Çanakkale Zaferi Kahramanlarımızı Saygıyla Anıyoruz(1)Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum" diyerek, vatan sevgisi ve kahramanlık destanının yazıldığı Çanakkale Zaferi’nin 109’uncu yıldönümünü ile, doğanın yeniden canlanmaya başlayıp insanlara sunduğu bolluğu, bereketi, sevgiyi, kardeşliği, paylaşmayı ve dostluğu simgeleyen dünyada en eski bayramlardan olan ata yurdumuzdan beri kutladığımız Nevruz’u yaşadığımız bu dönemde, yurdumuzdan ve dünyanın dört bir yanından vahşet haberleri geliyor. Kötü insanların huzur bozucu eylemlerini, şehitlerimizi andığımız Çanakkale Zaferi yıldönümü, Nevruz hatta Ramazan ayı bile durdurmuyor! Bu tür yaratıkların kendi halinde yaşam mücadelesindeki sıradan insanlara yönelik vahşetleri dur durak bilmiyor ne yazık ki…İşin tuhaf olan yanı, bu yaratıkların vahşi eylemleri önlenebilsin diye Nevruz Bayramıyla aynı günde kutladığımız 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde doğamız da gözleri rant hırsı bürüyenlerin çirkin beton yığınlarıyla yok ediliyor. 
Cennet yurdumuzda art arda kadın katliamına ilişkin haberler geliyor. Kadına yönelik şiddetin bir türlü önlenemediği ülkemizde eş, baba ya da erkek kardeş tarafından yapılan aile içi şiddet ne yazık ki kültürümüzün bir parçasıymış gibi olağan biçimde sunulmaya çalışılıyor. Boşandığı eşinin şiddetine maruz kalan talihsiz kadınlarımızın gördüğü muamele ise içler acısı. Kadınların uzaklaştırma kararı çıkartmasına rağmen şiddetin önüne geçilemiyor, gözü dönmüş insansı yaratıkların vahşeti, katliamı dur durak bilmiyor! Yurdun dört bir yanından bu vahşet sarmalına maruz kalıp katledilen kadınlarımızın haberlerini okuyup izliyoruz. Son olarak, İzmir, İstanbul ve Adıyaman’dan gelen bu tür haberlerle sarsıldık. 8 Mart Dünya Çalışan Kadınlar Günü’nün hemen ertesinde yaşanan bu kadın katliamları, gelecek nesillerimizi yetiştirecek, genç anne adayı ya da annelerin korunması bu kadar zor mu sorusunu akla getiriyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yıllık raporuna göre, 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş, 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuş! Kadınlarımız, ateşli silahla, kesici aletle, boğma yöntemi ya da darp edilerek, işkenceye maruz kalarak öldürülürken, bu katliamları toplum ve yetkililerin elleri kolları bağlı sıradan üçüncü sayfa haberleri şeklinde izliyor olması asla affedilemez. Cinayetlerini normalleştirmek için öne sürdükleri kadının ayrılma-boşanma isteği, namus, aldatma-aldatılma ya da kıskançlık gibi gerekçeler ortaya atan bu yaratıkların insan aklıyla alay etmeleri yetmiyormuş gibi, bir de iyi halden; “kravat-pişmanlık indiriminden” yararlanmaları acıyı daha da arttırıyor.
