Bu yazıda farklı bir tarz denemek istedim. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim toplumun gerginliği, insanların nezaketini kaybetmesi, ki hiçbir rasyoneli olamaz, şiddetin cezasız kalması ve nihayet sağlıkta artan şiddet olayları ve yetkili mercilerin buna duyarsız kalması gibi durumları baz alarak, tamamen farazi bir olay anlatacağım. Bir dönem Demet Akbağ’ın oynadığı “Tersine Dünya” isimli bir film vardı. Toplumda kadınlar ve erkekler rol değişmişti. Kadınlar kahveye oturup kağıt falan oynuyor, erkeklere asılıyordu vs. İşte bunun gibi sağlık sektöründe görülen şiddette sağlık çalışanı ve hastanın yer değiştirdiği farazi bir hikaye bu. 
Rasim 42 yaşında, işinden yeni ayrılmış ve ekonomik sıkıntıların getirdiği stresin yükü altında son 1 haftadır göğsünde genel geçer, batma tarzında ağrı şikayetinden yakınıyordu. Kalp ile ilgili olmasından korktuğu için hastaneye gitmeye karar verdi ve kardiyoloji bölümünden randevu aldı. O gün sabah saat 09:20’de hekim ile görüşecekti. Sabah muayene odasına girdi ve sessizce oturdu. 
Dr: Ne o lan selam sabah yok mu? Kapıya da vurmadın, kapısız köyden mi geliyorsun?
Rasim: Pardon doktor bey boş bulundum.
Dr: Alayınız böyle zaten, neyse ne şikayetin var?
Rasim: Son 1 haftadır göğsümde bir ağrı var, kalple ilgili olmasından endişe ediyorum.
Dr: Ooo, doktorsun herhalde, onu ben bilirim, ukala herif.
Rasim: Yok yanlış anladınız, hani öyle derler hep.
Dr: Neyse, baskı tarzında mı?
Rasim: Böyle batıyor sanki, kamaşır gibi desem, tam öyle de değil.
Dr: Adama bak ya, daha kendi şikayetini bilmiyor, doğru düzgün anlat, hastaysan hastalığını bil.
Rasim: Yani tam da tarif edemiyorum aslında.
Dr: Böyle iş mi olur adam, sen ne iş yapıyorsun? 
Rasim: Yeni ayrıldım işten, işsizlik maaşı alıyorum, boştayım.
Dr: Senin işsizlik maaşını ben vergilerimle ödüyorum, bir de gelmiş ukalalık yapıyor, şikayetinin bile ne idüğü belirsiz, hepiniz böylesiniz zaten hem paranı ben ödüyorum, hem de ukalalık yapıyorsun, ne biçim adamsın sen?
Rasim: Doktor bey, düzgün konuşun, biraz ayıp oluyor ama.
Dr: Ayıbı gösteririm sana, bak hala ukalalık yapıyor, benim istediğim şikayetin yoksa burada ne işin var? Baskı tarzında ağrın var mı yok mu?
Rasim: Var gibi de aslında, sigara da içiyorum.
Dr: Zıkkım iç, bak sigara içiyor bir de yok kalbim ağrıyorda, bilmem ne. İçersen böyle olur işte, adamı hasta ediyorsunuz be. Dur bak yan odadaki doktor arkadaşı da çağırıyorum şimdi. 
2. Dr: Bu mu sigara içiyormuş, bir de göğsü ağrıyor ha, müstahak azizim böylelerine, adam olsa sigara içmezdi. Bir de işsizmiş. Ulan ben ödüyorum senin işsizlik sigortanı gidip o parayla sigara mı alıyorsun birde, yuh be, adam ol adam önce, zıkkım iç.
Dr: Bunlar böyle hep, artist bu ya, daha nasıl göğüs ağrısı var onu bile bilmiyor. Neyse yürü git adamı hasta etme, yanda EKG çektirip kanları ver, sonra da sonuçlar çıkınca gel. Arada da çık dışarda zıkkım iç.
