Hakan ŞANLITÜRK 2002 – 2019… Dile kolay tam 17 senelik aralıksız bir iktidar dönemi. Tayyip Bey iktidarının ilk yıllarında koalisyon yaptığı ortaklarıyla ayrıldı. Şimdi onlar azılı birer düşman. Bunlardan ikisi yeni parti kurmak için kolları sıvamıştı. Biri bunu hayata geçirdi. Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi ile rakip sahada. Ali Babacan da Aralık’da partileşecekti ama uzattığı haberi geldi. Seneye Ocak için planlama yaptığı konuşuluyor. Seneye dediysek şunun şurasında 1 ay filan var bahsettikleri tarihe… Babacan’ın gecikme nedeni olarak 17/25 Aralık tartışmaları öne sürülüyor. Muhtemel bir erken seçime en az yıpranmışlıkla girme gibi bir düşünceleri de olabilir. Hani ‘ne kadar az yıpranırsak o kadar iyi’ mantığı… Belki de gelişmelere göre vazgeçme hesapları yaparlar… Ne de olsa Babacan işinin içinde İngiliz stili var! Bunca yılın yorgunluğu, yıpranmışlığı Ak Parti’nin, Tayyip Erdoğan’ın sırtında. Zorluyor, iktidarını sürdürebilmek için elinden geleni yapıyor. Daha önceleri bu çabalar sonuç veriyordu lakin artık bu vakit o vakit değil. Bu saatten sonra geriye gidişi durdurmaya çabaladıkça hızla düştüğünü fark edecek. Her geçen gün Erdoğan için eksi yazacak. Partisindeki erozyonu önlemeye çalıştıkça daha fazla taraftar kaybettiğini görecek. Aslında son yerel seçimlerde 3 Büyükşehir’in kaybedilmesi bu anlattığım realitelerin yansımasıydı. Ankara, İstanbul ve İzmir seçimleri, Tayyip Bey’in karizmasıyla da artık sonuç alınamadığını ortaya koymuştu. O seçimler sonun başlangıcıydı. Çünkü; memnuniyetsizler tayfası büyüdü. Ekonomi ve dış politikada yaşananlar fena yıprattı. Teşkilatları kaynıyor. Erdoğan’ın yakın çevresi hedef. Damat eleştirilerin odağında. Bütün bunlara milletin gözünün içine parmak sokarcasına yapılan yanlış işleri de eklediğinizde durumları iç açıcı değil. Mesela; Haydarpaşa Gar ihalesinde aileye yakın birinin kazanması, kendi maaşına enflasyonun çok üstünde zam yapması, milletvekili olmayan bakanlara vekilmiş gibi sağlık hizmeti imkanı sağlanması, doğalgaza, gıdaya, ulaşıma vs insaf ölçülerini aşan zamlar yapılması, FETÖ eksenli çoğu paralı ismin tahliye olması, Suriyeliler sorununun tavan yapması, yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkması… Dış politikadaki yanlışları ve çarkları da bunlara eklediğinizde yıpranma katsayısının hızlanmasını anlayabilirsiniz. Üstelik mevcut şartlarda her istediğini alan, gücü elinde toplayan, sistemi değiştiren bir lider olarak ‘yapamama mazereti’ de geçerli değil. Uzun bir iktidar dönemi geçiren Erdoğan için tehlikeli bir konjonktür bu aynı zamanda. Güç kaybı hırçınlığı artırabilir ve bu taktirde hataları katlanabilir de… O yüzden benim gözlemlerime göre en kısa sürede bir seçim Tayyip Bey için daha isabetli bir karar olur… Tayyip Bey bırakıp gitme gibi bir sinyal vermese de şartlar onu zorluyor…