Son bir yıldır zengin-fakir, güçlü-zayıf tüm ülkeler, korona virüs salgınının ilk gününden buyana iki ana gündeme odaklandı, iki sorunun çözümü için büyük mücadele veriyor. Bunlar, salgın ve ekonomi. Ülke yönetimleri, bu iki konuya bağlı, alt başlıklar halinde sıralanacak sorunlarla mücadele edip, çözüm üretip salgın belasını en az hasarla atlatabilmenin yolunu arıyor, mesai harcıyor. Bazıları şu ana kadar başarılı oldu bazıları sınıfta kaldı. Son bir yıldır Türkiye’nin ve dünyanın öncelikli gündemi nedir? Sorusunun ortak yanıtı; “Covid-19 Virüsü ile mücadele” dir. Aşılama başladı ancak virüsten ne zaman kurtulacağımız belli değil. Dil, din, ırk, zengin, fakir ayrımı olmaksızın dünyanın dört bir yanındaki insanlar, salgın konusunda şu soruları merak ediyor. -Pandemi ile mücadele ederken, gerekli tedbirler zamanında alındı mı? -Maske, dezenfektan, ilaç ve aşı temini konusunda gereken adımlar zamanında atıldı mı? -Yeterli sayıdaki aşı için hızla birkaç firmayla sağlam bağlantılar yapıldı mı? -Aşılama programı zamanında başlatıldı mı? -Ne kadar kişinin ne kadar süre içinde aşılanması öngörülüyor? -Süreç boyunca kamuoyu, doğru ve yeterince şeffaf biçimde aydınlatıldı mı? -Halkın bu salgına karşı doğru biçimde bilinçlenmesi için, hiçbir kavram karmaşası yaşanmadan net biçimde bilgilendirme, hasta, vefat, aşı maliyeti vb. konularda doğru rakamlar kamuoyu ile paylaşıldı mı? -Salgın sürerken sağlık çalışanlarının ve sağlık meslek odalarının talep ettiği sorunlarına kulak verildi mi? … Hemen herkesiz aklına buna benzer onlarca soru daha gelebilir. Burada sorulardan daha da önemlisi yanıtlardır. Aşılamanın başlamasıyla birlikte salgında yeni bir evreye girilirken, ülkeler kendi muhasebesini yapmaya başladı. Türkiye’ye gelecek olursak, size göre; -Yukarıdaki sorulara ilişkin bizdeki uygulamalar doğru ve tatmin edici oldu mu? -Bu sorunların çözümüne yönelik adımların doğru, hızlı ve şeffaf biçimde atıldığını düşünüyor musunuz? -Pandemi sürecinde merkezi ve yerel yönetimler başarılı oldu mu? … “Son bir yıldır Türkiye’nin ve dünyanın diğer öncelikli gündemi nedir?” sorusunun yanıtı ise; “Ekonomik sorunlarla mücadele” dir. Ekonomi konusunda dünya genelinde insanların ekonomik sorunlara ilişkin soruları nelerdi? -Salgının en başından beri, kamu görevlisi-memur, işçi, çiftçi, esnaf ayırt etmeden tüm çalışan, emekli ve işsizlere yeterli düzeyde destek sağlandı mı? -Dar gelirliye karşılıksız destek verilirken, işverene vergi indirimleri ve uygun banka kredileri veridi mi? -Endüstri, turizm ve eğitim gibi sektörlerde çalışan ve işverenlerin sıkıntılarına çözüm bulunabildi mi? -İşyerleri kapalı olan işveren ve o işyerlerinde çalışanlar için ödenek verildi mi? Yeterli düzeyde miydi? -Enflasyon, döviz ve faiz dengesi, Pandemi döneminde halkı bunaltmayacak biçimde seyretmesi için gerekli tedbirler alındı mı? -Vergi indirimleriyle, asgari ücretle çalışan dar gelirlileri rahatlatacak tedbirler alındı mı? -Öğrenci, çalışan, emekli, ayırt etmeksizin karantina süresince herkese maddi destek sağlandı mı? -Salgın ve karantina sırasında işini kaybeden, bütçesi sarsılanlara yeterli destek sağlandı mı? -Elektrik, su, internet ve doğalgaz gibi faturaların ödenmesinde indirim ve kolaylık sağlandı mı? … İlk öncelikli gündem salgın konusunda olduğu gibi, ekonomik sorunlar konusunda da akıllara buna benzer onlarca soru daha gelebilir. Burada da sorulardan daha önemlisi yanıtlardır. Salgın dönemi boyunca uygulanan ekonomik politikalar konusunda, ülkeler şapkalarını önlerine koyup kendi muhasebesini yapmaya başlarken, sizce Türkiye’de durum nasıl? Şu sorulara yanıtınız ne olurdu? -Ekonomik sorunlara ilişkin ekonomi yönetiminin çözümlerini başarılı buluyor musunuz? -Ekonomik sorunların çözümüne yönelik adımların doğru ve hızlı biçimde atıldığını düşünüyor musunuz? … “Son bir yıldır Türkiye’nin ve dünyanın üçüncü gündemi nedir?” sorusuna yanıt olarak; deprem, sel, kar, fırtına, heyelan, kuraklık gibi yerel doğal afetlerle, bölgesel küçük çatışmalar ve ihtilaflar genellemesi yapılabilir. Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçimi ve sonrasında yaşanan siyasi hareketliliğin dışında akla gelebilecek diğer tüm konular küresel etkinliği olmayan, yerel sorunlardır. Türkiye’deki hukukun üstünlüğünün ve şiddet olaylarının tartışılması gibi, kadın cinayetleri gibi… Yukarıdaki sorulara ilişkin yanıtlar diğer ülkelerde üç aşağı beş yukarı benzer çıkar. Ülkemizde ise, kişinin siyasi bakışına göre yorum ve görüşler çok farklıdır. Bizde ise, birinin ak dediğine diğeri kara dediği, takım tutar gibi siyasi parti tutulduğu, siyasi görüş ve algı ön plana çıktığı için objektif olamayız. Medya, güç odakları, bir takım sorunların üstüne örtü çekmek için cambaza bak taktiği ile kamuoyuna “öncelikli gündem” algısıyla sürekli yapay gündem pompaladığı için kamuoyu manipüle edilir. İç siyasete yönelik bu hamleler, siyaseten A partisine bir şeyler kazandırıp, B partisinin oylarını düşürmeye yöneliktir. Yıllardır süregelen bu küçük hesaplar ne yazık ki ülkeye zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramaz. Aslında sadece Türkiye’de değil tüm dünyada insanların sağduyusuna güvenip, onları hafife almamak lazım. İnsanlar, ülkelerindeki ana gündemin, öncelikli sorunların ne olduğunun, bütçesinin, mutfaktaki yangının farkındadır. Bilişim çağında rakamlarla oynayarak enflasyon aşağıya çekilemeyeceği, işsizliğe çözüm bulunamayacağı gibi, siyasi tartışma konuları yaratmakla, yapay gündemlerle salgının, ekonomik sorunların üstü örtülemez.