Play-off hesapları yapan Gençlerbirliği, Ankara’da oynadığı karşılaşmada bu yoldaki rakiplerinden Bandırmaspor’a 1-0 yenildi ve çok ciddi bir yara aldı.
Gerçi Gençlerbirliği dört haftadır üç puana hasret…
Son olarak 21 Ocak’ta Ankara’da oynanan karşılaşmada Sakaryaspor’u 3-1 mağlup eden kırmızı siyahlılar, o günden bu yana oynadıkları dört karşılaşmadan bir beraberlik üç de yenilgi ile ayrıldı.
Yazının başlığında; Gençlerbirliği’nde kan değişikliği zamanı gelmedi mi? diye sordum…
Eminim, 100 yıllık camiada şu an sorumlu pozisyonlarda bulunan hiç kimse bu sorunun muhatabı olduğunu düşünmüyordur…
Önce yönetimi ele alalım…
Başkan Niyazi Akdaş, bilmem kaçıncı kez istifa etti…
Türk futbolunun asırlık çınarının başkanlığını çocuk oyuncağına çevirdi…
Parasını kurtarmanın peşine düşmüş…
İlla kulübü şirket yapacak, hisseleri satacak…
Ya yöneticiler?
Merhum İlhan Cavcav’ın bırakın tesislerin önünden geçmeyi, Beştepe semtine yaklaştırmayacağı adamlardan hangisi sabah erken gelirse koltuğa oturuyor…
Kulübe gelen-giden olursa başkanvekiliyim diye karşılayıp, fotoğraf veriyor.
Hepsinin derdi Gençlerbirliği üzerinden prim yapmak, kartvizitlerine unvan eklemek.
Haa…
Bir de, ”Biz gidersek kulüp amatöre düşer” diyeceklere, bu kulüp 100 yılda ne badireler atlattı, yine de ayakta… Onu da bilin.
Teknik direktör Sinan Kaloğlu’nun sürekli şikayetlerinden de artık gına geldi.
Oyuncu kalitesinden, Eryaman Stadı zemininden, camiadan sürekli şikayet…
Sezon başında bu takımın başında sen değil miydin?
Tüm bunları geçtim, arkadaş ara transfer döneminde, Aias Aosman, Jimmy Durmaz, Elias Durmaz, Oğuzhan Berber, Arda Temur, Özgür Baran Aksaka, Gaetan Loamba Laura, James Lea Siliki senden habersiz mi kadroya dahil edildi?
Ortada bir başarısızlık var ve başarısızlık da bu kadar kanıksanmaz ki.
Artık Gençlerbirliği’nde hem yönetim hem de teknik kadroda yer alanların üzerine düşeni yapma zamanı.
O’nun da ne olduğu malum.
Gençlerbirliği için gerçekten kaygı duyanların harekete geçme zamanı geldi de geçiyor.