Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Sekiz Yıl Sonra İstanbul’a ilk Gelişi

Lozan anlaşmasıyla birlikte tüm kapitülasyonlar ve Duyunu Umumiye kaldırılmış ve Kabotaj hakkı da elde edilmiştir. Duyunu umumiye binası İstanbul Erkek Lisesi olmuştur.

Kabotaj hakkı kısaca egemenliğin Mavi Vatanda uygulanmasıdır. Kabotaj hakkı denizle ilgili her türlü faaliyet Türk vatandaşları tarafından yapılmasıdır.
Ancak geçen zaman içinde gerek liman, gerekse deniz ulaştırması konusunda yeterli sermaye ve altyapıya sahip olmayan Türkiye kabotaj hakkını yürürlüğe sokmakta zorlanmıştır.

A S F D A S G S G HAncak tarih 20 Nisan 1926’yı gösterdiğinde, Mustafa Kemal Atatürk denizcilik konusunda yabancı şirketlerin haklarının, yani bu konuda Osmanlının yabancılara vermiş olduğu kapitülasyon haklarının kaldırılması zamanının geldiğine karar vermiş ve kanun çıkarılmıştır. Tüm Amerikan, İngiliz, Fransız ve İtalyan gemicilik liman şirketleri şaşkınlık içindeydi. Ankara’ya çıkarma yaptılar “Paşam yapamazsınız, siz denizci değilsiniz gemi işletmeciliği, liman işletmeciliği zordur” dediler. Mustafa Kemal onları dinledi, ”yaparız, siz hele liman ve gemilerinizi satılığa çıkarın, belki bir müteşebbis veya belki devlet alır, olmazsa alır gemilerinizi, vinçlerinizi gidersiniz. Size müsaade veriyorum kanun 01 Temmuz’da yürürlüğe girecek” demiştir. Karar katiydi. Kabotaj Kanunuyla, Türkiye karasuları dahilinde, sahillerinde ve limanlarında denizcilik sanat ve ticareti yabancı şirketlerden alınmıştır. Türkiye limanlarında ve deniz nakliyatında sadece Türk gemilerinin ve şirketlerinin hükümranlığı böyle başlamıştır.
01 Temmuz Türkiye’nin Denizcilik Gücünün başlangıç tarihidir. Bu nedenle Denizcilik Bayramı olarak ilan edilmiştir.
Mustafa Kemal ATATÜRK bir yıl sonra denizcilik vizyonuna bir vurgu daha yapacaktır.
Bilindiği gibi, Başkent’in Ankara olmasına rağmen, birçok ülke, nasıl olsa, bir şekilde, İstanbul başkent olur diye Büyükelçiliklerini Ankara’ya taşımadılar. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk İstanbul’da elçiliklerin, cemiyetin, sanayinin davetlerinin hiçbirine katılmıyordu. Atatürk kararını vermişti, yurt içi gezilerinin tamamlamadan İstanbul’a gitmeyecekti. Hatta Hamidiye gemisi, Karadeniz vapuru ile yaptığı deniz seyahatlerine de İstanbul’dan binmemiş, hareket Limanı olarak hep Mudanya’yı seçmiştir.
Yıl 1927’ye geldiğinde, Mustafa Kemal Atatürk İstanbul ziyaretine karar vermiştir. İstanbul’dan ayrıldığı 16 Mayıs 1919 tarihinden 8 yıl sonra, Cumhuriyetin Kurulmasından sonra ise 4 yıl sonra ilk kez İstanbul’a gidecektir. Cumhurbaşkanına tarih, protokol, program sorulduğunda “yazın gideriz, İstanbul yazın güzeldir”. Daha sonra ısrarlı sorular karşısında “01 Temmuz” olabilir demiştir.
İstanbul ayaktaydı herkes programın peşinde, tüm elçilikler davet için yarış içindeydi. Ancak program çıkmıyordu. Haziran sonunda artık pes eden İstanbul Valisi, “Haydarpaşa’da karşılama, programın kalanı Paşamın emirlerine maruzdur“ diyerek son noktayı koymuştur. Durumu aktaran emir subayına Gazi “Bunlar hala anlamadılar, yaz Cevat Haydarpaşa gitmeyeceğim, beni boşuna beklemesinler” bu cevaba şaşıran yaverine “Cevat sen de anlamamışsın, devam et yazmaya, ben Anadolu Ekspresinden İzmit’te ineceğim. Ertuğrul yatını İzmit’te hazır etsinler, İstanbul’a denizden gideceğim ve doğrudan Denizcilik Bayramı kutlamalarına katılacağım. Eğer beni karşılayacaklarsa Denizcilik Bayramı kutlamalarında denizde karşılasınlar” demiştir.
Nitekim Ertuğrul yatıyla İzmit’ten hareket eden Cumhurbaşkanını Hereke, Yelkenkaya, Adalar, Maltepe, Kartal, Kadıköy ve Moda önlerinde halk sandallarla, şehir hatlar vapurlarıyla coşkun bir şekilde karşılamış, Mustafa Kemal ise onları sekiz(8) yıl sonra Ertuğrul yatından selamlamıştır.
D J D G J D J Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk denizcilik bayramı kutlamaları sonrasında Dolmabahçe Sarayına çıkmış, Dolmabahçe Sarayında onu karşılayan halk, cemiyet ve dernek üyelerine yaptığı konuşmasında özetle “aziz İstanbul halkına sekiz sene evveline kadar içinde yedi evliya kuvvetinde bir korkunç hayal tasavvur ettirmek istenen bu sarayın içinden söylüyorum. Artık bu saray Allah’ın gölgesi olarak bir tane padişahın değil, milletin Sarayıdır ben burada milletin bir ferdi, bir misafiri olarak bulunmaktan bahtiyarım ve hepinizi saygıyla selamlarım” demiştir (Bkz. Amiral Vehbi Ziya Dümer’in anıları ss.147,148).
Mustafa Kemal Atatürk, en çok denizciliğe ve tarıma önem vermiş, tarih, kültür, eğitim konularında gelişmeyi ön plana almıştır. 01 Kasım 1937, TBMM Açılış nutkunda da denizciliğe önem veren Atatürk “Denizcilik Milli Ülküdür, Geliştirilmelidir” diyerek, denizciliğe bir kez daha dikkat çekmiştir.
01 Temmuz’u Denizcilik Bayramı ilan ederek denizciliğin ne kadar önemli olduğuna bu bayramla vurgu yapmıştır. Daha sonra Deniz Bank, Deniz Yolları İşletmelilerini kurarken, donanmayı modernleştirmiş, 1936 yılında, II. Dünya Savaşının ayak sesleri duyulurken, Donanmayı Malta’ya göndermiş, dönüşte ise Yavuz Zırhlısına Pire-Yunanistan Limanı ziyareti planlayarak, adeta Almanya, İtalya başta olmak üzere tüm Avrupa ülkelerine caydırıcı Deniz Gücünün gereken mesajlarını vermiştir.
DENİZCİLİK MİLLİ ÜLKÜDÜR, GELİŞTİRİLMELİDİR.