğimiz yıldan itibaren Bilkent Sahne’de oynamaya başladıklarını belirten Çuhadar, “Ancak İzmir Caddesi Ihlamur Sokak’taki sahne bizim yuvamız. Tiyatronun ilk kurulduğu günden bu yana kullanılıyor. Bu sahne aynı zamanda Türk tiyatrosunun hafızası. Sahne, müze olarak ya da başka etkinlikler için hafızayı korumak adına yaşamalıdır” dedi. “Sorunun çözümü için görüşmeler yaptıklarını da kaydeden Çuhadar, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük. Kendisi ilgi gösterdi. Sonrasında görüştüğümüz Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Mansur Yavaş’a da durumumuzu anlattık. Sahnenin kapanmasını biz de istemeyiz. İstense buranın kirası ödenemez mi? Sahip çıkılırsa sahne yaşamaya devam eder. Biz zaten büyük bir mücadeleyle bu günlere geldik. Pandeminin getirdiği koşullar belli. Ama artık deyim yerindeyse mecalimiz kalmadı” diye konuştu. [caption id="attachment_199317" align="alignleft" width="700"] Yıllar öncesinden bir anı. AST’ın efsane sanatçılarından üçü tiyatro binası önünde: Erol Demirörs, Çetin Öner ve Rutkay Aziz...[/caption] AST YÖNETİMİNİN DUYURUSU 6 Aralık 1963 yılında Asaf Çiğiltepe öncülüğünde kurulmuş olan tiyatromuzun İzmir Caddesi Ihlamur Sokak'ta ki tarihi salonunu 6 Aralık 2020’de boşaltmak zorunda kaldığımızı üzülerek bildiriyoruz. 58 yıldır her türlü maddi zorluklara rağmen perdelerini açtığımız salonumuzu ayakta tutmak için her türlü fedakârlığı gösterdik. Ancak özellikle pandemi döneminin getirdiği kaldırılamaz yükler, yıllardır mahrum bırakıldığımız devlet yardımları, mülk sahibinin bir tiyatro kurumuna dayattığı ağır koşullar ve uzlaşmaz tavrı sebebiyle; bir kentin, bir ülkenin belleğini, tarihini, kültürünü temsil eden; sayısız sanat insanının yetişmesine vesile olmuş; oyunlarına, her türlü etkinliklere ev sahipliği yapmış evimizden ayrılmak zorunda bırakıldık. Bu süreçte salonumuzdan kopmamak adına yaptığımız her türlü girişimlerimiz, çalışmalarımız, görüşmelerimiz, gayretlerimiz de maalesef sonuçsuz kalmıştır. 1963 yılından beri aynı adreste perdelerini açan salonumuz, şimdi bir otel, otopark veya bir mağazanın deposu olmakla karşı karşıya kalmıştır. Bu salonu doğduğu gün boşaltmak zorunda kalmanın, bu salona emek vermiş şimdi hayatta olmayan tiyatro emekçilerinin kemiklerini sızlattığını hissediyoruz, çok üzgünüz. Son dört sezondur kapalı gişe oynadığımız Yeşim Dorman’a ait oyunun replikleri geliyor aklımıza: “Neyi götürseydik ha!” Sabahlara kadar dekor yaptığımız geceleri mi? Erkan Yücel’in, Yaman Okay’ın, Kerim Afşar’ın, Meral Niron’un oyunculuklarını mı? Timur Selçuk’un eşsiz oyun müziklerini mi? Uğur Mumcu’nun Sakıncalı Piyade’sini mi, Maksim Gorki’nin Ana’sını mı? Osman Şengezer’in harika dekor tasarımlarını mı? Onların kulislerde yankılanan sesini mi? Bunca yıldır tiyatroyu yaşatan seyircilerini mi? Neyi alaydık ha! Bir valize ne sığar ki! Bizler için hiçte kolay geçmeyen bu süreçte, Ankara Sanat Tiyatrosu olarak 58. yılımızda da var oluş çizgimizden hiçbir suretle ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz. Bundan sonraki çalışmalarımızı bizlere kucak açan Bilkent Sahne'de devam ettireceğimizi bildirir, umutlu, sağlıklı, güzel günlerde tekrar birlikte olmayı dileriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Antalya’da Barok Trio konseri

ANTALYA Devlet Opera ve Balesi 10 Aralık 2020 Perşembe günü Barok Trio konseri ile sanavseverlerin huzurunda olacak. Maia Sikharulidze (Keman), Selcan Noyan (Viydla) ve Veronika Yeliz Efe’den (Viyolonsel) oluşan topluluk Haşim İşcan Kültür Merkezi Opera Sahnesi’ne saat 20.00’de başlayacak konserde şu eserleri seslendirecek: 1- T. Albinioni - Concerto For String '1- Allegro, 2- Moderato, 3- Allegro' 2- A. Corelli - Sonata in D Major '1- Largo, 2- Allegro, 3- Allemanda, 4- Giga' 3- J. J. Quantz - 'Trio in G Major' 4- G. F. Handel - 'Trumpet Suite - Allegretto 5- J. C. F. Fisher - Calliope Suite '1- Ballet Anglois (Allegro), 2- Gigue' 6- D. Scarlatti - 'Tempo di Ballo'