Bazı yazılara girizgâh gerekmez. İsrail'in, 200 uçakla gökyüzünden baskın yaparak İran'ı ansızın bombalaması; nokta atışı suikastlarla rejimin onlarca kilit ismini ve yüzlerce insanı katletmesiyle başlayan İran-İsrail Savaşı'nın gerekçesi zaten bir girizgâha ihtiyaç bırakmayacak kadar açık... O yüzden kitabın ortasından konuşmak en doğrusu...
Amaç belli... ABD ile Avrupalı peykleri, on yıllardır kan gölü haline getirdikleri Ortadoğu'yu, kendileri için "Dikensiz Gül Bahçesi" yapmak istiyorlar. Bu hususta epey yol aldıkları da âşikâr...
ABD ilk kez Ortadoğu'ya, Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde girdi. 1990'daki I. Körfez Savaşı ile Irak'ı, kuzey ve güney olmak üzere ikiye böldü. 2003 yılında ise "Kimyasal silah ürettiği" iddiasıyla Irak'ı işgal etti. Yıllar sonra iddianın yalan olduğu ortaya çıktı. O arada Saddam Hüseyin yeni rejim tarafından asıldı.
ABD, Avrupalı müttefikleri ve İsrail'le birlikte bu kez, doğrudan Suriye'yi hedef aldı. Pentagon-CIA-Mossad projeleriyle Suriye halkını mezhepsel olarak ayrıştırıp, 2011 yılında kanlı bir iç savaş başlattı. Tıpkı Irak'ta olduğu gibi Suriye topraklarının bir bölümünde Amerikan askerî varlığını konuşlandırarak, bölgedeki hâkimiyetini pekiştirdi.
Herkesin mâlûmu; ABD, Suriye'nin hâmisi olmak vasfıyla Lazkiye'de üsleri bulunan Rusya'nın, Ukrayna Savaşı'ndaki dikkat dağınıklığını ve zaafiyetini fırsat bilerek Esad rejimini (İsrail marifetiyle) devirdi. Beşar Esad, Moskova'ya sığındı.
Rusya sahadan çekilince, Suriye'nin destekçisi olan İran'ın, Hizbullah ve Hamas üzerinden İsrail'e karşı yürüttüğü asimetrik savaş akâmete uğradı. Böyle olunca, İran'ın bölgedeki askerî ve siyasi ağırlığı azaldı.
Suriye'den sonra şimdi sıra İran'a geldi; çünkü postmodern sömürgeciler için İran, Ortadoğu'da fethedilmesi gereken en büyük, en güçlü kale... Şimdi bu kalenin duvarlarında büyük gedikler, delikler açılıyor.
13 Haziran'da başlayan bu savaşın asıl gayesi İran'da rejimi düşürüp, onu etkisiz hale getirmek ve böylece İsrail'in en büyük düşmanını yok etmek... "Tıkır tıkır işleyen" Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) çarklarına zarar veren büyük çakıl taşını, yani İran rejimini parçalayıp bir kenara atmak... Kendi istedikleri yeni bir İran inşa etmek.
Maalesef, bu emperyalist hesaplar uğruna, son 30-35 yılda Ortadoğu coğrafyasında milyonlarca insan öldürüldü. Büyük savaş suçları, insanlık suçları işlendi. El Kaide, İŞİD gibi acımasız köktendinci terör örgütleri finanse edilerek bölgeye taşındı.
Buraya dikkatinizi çekmek isterim: ABD, Irak ve Suriye'deki stratejisini bu ülkelerdeki Kürt grupların faaliyetleri üzerine kurdu. Hatta onları örgütleyip silahlandırdı. Artık Irak ile Suriye'de, ABD ve Avrupa destekli iki ayrı Kürt bölgesi var. Esasında, Ortadoğu'daki Kürt Siyasî Hareketi'nin, Batı emperyalizminin ihtiyaçları doğrultusunda bizzat ABD tarafından kurulup, örgütlendiğini rahatlıkla ifade edebiliriz.
İran ve Türkiye'deki ayrılıkçı Kürt Siyasî hareketlerinin arkasında yine aynı güçler var. BOP'un "Yeni Ortadoğu Düzeni"nde, harita ve rejim değişiklikleri yapılmak isteniyor. Batılılar'ın "Büyük Kürdistan Projesi" de bunlardan biri... Bu projenin üçüncü ayağı için sıradaki ülke İran... Peki Türkiye'yi, doğu ve güney komşularımızı kuşatan bu emperyalist plan ve projelerden bağımsız ya da muaf görebilmek mümkün mü?
Gelelim yeniden İran-İsrail Savaşı'na... İran, boyun eğerse veya savaşı kaybederse Ortadoğu'da ve hatta dünyada dahi hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Acaba İran, bu savaşa dayanabilir mi? Uzun vadede zor... Müzakere masasına otursa bile İran, caydırıcılığı güçlü eski İran olmayacak.
İsrail'e gelince... O, hem kendi nâmına hem de ABD ve Avrupalı müttefikleri nâmına, yani bir bakıma vekâleten de savaşıyor. Dolayısıyla arkasında, Batı'nın askerî-siyasî gücü ve desteği var.
Ancak, İran'ın etkin direnişi devam ederse ABD, İngiltere, Fransa, Suudî Arabistan ve hatta NATO bile bu savaşa bir tarafından dâhil olacaktır. İşte o zaman İran rejimi için yenilgi ve tasfiye kaçınılmazdır.
Peki sonra? Yani nihaî hedef... Sadece "Büyük Kürdistan" değil, onunla bağlı ve ilişkili olarak geniş topraklara yayılan Büyük İsrail Projesi adım adım hayata geçirilecek. Emperyalizm yeni bir sürece evrilirken, saldırgan İsrail Siyonizmi yalnızca Ortadoğu halkları için tehdit olmakla kalmayacak; birgün Türkiye'yi de hedef alacak.
Gözden kaçmasın; Büyük Ortadoğu Projesi'nin üzerinde yükseldiği esas kaide Büyük İsrail'dir. BOP'un siyasi ve stratejik motivasyonu, örtük hedefi, asıl amacı Büyük İsrail'dir. BOP'un, açıkça dillendirilmeyen gizli ajandasıdır bu; BOP'un büyük resmidir.
İsrail Devleti'nin yöneticileri, Yahudi inancına göre, Ortadoğu'nun önemli bir bölümünü "Vaat Edilmiş Topraklar" olarak kabul ediyor. Bu toprakları, Yahudi halkının doğal "Habitat"ı olarak görüyorlar. Siyasetlerine yön veren kutsal kitapları olan Tevrat'ta "diğer" halklar, Yahudiler'e hizmet eden "Yük Hayvanı" sözleriyle tarif ediliyor. Buna inanan milyonlarca Yahudi var. Ortadoğu'da savaş biter mi?