Bu makalemde hızla gündeme oturan yeni ABD Başkanı Trump’ın beyan ettiği Kanada ve Grönland topraklarını ABD’ye katma talebini, Dünya Ekonomik Forumu’nun 20-24 Şubat 2025 tarihinde Davos, İsviçre’de yaptığı toplantılarda sunduğu farklı bakış açılarını kaynak alarak değerlendirdim.
Bugünlerde tüm gözler kuzeye çevrilmiş durumda. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump yaşam standartlarını iyileştirmek amacıyla kuzey komşularını evine kalıcı konuk olarak davet etti! Kanada’yı yeni ABD Eyaleti yapmak ve Grönland’ı mahrecinden çıkararak ABD’nin kamusal malı haline getirmek istediğini beyan etti. Bu durumda dünyanın yeni Jeopolitik şoklara hazır olarak yönetilmesi gündem dahilindedir.
Kuzey Buz Denizi’nin değişim sürecinde Arktik uluslar:
Dünyamızı 66°33’N’de çevreleyen Kuzey Kutup Dairesi’nin içinde kalan enlem bölgesinde, güneş yazın en az bir tam gün ufkun üzerinde, kışın en az bir tam gün ufkun altında kalır. Kuzey Kutbu, karayla çevrili, ağırlıklı olarak buzla kaplı bir okyanus olarak tanımlanabilir. Haritada görüldüğü üzere (Kaynak: https://www.weforum.org/):
Kutup buzulu üzerinde sekiz Arktik ulusun egemenlik hakları vardır. Kuzey Buz Denizi’ne kıyısı olan beş ülke: Kanada, Danimarka (Grönland üzerinden), Norveç, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri ve topraklarının bir kısmı Kuzey Kutup Dairesi’nin kuzeyinde yer alan üç ülke Finlandiya, İzlanda ve İsveç. Uluslararası hukuka göre Arktik Okyanusu’na kıyısı olan bu ülkeler kıyı şeridine bitişik 200 deniz millik bir münhasır ekonomik bölge (MEB) hakkına sahiptirler. MEB ötesindeki sular bu ülkelerin yargı yetkisi dışındadır ve Kuzey Kutbu'nda kimin neye sahip olduğu müzakere masasındadır. Kuzey Kutbu’nda yapılan deniz tabanı haritalama sürecinde potansiyel yeni Arktik bölgeler belirdi. Yakın zamanda Danimarka, Kanada, ABD, Norveç ve Rusya arasında toprak kavgası başladı.
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) göre bir ülke, deniz tabanının kendi kıta sahanlığının bir uzantısı olduğunu kesin kanıtlarsa, o ülke kendi kıyı şeridinden itibaren 350 deniz miline kadar hak iddia edebilir. Bu durumda o devlet kıta sahanlığı bölgesinde veya altında bulunan tüm kaynakların kontrolünü elinde tutar. Halen bölgesel zenginliklerin kontrolü Kanada, Grönland (Danimarka), İzlanda, Norveç, Rusya ve ABD’nin elindedir.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) paneline göre araştırmalar, Kuzey Kutbu’nda olanların Kuzey Kutbu’nda kalmadığını, kırılma noktasının Kuzey Buz Denizi’nin erimesiyle Kuzey Kutbu'nun çok ötesinde de yaşanacağını vurgulamaktadır. Kuzey ve Güney kutup buzlarının erime suyu, küresel deniz seviyesini yükselterek alçak kıyı ülkelerini tehdit edebilir. Küresel ısınma sonucunda ölçülebilen Arktik değişim, buzulların hızlı bir şekilde erimesine perma-frostun çözülmesine, okyanusun asitlenmesine ve derin denizde iklim ve çevre ile ilgili yeni ekosistemlere yol açmakta, ayrıca yeni ekonomik fırsatları ve çevresel riskleri ortaya çıkarmaktadır. Kuzey Kutbu’nda dünyanın keşfedilmemiş büyük petrol ve gaz rezervleri, talep gören doğal kaynakları, zengin maden yatakları, balıkçılık ve turizm endüstrisi potansiyeli toplumsal yapıları ve sosyo-ekonomik düzeni de etkilemektedir. Kuzey Kutbu ülkeleri, yerel topluluklar ve küresel toplum, yeni bir denge düzeni içinde sürdürülebilir kalkınma, çevresel ve insani hassasiyetler gibi ortak sorunlarla karşı karşıya gelmektedir.
