Boykot, benim için sadece bir kelime değil, bir duruştur.
İlk boykotumu lisede yaptım.
Okuduğum lise, ''milliyetçi görüş'' adı altında insan ve etnik köken ayıran müdürler tarafından yönetiliyordu.
Ben de elimden geleni yaptım:
Kantinlerinden alışveriş etmedim. Zaten çoğu zaman olmayan harçlığımı, bu sisteme kazandırmak istemedim. 3 yıl boyunca yalnızca bir kere kantine indim. Çoğu zaman sınıftan bile çıkmadım.

İkinci boykotumu ilk çalıştığım kuruma yaptım.
Çalışan arkadaşlarımı örgütledim, hep birlikte istifamızı verdik.
Koca bir markayı 25 gün boyunca ciddi zarara uğrattık.
Ve asla pişman olmadım.

İşte o istifa dilekçesi;

Üçüncü ve en büyük boykotum iste, şu an hala yaptığım mesleğim olan modellikte gerçekleşti.
''Fashion Week'' adı altında büyük tekstil derneklerinin, markaların, ajansların ve bazı tasarımcıların; emeğimizi, zamanımızı ve hakkımızı hiçe saydığını fark ettiğim an tepki gösterdim.
Tepkimi yazılı olarak Twitter ve İnstagram üzzerinden paylaştım.
O günden sonra asla fiziki olarak bir Fashion Week'e katılmadım.
Dönemin en büyük model ajansının başındaki kişiden tehdit telefonu aldım.
İTKİB (Tekstil Derneği), yazıyı silmem, modellerle konuşmam ve defilelere çıkmam için baskı kurdu.
Ama bir adım geri atmadım.

İşte o paylaşımlar;

Kadını itibarsızlaştırmakta uzmanlaşmış Erol Köse tarafından sözlü şiddete ve iftiraya maruz bırakıldım.
Ve ne oldu biliyor musunuz?
Sözüm ona kadına güç veren, modaya yön verdiğini iddia eden, çoğunlukla kadın üzerinden prim yapan moda dergilerinden (Vouge, Elle, Harper's Bazaar ve benzerlerinden) bir tanesi bile yanımda durmadı.
Yıllarca onların dergileri için çalıştım, ama editörlerin hepsi ''susma hakkını'' kullandı.
Bunun üzerine, yıllardır o dergilerde çalışmıyorum. Hepsini boykot ettim.

Didem Soydan ve Erol Köse hakkındaki o dönem haberler;

Kendi sektörümden kimse, kadın hakları adına bir destek vermedi.
''Bunca yıldır neden boykot yapıyorsun?'' diye soran bile olmadı.
Türk modellerinin kapak yapılmaması bir sektörü çökertti ama ne bir moda yazarı, ne bir blogger bu konuyu dile getirdi.

AMA ZAMANLARI GELDİ.
NEDEN SUSTUKLARINI ARTIK GÖRÜYORSUNUZ.
KİMLERE, NE KARŞILIĞINDA SATILDIKLARINI GÖRDÜK.

Bugün hala Erol Köse ile davam devam ediyor.
Masraflı, yorucu, ama ben bir kadın olarak yemiyorum, içmiyorum o davayı sürdürüyorum.
Çünkü susarsam, ben de onların sessizliğine dahil olurum.

Peki neden bunları anlatıyorum?
Bir modelin en çok iş aldığı iki alan vardır:
Defileler ve portfolyosu için yapılan dergi çekimleri.
Ben, bu mecralara ve bu mecraları abluka alan insanlara mesleki anlamda ihtiyacım olmasına rağmen, tepkimi işsiz kalma pahasına boykot ile gösterdim.

Her dönem kendi kavgasını, kendi araçlarıyla verir.
Yıl 2025.
Dünya da, Türkiye de online.
Boykot; doğru, kararlı ve disiplinli bir şekilde yönlendirildiğinde muazzam bir güçtür.
KORKMAYIN.
Çünkü biz zaten uzun süredir sistematik boykot yiyoruz.
Şimdi sıra bizim boykotumuzda.