Hakan ŞANLITÜRK Çift kutuplu dünya düzeni Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra tek kutba dönüştü. Amerika’nın tüm dünyayı kontrol etmeyi amaçlayan adımlarına karşı bazı büyük devletler kendi bölgelerinde millet imparatorluklarına yöneldi ve yenidünya düzenine alternatif bir çizgi ortaya çıktı. Ön Asya Devleti olan Türkiye’nin Orta ve Kuzey Asya’da olan Türk Devletleri’ni bir araya getirerek bir Türk Birliği oluşturması Batılı emperyal güçlerin müdahaleleriyle zorlaştı. Batı emperyalizmi Araplar, Türkler ve Acemler arasına da nifak soktu. Türkiye’nin Arap ya da Şii Birliği içinde yer alması düşünülemez. Aynı zamanda Büyük İsrail Projesi’ne alet olarak küçük eyaletlere bölünmesi de kabul edilemez. Yeni devletleşme projelerine karşı Türkiye’nin öncülüğünde bölge devletlerinin bir araya gelerek dayanışma içinde Avrupa Birliği, Afrika Birliği gibi Merkezi Devletler Birliği oluşturması ile emperyalist ya da Siyonist müdahalelerin bölge devletleri üzerinde baskı kurmasını önleyecektir. İngiltere’nin Yakın Doğu Konfederasyonu, ABD’nin Büyük Ortadoğu, İsrail’in Büyük İsrail Projeleri’ne karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Atatürk’ün yolundan giderek İran ile Sadabat Paktı’nı oluşturmalıdır. Bakü’nün merkez olacağı Türk - İran ortaklığının temelini oluşturacağı bir bölgesel birlik içine Irak, Suriye, Azerbaycan ve Gürcistan gibi komşu ülkeler katılmalıdır. Altı bölge devletinin oluşturacağı bu Merkezi Devletler Birliği’nde NATO benzeri bir güvenlik örgütlenmesi de CENTO adı ile gerçekleştirilmelidir. Böylece ikinci kez Merkezi Devletler bir güvenlik örgütünün şemsiyesi altına girmelidir. Bu sayede 3. dünya savaşı girişimlerine karşı çıkılmalı Doğu ve Batı’da oluşan sekiz büyük millet imparatorluğunun ‘Orta Dünya’yı ele geçirmeleri önlenmelidir. Türkiye dünyanın jeopolitik merkezinde yer aldığı bilinci ile hareket ederek Doğu, Batı ve Kuzey dengelerine dikkat etmek zorundadır. Türkiye Avrupa Ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeli, ABD ile ilişkilerde askeri üs veya sınır karakolu olarak kullanılmamalıdır. ABD ile ilişkiler karşılıklı çıkarlar ekseninde sürdürülmelidir. Küresel Emperyalizm ekonomi üzerinden tüm dünya devletlerine baskı yaparak müdahale etmektedir. Özelleştirme ile devletlerin ulusal ekonomilerini ellerinden alan küresel sermaye şirketlerinin küresel imparatorluk düzenini dayatması sonucunda dünya halkları köleleştirilmiştir. Devletlerin yeniden kendi ekonomilerine egemen olmalarının sağlanması şarttır. Özelleştirme Kurumu kapatılarak Kamulaştırma Kurumu kurulmalıdır. Devletin sahip olduğu ekonomik imkanların halk kitlelerine eşit ve adil dağıtımı sağlanmalıdır. Küreselleşme aşamasında devre dışı bırakılan devlet planlamanın çalıştırılarak planlı ekonomiye dönüş sağlanmalıdır. Türkiye’yi sömürge duruma dönüştüren gizli ikili anlaşmalara son verilmeli, Batı kaynaklı emperyal politikalar yerine, eşit ilişkilere dayanan yeni ekonomik açılımlar uygulamaya alınmalıdır. Küresel kapitalizmin baskıları ile kapatılan Sümerbank, Etibank, Türk Ticaret Bankası, Denizcilik Bankası, kamu bankaları statüsünde açılmalı bankacılık sistemi emperyalizmin kontrolünden çıkarılmalıdır. Merkez Bankası’nın statüsü yeniden belirlenmeli sermaye yapılanmasının dış güçler tarafından kullanılması önlenmelidir. Oyakbank yeniden açılmalı bunun gibi işçiler için İYAK, memurlar için MEYAK, çiftçiler için ÇİYAK, öğretmenler için ÖYAK, esnaflar için EYAK, sanatkarlar için SAYAK örgütlenmeleri yapılmalıdır. İstanbul Borsası kapatılmalı, İstanbul’un yeniden Bizans’a dönüştürülmesi planı engellenmelidir. Türkiye İş Bankası emperyal sermayenin saldırı merkezi haline gelen İstanbul’a taşınmamalıdır. Banka yönetimindeki işbirlikçi kadrolar atılmalıdır. Prof. Dr. Anıl Çeçen’in bu tespit ve tavsiyeleri oldukça önemli. Zira yerli ve milli. Doğruları, çözümleri ortaya koyan değerli insanlarımız var. Gerisi ise sorumlu makamlarda oturanlara düşüyor…