Panama’ya ve Süveyş’e Rakip Arktik Deniz Yolları
Geleneksel olarak Panama veya Süveyş kanalları üzerinden Asya, Kuzey Amerika’ya ve Kuzey Avrupa'ya mal sevkiyatı yapılmaktadır. Deniz buzunun erimesinden dolayı artık Arktik Okyanusu üzerinden yapılacak olan nakliye mesafesi kısalmakta, gemiler Arktik Okyanusu’nu daha kolay geçmekte ve Kuzey Kutbu’nda seyrüsefer ticari açıdan daha cazip olmaktadır. Arktik bölgeden Avrupa’ya giden malların sevkiyatının Kanada veya Rusya üzerinden yapılması yeni ticari trafik rekabetlerini gündeme gelmektedir.
Halı hazırda Avrupa’nın Rotterdam limanından Batı Amerika’ya San Francisco limanına giden gemiler Panama Kanalı’nı geçmektedir. Arktik bölgedeki “Kuzeybatı Geçidi” şu anda kullanılan Panama Kanalı’na rakip bir nakliye rotası olacaktır, yani Rotterdam limanından kalkan gemi Grönland’dan Kuzey denizine girecek ve Kanada’dan çıkarak San Francisco limanına varacaktır. İkinci rotada hâlihazırda Japonya’nın Yokohama limanından kalkan gemiler önce güneye inmekte, Hint denizini aşarak Süveyş Kanalı’nı geçmekte ve Rotterdam limanına varmaktadır. Arktik bölgedeki bu ikinci “Kuzey Denizi Rotası” ise Süveyş Kanalı’na rakip bir nakliye rotası olacaktır, yani Yokohama limanından kalkan gemi önce kuzeye yönelecek, Rus boğazlarından geçerek Arktik deniz üzerinden Rotterdam limanına varacaktır.
Grönland Adasında Buzlar Altında Gizli Bir ABD Üssü
Grönland ABD için her zaman önemli oldu, ama her zaman ulaşılamaz kaldı. ABD daha önce de Grönland'ı satın almaya çalıştı. ABD Ordusu 1960’ta Soğuk Savaş döneminde Arktik bölgede hayatta kalma amacıyla dev buzulla kaplı Gröndland’da karın 8 m altında buzula gömülü nükleer enerji destekli bir Arktik Araştırma Merkezi kurdu. Son teknoloji araştırma tesisleri olan Camp Century üssünün asıl amacı, Sovyetlerin en stratejik şehirlerini hedef alan siperlere yaklaşık 600 nükleer füze saklamaktı. Bugün artık kamuya açıklanan Project Iceworm adlı gizli plan gerçekleştirilemedi ve buzlar bu üssü yuttu. Ancak Bilim insanları, bu eski üste yapılan araştırmalar sayesinde Grönland hakkında değerli bilgiler ediniyorlar.
Arktik bilimden Türkiye’ye Sektörel Pay
Rekabetçi iki nakliye rotasının gerçekleşmesi için Kuzey Kutbunda yol boyunca derin su limanları ve kara tabanlı muazzam altyapı yatırımları gerekmekte ve yeni mühendislik ve teknolojik çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Kuzey Kutbu’ndaki çevresel değişim araştırmalarının finansmanını harekete geçirmek, sürdürülebilirlik engellerini ortadan kaldırmak için “Arktik bilim” teşvik edilmektedir, örneğin AB’nin ICE-ARC fonları, ABD’nin finanse ettiği SEARCH, Kanada destekli ArcticNet ve Japonya’nın finanse ettiği ArCS projeleri uluslararası ortaklık gerektiren çok sektörlü programlar başlatılmıştır. Çinliler de kendi buzkıran filolarını inşa ediyorlar. Rusya’nın 51 buzkıran gemisine karşılık ABD’nin beş buzkıran gemisi var. Çok sektörlü meseleler ulusal sınırları ve hükümetleri, yerli toplulukları, politika yapıcıları, kamu, endüstri ve sivil toplum gibi çok çeşitli paydaşları aşmaktadır. Tüm uluslar Arktik sorunlarla bağımsız olarak mücadele edebilecek uzmanlık, bilgi, lojistik kabiliyet ve bütçe kombinasyonundan yoksundur. Arktik meselelerinde söz sahibi olmak için hızla gelişen Arktik bilime ve gerçek anlamda uluslararası entegre bir çabaya ihtiyaç vardır. Buna Türkiye’de dahil olabilir. Türkiye’nin özellikle İsveç, Norveç, Finlandiya ve Danimarka ile Arktik bilim projeleri geliştirmesi karşılıklı fayda sağlar.
Doğal kaynaklar, jeopolitik dinamiklerin değişimi, Arktik bilimi sınırlı kavrayış, altyapı eksikliği!
Kuzey Kutbu üzerine alınacak bilinçli kararlar ideolojik değil kanıta dayalı olmalıdır.
ABD’NİN GRÖNLAND HEVESİ VE ARKTİK BİLİM: Kuzey Buz Denizi’ni kaynatacak sıcak rekabet
Dr. Gülsen Saray
Yorumlar