2. Dr: Adam mı bu ya, bunlara hiç bakmayacaksın aslında. 
Rasim: Affedersiniz doktor beyler.
Dr: Hala konuşuyor, yürü git.
Rasim odadan başı önde çıkıp EKG çekilmesi ve kan vermek için iki yan odaya geçer.
Hemşire: Vay sigaracı gelmiş, doktor bey aradı, bir de artistmişsin, otur şuraya.
Rasim: ……
Hemşire: Uzat kolunu.
Rasim: Biraz korkarım iğneden de.
Hemşire: O zaman sigara içmeyeceksin aslanım.
Hemşire iğneyi batırınca Rasim’in canı yanar.
Rasim: Aghhhh.
Hemşire: Adam ol rahat dur, ne biçim ses çıkarıyorsun. Hepsi böyle bunların. İşsizlik paranı ben ödüyorum bir de artistlik yapıyorsun, kes sesini. Adam ol, adam.
Aslında hikayenin devamında Rasim’in hemşire ve iki doktor tarafından dinlene dinlene dövüldüğü, sonra polisin gelip doktorları ve hemşireyi karakola götürüp ifade alıp serbest bıraktığı ve mahkemede Rasim’in tahrik etmesi sebebiyle hiçbir ceza almadıkları da var. Bu kısımları zaten bildiğinizi var sayarak hikayeleştirmedim. 
Basit bir ironi yapmaya çalıştım, ne kadar başarılı oldu bilmiyorum ama şunu net söyleyebilirim maalesef sağlık çalışanlarının her gün maruz kaldığı muamele az ya da çok bu şekilde. Yapılanın cezasız kaldığı ve bu sebeple örnek oluşturduğu toplumumuzda işin geldiği nokta tam da böyle. Bu konu ile ilgili herhangi bir yaptırım ufukta görülmüyor, o yüzden de sağlık çalışanları umutsuz ve ciddi motivasyon kaybı içerisinde. Kim ne kadar anlar bu yazıdan, birileri kendini çekip çevirip biraz daha anlayışlı olur mu bilemem, ama inanın bu durum böyle devam ederse bir gün bu yukarıda yazdıklarım gibi olaylar yaşanırsa kimse şaşırmasın. Afganistan’da Taliban tekrar yönetimi ele geçirdikten sonra bir doktor fotoğrafı vardı, arkasındaki duvarda kalaşnikof asılıydı, o resim sağlık çalışanları asasında çok popüler olmuştu, “bize de lazım böylesi” diye bir sürü geyik yapılmıştı. Sıra beklediği için kimse bankada bağırış çağırış yapıp bankodaki memuru dövmüyor. O memur hakkı olan molaya çıktığında kimse ona küfür etmiyor. Beklediği kredi çıkmayınca kimse silah çekmiyor, ya da arkadaşlarını çağırıp bankayı basmıyor. Nerede bu bankanın müdürü deyip, banka müdürünü bıçaklamıyor. Neden? Çünkü bunlar legal sorunlar oluşturur ve cezası vardır. Halbuki bu ülkede rahatça, istendiği gibi, dinlene dinlene doktor, hemşire ve her türlü sağlık çalışanını dövmenin cezası yok, birde bu hak sayılıyor. Sadece karakolda ifade verip serbest kalıyorsunuz. Sağlık çalışanı hep kötü niyetli, ukala ve paracı çünkü. Amacı gereksiz yere ameliyat yapıp para kazanmak, hastanın ihtiyacı olmayan ilaçları yazıp firmalardan para almak çünkü. Tek derdi bu sağlık çalışanlarının. Yoksa kimseyi iyi etmek, hayat kurtarmak falan gibi dertleri yok. Adam beş yerinden bıçaklanıp acile geldiğinde onu sağlık çalışanı öldürüyor, bıçaklayanın günahı da yok. Adam çok ciddi bir kalp krizi geçirdiğinde onu ilgisiz doktor öldürüyor, yoksa krizin hiç günahı yok. Anlat anlat bitmez ne diyeyim azizim. 
Ben yazdım, anlayana….