Utku ŞENSOY 31 Mart-23 Haziran arasında geçen zaman 2 buçuk aydan fazla, buna 2019 başından buyana süregelen seçim sathı mahallini de eklerseniz nerede ise 6 aydır siyaset ve seçimle yatıp kalkıyoruz. Buna can mı dayanır? Hangi medeni ülkede halk ve ekonomi bunca ay seçime, siyasi gerilime endeksli uzun bir kampanya dönemine tahammül edebilir? Mutfak yangınını söndürmeye, işsizliğe, dövizi dizginlemeye yönelik ciddi adımların atılması gereken bu hassas dönemde varsa yoksa seçim-siyaset! Mülteci sorunu, Suriye-Irak, Kıbrıs, Ege ve Akdeniz’de çığ gibi büyüyen sorunlarımız dururken hala sandıkla uğraşıyoruz. Yazıktır bunca enerji ve zaman kaybına. Siyasiler tabanını canlı tutmak, safları sıklaştırmak adına sandığa, meydanlara koşarken, toplum uluslararası ölçekte heyecanı, gençlik ise hedeflerini kaybediyor. Bunun sonucu arzularını yitirmiş insanlar topluluğuna dönüşmeyiz inşallah. Çözüm makamları madem tüm bu sorunları ve kapımızdaki tehdidi önemsemeyip görmezden geliyor ya da öteliyor biz de yurttaşları boşa germeyelim. Buradan okura penguenlerin yaşamlarından kesitler sunamayacağımıza göre, seçim ve siyaset ile yatıp kalkmaktan, tekrar, tekrar sandık başına gitmekten bunalanlar için bugün soft bir konuda belleklerimizi tazeleyip, aylardır süregelen tansiyonu düşürmeye bir nebze olsun katkıda bulunalım. [caption id="attachment_159486" align="alignright" width="425"] Onur Şenli[/caption] Orta yaş üstünde olup da bilmeyenimiz yoktur Agora Meyhanesi adlı eseri; Ancak yeni nesil bu ölümsüz eserin ilginç ve hazin hikayesini bilmez. 1890’da bir Rum olan kaptan Asteri, Balat çarşısında bir meyhane açar. Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar. Meyhane masa yerine kullanılan büyük fıçıları ve ucuz şaraplarıyla akşamcıların mekanı olarak tanınmaya başlar. Meyhanenin ününü artıran olay ise yıllar sonra çok uzaklarda İzmir’de yaşanır. 1959 yılında Onur Şenli adında bir tıp fakültesi öğrencisi komşu kızına aşık olur ama aşkına karşılık bulamaz. Aşk acısı ile çoğu zaman, İzmir’in Agora semtine, salaş meyhanelerin mekanı Agora’ya gider… Bir gün yine bu salaş meyhanelerden birinde hayli içtikten sonra eve gelir ve bir mektup yazmaya başlar aşkına. Mektup şöyle başlar: “Sana bu satırları bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum.” Onur Şenli, Mektubun ilerleyen bölümlerinde, mektuptan ziyade şiir yazdığını fark eder. Şiirine de şu adı koyar: "Gece, Şarap ve Aşk" Daha sonra Onur Şenli, şiiri yayımlatmak için fakültenin dergisine gönderir. Şiiri kabul edilir. Şiir dergide basılmak üzereyken, Ege Ekspresi gazetesinin kültür-sanat editörü tarafından görülür. Editör şiiri adını değiştirerek yayınlar. Şiirin adı “Agora Meyhanesi” olur. Şiir o kadar sevilir ki, dillere pelesenk olur. Hatıra defterlerinde yer alır, sevgililerin kulaklarına fısıldanır, şarkısı yapılır… Şarkıyı neredeyse ünlü olup da seslendirmeyen, repertuarına almayan sanatçı kalmaz. Müzeyyen Senar’dan Zeki Müren’e, Gönül Yazar’dan, Behiye Aksoy’a hemen hemen Türk Sanat Müziği’nin tüm güzide icracıları bu eseri okumuştur… Burası agora meyhanesi Burada yaşar aşkların En divanesi en şahanesi Bu gece benim gecem Bu gece benim gecem Cama vuran her damlada Seni hatırlıyorum Ve sena susuzluğumu Bu aksam ümitlerimi Meze yapıp içiyorum İçiyor içiyorum… Şarkıyı dinleyenler İzmir’deki Agora’dan habersiz Balat’ta ki Agora Meyhanesi’ne akın ederler. Çünkü şarkıdaki Agora Meyhanesi’nin burası olduğunu düşünmektedirler. Haliyle geceleri burası hınca hınç dolmaya başlar. Öyle popüler bir mekan olur ki tam 286 Türk Filmi’nin Meyhane bölümleri burada çekilir! Ucuz şarapların satıldığı bu meyhane, Türkan Şoray, Sadri Alışık, Fikret Hakan, Ayhan Işık, Cüneyt Arkın gibi Yeşilçam’ın ölümsüz aktörlerin başrol oynadığı filmleri ağırlamaya, doğal film seti olmaya başlar… 2000’li yıllardan sonra kaderine terkedilir, mezbelelik olarak kullanılır. 1940’da Adapazarı’nda doğan, bu ölümsüz eseri kazandıran şair ve söz yazarı Onur Şenli’ ise, 8 Eylül 2017’ de İzmir’de vefat eder. Hepimizin diline pelesenk olan şarkının çok daha uzun olan asıl şiiri ise şöyle başlar: AGORA MEYHANESİ Sana bu satırları Bir sonbahar gecesinin Felç olmuş köşesinden yazıyorum Beş yüz mumluk ampullerin karanlığında Saatlerdir boşalan kadehlere şarkılarını dolduruyorum Tabağımdaki her zeytin tanesine Simsiyah bakışlarını koyuyorum Ve kaldırıp kadehimi Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum. Burası agora meyhanesi Burada yaşar aşkların en madarası Ve en şahanesi Burada saçların her teline bir galon içilir Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir Burası agora meyhanesi Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası…