Yıldız YAZICIOĞLU Mevsimlerden güz değil ama dünyamızı etkisi altına Covid-19 salgınından kurtulamamış olmamızdan kaynaklı ruhlarımız yaz sıcaklığını kucaklayamıyor. Başke...

Yıldız YAZICIOĞLU Mevsimlerden güz değil ama dünyamızı etkisi altına Covid-19 salgınından kurtulamamış olmamızdan kaynaklı ruhlarımız yaz sıcaklığını kucaklayamıyor. Başkentimizde ilkokulda öğrendiğimiz coğrafya dersi bilgisine aykırı şekilde Haziran ayında olmamıza rağmen pek yaz mevsimi şartları gözlenmiyor. Aşılanma yaygınlaşmış ve evlerde kapalı kalma halimize kısmen son verilmiş iken ruhlarımız nefes alacaktı okuyan-yazan insanlar için hazan mevsimi yaşanıyor. Özellikle de gazeteciler için.. Mesele sadece yaprak dökümü değil memleket dediğimiz ve sevdalı olduğumuz hayat ağacımızdan çürümüşlük kokusu eksilmiyor. Marmara Denizi’nin yıllar sürebileceği vurgulanan kirliliğinden kurtulabileceği endişeyle, organize suç örgütü hükümlüsü bir şahsın ifşaatlarını ise şaşkınlıkla değil utançla izliyoruz. Eğer bir ağaç, varlığına saygı duymayan, köklerine bağlılık duymayan ve her bir dalındaki meyvesini, yaprağını rant olarak algılayan canlılarca ele geçirilmişse güzelliği ve bereketiyle yıllarca dirense de yavaşça çürümeye yüz tutuyor. Ağaç metaforundaki memleketimiz, kuruluşundaki Cumhuriyet ilkeleriyle, sahip olduğu doğal kaynaklarıyla umuyorum ki iyice silkelenirse gelecekte bahar tomurcuklanmasını görebiliriz. Bugünlerde ise çürümeye yüz tutmuş ağaçtaki bir dal olan gazetecilik mesleğimize dair karşılıklı suçlamalar, kirli çamaşırlar ya da faturalar, akçeli ilişkiler ağını üzüntüyle öğrenmeye çalışıyoruz. Ne yazık ki ilkbahar mevsiminde devran döndüğünde, bugün çürümüşlükten şikayetçi muhalefet partilerince de bugünlerdeki tartışmalı isimlere yeniden köşeler, ekranlar açılması ve medya sektöründe saygın muamelesi görmelerine olanak tanınması pek mümkün gibi. Maalesef gazetecilik mesleğinde “hacı yatmaz” diyebileceğimiz isimler söz konusu. Geçmişte Ankara kulislerinde patronlar için ihale takipçiliği gibi siyasetçiler ile gazeteci kimliğiyle kurduğu ilişkileri başka amaçlara taşıyanlar herkesçe bilinmekte olan sırlar. Esasen siyasetçi için de gazeteci için de esas mesele halka/kamuoyuna hesap verebilirlik. Geliriyle orantılı mülkiyet ve harcama durumundaki kimseler için tatsız iddialar olamaz ancak o gelir eğer açıklanabilir şekilde sadece halka beyan ettiği işiyle sınırlıysa. Aksi durumda oturduğunuz ev, tatilleriniz, arabanız göze batıyor, ilişkilerinizi ise öyle “abla”, “abi”, “arkadaş”, “hemşehri” gibi açıklamanız sevimsiz oluyor. Organize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker’in fitilini ateşlediği son günlerdeki ifşaatlarda olduğu gibi gazetecilik mesleğinde kirlenmede görüyoruz ki temel nokta gazeteci ‘kiminle, neden ilişki içinde?’ sorusunu yanıtlayabilmeli. Bugünkü tartışmalar galiba derli toplu kitap konusuna dönüşmeli ancak bugün için açığa çıkmamış sorunlu akçeli işler, iktidar cephesindeki oy kaybı ve ardından olası iktidar değişikliğiyle iyice dışa vurulduğunda umuyorum birilerince kaleme alınacak. Umutlanma için ilk adım: Medya Dayanışma Grubu Bugün bakıldığında kim kimdir hatta artık kendisinden ‘gazeteci’ diye mi söz etmeliyiz meselesinde temel sıkıntımız, basın kartı sorunsalında olduğu üzere meslek örgütlerince karar verici mekanizmalarda yer alınamaması görünüyor. Ancak umutlu olmamız için yine bugün “Medya Dayanışma Grubu” adı altında aynı masada buluşabilmiş meslek örgütlerimiz var. Bu örgütlerimiz, basın kartı mevzuat, gazetecilik mesleği onuruna yakışır şekilde işini halkın haber hakkı çerçevesince yapma gayretindeki gazeteciler, izninizle ‘bizler’ diyeceğim, yararına nasıl olmayı diye dert edindi. Gazeteciler Cemiyeti’nin de eşit üyesi, parçası olduğu Medya Dayanışma Grubu oluşumu, demokratik hukuk devleti için bağımsız, saygın bir gazetecilik varlığını vazgeçilmez görmekte olan hukukçularca verilen katkıyla çalışmalarını sürdürüyor. Grup, hukuki zeminde hak arama mücadelesini önümüzdeki hafta yargıya taşımaya devam edecek ve Danıştay nezninde yeni yargı dosyaları gündeme taşınacak. Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı “Cemiyetimizin buradaki ilkesi birlikten güç doğar ilkesiyle hareket ediyoruz. Eşitler arası iş birliğiyle mesleğin sorunlarını tartışıyoruz. Basın kartları mevzuatı ve bunun da üstünde Basın Kanunu gibi konularda hazırlık çalışmaları yapıyoruz. Gazeteciliğin onurunun korunması gibi güncel tartışmalar ekseninde gelişmeleri ele alıyoruz” sözleriyle çalışmalarını özetledi. Önümüzdeki yazılarımızda yargıya başvuralar hakkında da bilgileri sizlerle paylaşacağım.