1836 yılının baharında İstanbul'da yaşanan polisiye bir vaka, Osmanlı döneminde yayınlanacak ikinci Türkçe gazete olan Ceride-i Havadis'in kuruluşuna vesile olacaktır. Bu enteresan hâdisenin hikâyesi şöyledir...

Moda'da yaşayan İngiliz vatandaşı William Churchill, zamanın mesire alanlarından biri olan Kuşdili Çayırı'nda avlanırken, kazayla bir Türk çocuğunu vurmuştu. Çayırda oynayan çocuk, Churcill'in tüfeğinden çıkan saçmalarla yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Bunun üzerine olay yerine çağrılan zaptiyeler, Churchill'i (Galiba biraz da hırpaladıktan sonra) derdest ederek nezârete atmışlardı.

Ancak bu olay, Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında büyük bir siyasî krize dönüşecekti. İngiltere'nin İstanbul Büyükelçisi Lord Ponsonby, Hâriciye Nezâreti'ne nota vererek, Churchill'in derhâl serbest bırakılmasını talep etmişti. Notada; kapütilasyon hakları uyarınca, İngiliz vatandaşının "suç işlemiş dahi olsa" tutuklanamayacağı savunuluyordu. 

O tarihte, Osmanlı tahtında oturan II. Mahmud, İngilizlerin düşmanlığını kazanmamak için üç gündür nezarette tutulan William Churchill'i serbest bıraktırmış; İngiliz vatandaşının mağduriyetinin süratle tazmin edileceği sözünü vermişti. 

"Medenî Batı"ya kapütilasyonlarla zincirlenmiş olan Osmanlı Devleti, eski bir "Ortaçağ İmparatorluğu" vasfıyla artık kudretli günlerini geride bırakmış; âdeta Avrupa devletlerinin oyuncağı haline gelmişti. Osmanlı Devleti, her ne kadar "imparatorluk" olarak anılsa bile önce Sanayi Devrimi'ni, sonrasında ise Aydınlanma Çağı'nı ve bilimsel gelişmeleri ıskalamış; bu sebeple de modern çağa geç kalmış, hantal ve yarı sömürge bir devletti. Öyle ki, suç işleyip ceza/bedel ödemesi gereken bir İngiliz vatandaşı, Osmanlı Devleti'ne bedel ödetebiliyordu.

Sultan Mahmud, tutukluluk tazminatı olarak Churchill'e pırlantalı devlet nişanı ile zeytinyağı ihracı yapabileceğine dair bir ferman vermişti. Ayrıca "Mağdur İngiliz"e, İstanbul'da Türkçe gazete çıkarma imtiyazı da tanınmıştı. Churchill, elindeki zeytinyağı ihraç izni fermanını 3500 altın karşılığında bir Rus tüccara devrederken, Hâriciye Nazırı Âkif Paşa'nın da görevinden azledilmesini sağladı.

II. Mahmud'un vefatından sonra tahta çıkan Abdülmecid'in, 3 Kasım 1839'da Tanzimat Fermanı'nı okutarak "Batılılaşma Süreci"ni başlatmasının ardından Churchill de gazetesini çıkarmak için harekete geçti. Osmanlı Türkçesi ile yayın yapacak ikinci gazete olan Ceride-i Havadis, bu sürecin devamında kurulacaktı.

Churchill, bir dönem ABD Elçiliği'nde "kâtip" olarak görev yapmış; aynı zamanda Londra'daki bazı gazetelerin İstanbul muhabirliğini üstlenmişti. Gazete çıkarma imtiyazını ise esasen İngiliz Büyükelçiliği'nin desteğiyle kazanmıştı. İngiliz Sefareti, bu gazete vasıtasıyla İngiltere'nin Osmanlı topraklarındaki siyasî ve iktisadî menfaatleri için kamuoyu oluşturmak niyetindeydi. Zira eski İngiliz Büyükelçisi David Urguhard, Kraliyet Ailesi'ne gönderdiği raporda, Osmanlı coğrafyasının zengin hammadde kaynaklarına sahip olduğunu bildirmişti. 

William Churchill'in gazetesi, Britanya İmparatorluğu'nun yüksek menfaatlerini örtük bir biçimde Osmanlı toplumuna benimsetmeye çalışacaktı. Üstelik gazete, dolaylı olarak bu işlevi yerine getirirken, İngiltere'nin kesesinden bir kuruş bile harcanmayacaktı.

Sebebine gelince... Osmanlı Devleti, Ceride-i Havadis'in bütün işletme giderlerini karşılamayı taahhüt etmiş; ayrı olarak Churchill'e de 30 altın lira tutarında maaş bağlamıştı. Ceride-i Havadis, devlet tarafından finanse edildiği için bir tür yarı-resmi gazete gibi faaliyet gösterecekti. Hiç şüphe yok ki, İngiliz Elçiliği'nin gözetiminde...

31 Temmuz 1840'ta yayına başlayan gazete, ilk üç günde bir tane dahi satamadı. Sonraki yıllarda ise en fazla birkaç yüz adet tirajla yayın hayatını ancak devlet desteğiyle sürdürebildi. 1854-55 yıllarında Kırım Savaşı'nda gazetenin tirajı hızla arttı; çünkü Ceride-i Havadis'in sahibi cepheye muhabir olarak gitmiş ve oradan gazetesine "savaş haberleri" yazmıştı.

Ceride-i Havadis, Tanzimat Dönemi'nde yayınlanmaya başlanan diğer özel gazetelerin arasındaki önem ve ağırlığını zaman içinde yitirerek, 1864 yılında temelli kapandı. İngiliz menfaatlerinin gazetesi ve bir manâda "Truva Atı" olarak, Osmanlı-Türk basın tarihindeki "tartışmalı" yerini almış oldu.