Turizmde yurdumuzu ziyaret edenlerin sayısı 2019 yılında rekor artışla 51 milyonu aşmıştı. 2020 yılına Korona virüs belasıyla başlayan dünyada endüstriden turizme kadar hemen her alanda ekonomiler alt üst oldu. Her ne kadar ülkemizdeki ilk vakanın Mart ayında görülmesine rağmen, yılın ilk 6 ayında turist sayısında yüzde 75’lik bir küçülme ile tarihi bir düşüş yaşandı. Çoğu işletme 2020 turizm sezonunu zararla kapadı, gözler şimdi 2021 yılında. Peki, 2021 yazı nasıl olacak bunun için önce mevcut tabloya göz atıp, bilim insanlarının satır aralarında söylediklerine bakalım. Öncelikle, Korona virüste 8 ay geride kalırken, Türkiye’de 13 milyona yakın kişiye test yapıldığını, bunlardan 350 bininden fazlasında laboratuvar onaylı COVID-19 hastalığı olduğu tespitini bir kenara not edelim. Ülkemizde vefat edenler on bin kişi sınırında, dünyada ise bu sayı bir milyon 200 bine yaklaştı. Dünyadaki toplam vaka sayısı ise, 43 milyonun üzerinde. Ülkemizde her 10 hastanın dördünün yaşadığı İstanbul, Antalya ile birlikte en önemli iki turizm merkezimizden biri. Tekirdağ-Kocaeli-Bursa güzergahlarının kesiştiği merkezde yer alan mega kent İstanbul’dan günlük yoğun geçiş ve sirkülasyon nedeniyle Korona virüs sonbaharla birlikte etkisini arttırmaya başladı ve bu yükseliş dikkat edilmezse daha da artacak. Ülkemizde henüz birinci dalganın ikinci piki yaşanırken özellikle İstanbul’da tehlike çanları çalmaya başladı. Benzer şekilde Avrupa'da da artış sürüyor, günlük vakalarda 100 bin sınırı aşıldı. Avrupa'nın genelinde korona endişesi büyürken, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa'da ilk kez günlük vaka sayısının 100 binin üzerine çıkmasının ardından yeni tedbirlerin alınması gerektiğini duyurdu. İngiliz Bilim Danışma Kurulu da, Korona virüsün mutasyona uğrayarak daha ölümcül olduğuna dikkat çekti. Kurulun açıklamasında, Ağustos ayından sonraki vakaların ilk dalgadan daha hızlı öldürdüğü belirtildi. Uzmanlar, önümüzdeki kış dönemine ilişkin senaryolar arasında, okul ve aile ortamında artışlar yaşanabileceği, bölgesel artışların yükseleceği ve bulaş zincirinin artışı ile enfeksiyon zincirinin takibinde sorunlar yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bu senaryoların yaşanması ile ülkelerde sağlık, eğitim ve ekonomik yaşamın son derece olumsuz etkileneceğine dikkat çekiliyor. Önümüz kış ve tüm dünyanın en büyük korkusu, tırmanış gösterecek grip vakalarıyla belirtileri gribe çok benzeyen Korona virüsün nasıl ayırt edilebileceği konusu. Uzmanlar, Korona virüsün en yaygın belirtileri arasında ateş, kuru öksürük, nefes darlığı, kas ağrısı, yorgunluk ve bitkinliği sayarken, baş ağrısı ve ishalin nadiren de olsa görülebileceğini belirtiyor. Korona virüs hastalarında rastlanmayan semptomların başında ise, ise boğaz ağrısı ve burun akıntısı geliyor. Ayrıca virüs bulaşan herkeste hastalığa ilişkin belirtiler görülmeyebiliyor. Uzmanlar, çoğu insanın hastalığı hafif atlattığını ya da hiç belirti göstermediğine dikkat çekiyor. Ayrıca, hastalığın kuluçka süresinin iki haftaya kadar sürebileceği de biliniyor. Virüs bulaşıp bulaşmadığını anlamanın en basit ve doğru yöntemi, bir hekime başvurup tükürük testi yaptırmaktır. Uzmanlar, aşı bulunsa da sağlık çalışanları, pozitif vakalar ve risk faktörü yüksek olan yüz milyonlarca kişiden sonra sıranın diğer kişilere geleceğini ve bunun da aylar süreceğini belirtiyor. Dolayısıyla zorlu kış aylarında, iş, aş ve yakacak sorunlarımıza çözüm ararken, bireysel önlemlerimizi de almaya devam edeceğiz. Sonuç olarak, Bilim adamları, Korona virüs salgınında normalleşmenin uzun yıllar alabileceğine işaret ediyor. Dünya Tabipler Birliği Başkanının altını çizdiği gibi, 2021'de de sıkıntılı bir kış ve bahar aylarının ardından, normal bir yaz tatili yapamayacağız. Bu bağlamda yüksek beklenti içine girmeden, aşı bulunsa da maske, sosyal mesafe ve hijyenin uzun bir süre daha yaşamımızda olacağını kabul edip, önce kendimiz, ailemiz sonra da dostlarımız ve yakın çevremizi korumak için, bireysel önlemlerimizi almayı sürdürmeliyiz. Aksi takdirde ihmalin bedeli çok ağır olabilir.