Ekmeğin, pidenin hesabının yapıldığı, ucuz kıyma kuyruklarının çoğalıp, ekonomik koşulların bu kadar ağır olduğu, toplumdaki çalışan-emekli, asgari ücretli-ballı makamlar ya da kamuda pek çok yerde yönetim kurulu üyeliği gibi kesimler arası ekonomik uçurumların olduğu bir ülkede, insanların ruh halinin sağlıklı olduğu söyleyebilmek hayli zor. Şiddet aile içiyle de sınırlı değil, hemen her yerde… Trafikte, toplu taşım araçlarında, çarşı-pazarda, okulda, sporda, futbol sahasında… Hızını alamayan taraftarlar tribünlerden sahaya atlayıp korner direğini söküp rakip oyunculara meydan dayağı çekip darp ediyor!  Ne yazık ki bu tür olaylar yıllardır ufak cezalarla ört bas edildiği için şiddet sarmalından bir türlü kurtulamıyoruz. Ülkede tablonun böylesine vahim, dar gelirliler için geçim derdinin bu kadar zorlaştığı bir ortamda kimyası bozulanların şiddete başvurmaları aslında pek de şaşırtıcı olmamalı. Para her şey değil ancak günümüz dünyasında, namerde muhtaç etmeyecek ekonomik bağımsızlığa kavuşmak, sağlık ve huzurun olmazsa olmazıdır. Dar gelirli yurttaşlar, işsiz gençlik ve emeklinin sıkıntıları bitmedikçe toplumda fünyesi çekilmiş el bombaları gibi her an patlamaya hazır tiplerin ne zaman, nerede, kime ne yapacağı belli olmaz. Bugün ona-buna yapılıyor, yarın sıra sana-bana gelecek.  
*
GAZZE’DE DE VAHŞET VAR!
Türkiye’den fazla uzaklara gitmeye gerek yok, güneyimizde hemen yanı başımızda Filistin topraklarında İsrail askerlerinin çoluk, çocuk demeden sivil halka yönelik şiddeti Ramazan ayında da sürüyor. Bakmayın siz sosyal medyada bazılarının yok Filistin Osmanlı’ya ihanet etti, Kudüs’ü teslim etti gibi paylaşımlarına, burada mesele Filistin’in geçmişi ya da Hamas değil, sivil insanların acı çekmesidir. Güçsüzün, Müslüman ya da gayrı müslim, erişkin, yaşlı, kadın, çocuk ya da sokaktaki kedi-köpek hatta ovadaki ağaç olması fark etmeden her zaman mazlumun yanında yer olup ona kol kanat germemiz gerekir. İsrail’in yoğun bombardımanıyla Gazze’de taş üstünde taş kalmaması sonrası Refah’da çadırlara sığınan bir buçuk milyondan fazla Filistinli sivil halkın, bir lokma ekmek, bir parça suyla karınlarını zar zor doyurduğu bu günlerde gözler o bölgeye yönelik kara harekat planını onaylayan Netanyahu hükümetinde. İsrail Başbakanlık Basın Ofisi, ordunun Gazze'nin güneyindeki Refah'a saldırı planını onayladığını, "Ordu, operasyona ve sivil nüfusu tahliye etmeye hazırlanıyor" sözleriyle duyurdu. Uluslararası toplumun tepkilerine rağmen Netanyahu yönetimi vahşetin son halkası olan Refah’a kara harekatı kararından vaz geçmiyor. ABD yönetimi ise, bölgedeki vahşeti durdurmak, İsrail’e yaptırımlar uygulamak yerine, “Sivillerin zarar görmemesini sağlamak için açık ve uygulanabilir bir plan" talebiyle yetiniyor!
*
UKRAYNA ATEŞ ALTINDA
Vahşetin ülkesi, zamanı, kutsal günü olmaz dedik. Bu doğaya, hayvanlara, kadınlara, masum sivillere ya da bir ülkeye yönelik olabilir. Türkiye’de kadınlara, Gazze’de masum sivil halka, Ukrayna’da koskoca bir ülkeye karşı insanlık suçu, vahşet işleniyor ve tüm dünya bu olup biteni televizyonları başında dizi izler gibi seyrediyor. Rusya’nın, 24 Şubat 2022 yılında başlayan Ukrayna’yı işgal harekatında 2 yıl geride kaldı. Yeniden seçilen Putin’in seçimler öncesi gövde gösterisi yapmak için Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki Odessa kentine düzenlettiği Rus füze saldırılarında onlarca kişi yaşamını yitirdi, ülkede hayatını kaybedenler için ulusal yas ilan edildi. Ukrayna lideri Zelenskiy, olayı alçak bir saldırı olarak nitelendirirken, uluslararası toplum yine bölgede olup biteni seyretmeyi, Ukrayna’ya silah yardımı yaparak yetinmeyi tercih etti.