“İtibardan tasarruf olmaz” Bu ifade, hayranı olduğumuz bir dünya liderine ait. Biz de küçük bir aile olarak O’nun bu insani yaklaşımından hareketle itibarımız için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Önce, borçlanarak bir ev satın aldık. Saray gibi değil ama olsun. Ona bir de yazlık ekledik. Yazları gidip geliyoruz oraya. Sonra araba. Yetmedi, bir de oğlana aldık. Evde bir köroğlu, bir ayvaz, bir de tekne kazıntısı ile günümüzü gün ediyoruz. Herkes bizi kıskanarak, eskilerin deyimiyle “gıpta” ile izliyor. Yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda geçinip gidiyoruz işte. Sabah kahvaltılarını genellikle çeşidi bol yerlerde yapıyoruz. Öğlen yemeklerine yer kalmıyor zaten. Akşam yemeklerini de bulunduğumuz şehrin en güzel lokantasında ailecek yiyoruz. Mutfakta tencere kaynatma zahmetine katlanmıyoruz efendim. Soğanla, patatesle uğraşacak halimiz yok. Cebimizde kredi kartları; vur patlasın,  çal oynasın; hercai bir hayatın içindeyiz. Giysilerimizin tamamı markalı. Herkesin gözü üzerimizde. Bundan büyük bir zevk alıyoruz. Emekli maaşımızın yetmeyecek olması hiç mi hiç umurumuzda değil. Yeter ki üzerimizdeki bakışlar acımaya dönüşmesin. Üzerimizdeki “itibarlı aile” imajı silinmesin. Yaz seyahatlerimiz henüz bitmedi. Sırada Bodrum, Antalya, Alanya, Fethiye gibi şöhretli merkezlerimiz var. Otellerde yerlerimizi ayırttık şimdiden. İnşallah, oralarda birkaç dosta rastlarız, onları da kıskandırırız. Dedim ya; itibarlı bir aileyiz; itibarlı bir hayatın içinde olmamız lâzım. Bu hayattan asla tasarruf etmeyi düşünmüyoruz. Saygıdeğer büyük adam ne demişti? “İtibardan tasarruf olmaz.” Aynen öyle. Tasarruf masarruf bizim neyimize. Tasarruf edip itibardan mı olak? İcra kapıya dayanıncaya kadar “vur patlasın, çal oynasın”. Oynatmaya niyetimiz yok.