Gün geçmiyor ki “Cananım Karatay Hodja” yine spekülasyonları ile insanları yanlış yönlendirmeye devam etmesin.

Barış Durukan

Halk sağlığını tehdit eden bu insanı susturacak yaptırımlar hala ısrarla alınmıyor, bunu da anlamış değilim. Daha önce ameliyat ettiğim bir hastam şu anda aktif kanser hastası ve kemoterapi sürecinde. Geçenlerde bana bir mesaj attı. Mesajda “Cananım Hodja” nın bir röportajının linki vardı kanser ve kemoterapi ile ilgili. Hastam yazmış “Hocam lütfen bu konuyu da yazın, insanlar bu kadına inanıp da tedavi olmazlar ise ne olacak?” diye. Kendisi de kanser hastası olması sebebiyle tabi bu konuda çok daha hassas haliyle. Ancak o kadar haklı ki. Bu yazıda bu şahsın röportajındaki yalanlar üzerinde durmak istiyorum.

Kanser çağımızın hastalığı bildiğimiz üzere. Çok çeşitli türleri var. Genetik olanlar, çevresel faktörlere bağlı olanlar ve her ikisinin neden olduğu kanser türleri var. Bunların bir kısmı tedavi edilebilirken maalesef hala bir kısmında tedavi şansı dahi olmuyor. Modern çağın getirdikleri, sayısız çevresel etken ve uzayan yaşam süresi tabi ortaya çıkma ihtimalini arttırıyor. Kaba bir istatistik verirsek tüm kanser türlerinin üçte biri tam tedavi (kür) edilebiliyor. Üçte birinde tedavi de yaşam süresi uzatılabiliyor. Kalan üçte birinde ise tedavi etme olanağı olmuyor. Yani hastaların üçte ikisi bir şekilde tedaviden fayda görüyor. Tıp geliştikçe fayda gören hastaların artacağı kesin.

Her kanser engellenemez

Tedavide cerrahi, kemoterapi, hedef dokuya yöneltilmiş kemoterapi (akıllı ilaçlar) ve radyoterapi, radyoaktif terapi ve kombinasyonları kullanılmakta. Her kanser türü ayrı ve haliyle ayrı bir tedavi şeması mevcut: Kanser tamamen önlenebilirmiş, kanser öldürmezmiş, kemoterapi öldürürmüş de müş müş. Ya gerçekten buna “desteksiz atmak, sallamak, uçmak” denir. Haklı olduğu bir konu var. Kanser engellenebilir. Mesela sigara içmezseniz akciğer kanseri ya da mesane kanseri olma olasılığınız çok düşer. Ama mesela, akciğer adenokanserinin sigara ile ilgisi yok. Bunu önleyemezsiniz. Ya da bazı lösemi ve lenfoma türleri tamamen genetik kökenli, bunu engelleyemezsiniz. Bir başka örnek, yenidoğanda en sık görülen kalp tümörü “rabdomiyom” dur. Sıklıkla sağ ventrikül kökenlidir, tedavisi cerrahidir, ancak bazen çıkartılması mümkün olmaz, kalp nakli gerekir. Şimdi bu şahsa göre bunu nasıl engelleyeceksiniz? Tabii çocuk yapmazsanız engelleyebilirsiniz, bu da bir bakış açısı olabilir.

Gelelim kemoterapiye, elbette kemoterapide kullanılan ilaçların birçok yan etkisi var, bazılarında amaç kemik iliğindeki hücreleri sıfırlayıp takiben yeni kemik iliği ile nakil yapmak. Dolayısıyla zorlu ve yıpratıcı süreçler. Ancak sonuca odaklanmak lazım, yani insanı yaşatıyor mu? Ömrünü uzatıyor mu ya da daha iyisi normal bir yaşama kavuşmasını sağlayabiliyor mu? Yani bu kadar açıktan uçmak nasıl bir bilim anlamak mümkün değil. Son 50 yılda kanser tedavisinde o kadar büyük gelişmeler oldu ki. Misal lenfomanın bir türü olan “Hodgkin lenfoma” %100 tedavi edilebildiği için artık adı “Hodgkin hastalığı” ya da daha önce tedavi edilemeyen bazı karaciğer tümörleri sadece girişimsel tedavilerle tedavi edilebiliyor. Eskiden cerrahi ile çıkartılması mümkün olmayan birçok tümör artık kemoterapi ve/veya radyoterapiyi takiben çıkartılabiliyor. Bu şahsın felç yapar diye uçtuğu HPV aşıları mesela kanser önleyici aşı. Yani literatürde herhalde bir şehri hatta bir ülkeyi dolduracak kadar makale varken bu konularda bu şahıs nasıl böyle “serbest atış” yapabiliyor akıl sır ermiyor.

Ya hastalar inanırsa...

Sevgili hastamın dile getirdiği üzere, insanlar bu şahsa inanırsa ne olur? Tamamen tedavi edilebilecek (kür) bir kanseri olan bir hasta bu şahsa inandığı için kemoterapiyi reddedebilir ve ölebilir. Halbuki tedavi ile normal sağlığına ve toplumdaki diğer bireylerle aynı yaşam süresine sahip olabilecekken ölebilir. Bu daha önce kolesterol hapları kullanımında bahsettiğim, kalp damarı tıkalı olan hastalarda kolesterol haplarının ömür uzattığı, kullanmazlar ise daha kısa yaşayacakları gerçeğinden daha da vahim bir durum. O zaman bunun hesabını nasıl verecek diyorum, ama bu şahıs bu kadar uzun atlamalar yapmasına rağmen ne yasaklanıyor ne kayda değer bir ceza alıyor. Bu kadını toptan “shut down” yapmak lazım. En son 1980’li yıllarda bilimsel makale yayınlamış, bilimsel çalışma diye bilim ile tamamen ters diyet kitapları yazan, her şeyi fındık, fıstık, kelle paça ve işkembe ile tedavi eden bu şahıs ne zaman yaptırıma uğrayacak?

Sevgili okuyuculardan isteğim, bahsettiğim hastamın çağrısına kulak verin. Böyle dalavereci, davul tozu-minare gölgesi öneren, bilim ile yakından uzaktan alakası olmayan zatlara ne olur riayet etmeyin, inanmayın ve bunları dinlemeyin. Hayatınızdan olursunuz inanın. Bu akıl almaz uçuşlara kulak vermeyin. Bu şahıslar sizler bunlara prim verdikçe açıktan uçup bununla büyük paralar kazanıp keselerini dolduruyorlar toplum sağlığına verdikleri zararı hiç önemsemeden hem de. Bu konuda gerekli mercilerin de mutlaka ve mutlaka yaptırım uygulamaları gerekiyor. Sizler bu konuda baskı yapın ve bu mercileri uyarın ki bu gibi şahıslar mantar gibi türemesin. Sağlığınızı tehdit etmesin. 

Kanser gibi önemli bir konuda sadece ve sadece bilimsel otoritelere riayet edin ve konu ile ilgili hekimlerin önerdiği tedavileri uygulayın. Bunların dışındakiler sadece boş laf.