MHP’nin desteğine rağmen Ertuğruloğlu’nun adaylığa soğukluğu, Erhürman’ın anketlerdeki başarısı, Akıncı travmasını tekrar yaşamak istemeyen Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin Tatar’a desteğini getirdi.

Yusuf Kanlı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanlığı seçimine neredeyse bir buçuk yıl var. Ama yine de ufaktan, yavaştan sanki seçim sathı mailine girilmiş gibi. 

Rahmetli Süleyman Demirel “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir” derdi. Nurlarda uyusun. Bir buçuk yıl gerçekten çok uzun bir süre, yazılanlar bu durumu dikkate alarak değerlendirilmeli. Şu anda yazdığım, şu andaki durumdur, değişecektir, ne kadar, onu bilmek şimdilik imkansız. Bu da değerlendirme yaparken dikkate alınmalıdır.

Değişen iklim

Bir süre önce Ankara’nın merkez sağda sanki aday arayışında olduğunu yazmıştım. O bir izlenimdi. Çeşitli indikatörler Ankara’daki muktedirlerin bir yandan Mustafa Akıncı travması dolayısıyla sol bir cumhurbaşkanı seçilebilmesi olasılığına karşı tedirgin, ama bu olasılığın giderek artmakta olduğunu değerlendirdiklerini göstermekteydi. 

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde KKTC’de Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın performansıyla ilgili sanki tam tatmin olmama, solun, özellikle de Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Tufan Erhürman’ın artan popülaritesi nedeniyle biraz rahatsız olunduğu, Tahsin Ertuğruloğlu, Serdar Denktaş gibi isimlerin politika koridorlarında seslendirildiği fısıldanmaya başlanmıştı.

Bu duruma biraz Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) platformunda hem Denktaş, Ertuğruloğlu hem de Erhürman’ın ayrı ayrı Kıbrıs uzmanları karşısında sunum yapmaları, adeta görücüye çıkmaları da sanki yol vermişti.

O konudaki birkaç yazım bazı çevrelerde rahatsızlık yaratsa da gazeteci olarak durumu yansıtmaktan, olaylara ayna tutmaya çalışmaktan ötesi bir gayret içinde olmamıştım, haddim de değil. Biz gazeteciler durumu, haberi yansıtmalıyız, gerçeği ya da haberi yaratmak bizim işimiz değil. Nitekim, şimdi algılar, değerlendirmeler değişti, sarayın desteği Tatar’ın yelkenlerini dolduruyor.

Ankara’nın desteği

Elbette ikide bir “Ankara’dan destek bulma” kelimelerini söylemek biraz üzücü bir durum ama kuzey Kıbrıs’ın da reel politiği bu. Seçmenin neredeyse yarısı (eğer fazlası değilse) Türkiye doğumlu ve ne kadar görmezden gelinirse gelinsin Kıbrıs Türküne tezat bir şekilde Ankara’nın eğilimine göre oy tercihini belirlediği hepimizin görmesi, dikkate alması gereken bir durum.

Şu ana kadar elimizdeki veriler, veya kulaklara fısıldananlar, açıkça gösteriyor ki her ne kadar Ulusal Birlik Partisi (UBP) üzerindeki Ankara vesayeti olası bir parti kongresinde bu kez devreye girmeyecek, parti delegelerinin lider seçiminde herhangi bir adayın lehine veya aleyhine tavır alınmayacak. Bu durum mevcut parti liderliğini sıkıntıya soksa da Ankara’daki hava sanki “Mevcut parti yönetiminden, Ünal Üstel’den memnunuz” ifadesinin bile zor olduğu, bir müdahale olmayacağı.

Ancak cumhurbaşkanlığı seçiminde de tavır alınmaması eğilimi artan sol tehdit algısıyla ve halen Erhürman’ın Ankara ile köprü inşaatının bir türlü tamamlanmaması nedeniyle oldukça sıkıntıda. Özellikle Ankara’daki iktidarın Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kanadının ısrarla Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun aday olmasını istediği belirtiliyor. Ertuğruloğlu’nun da yakın zamana kadar bu fikre çok sıcak olmasına rağmen son zamanlarda Erhürman’ın anketlerde olası tüm adaylardan oldukça ilerde olması nedeniyle adaylığa hiç sıcak olmadığı öne sürülüyor. Ertuğruloğlu’nun bakanlığa “Ankara zorlamasıyla” getirildiği, “Ankara’nın adamı” olduğu iddialarıyla UBP içerisinde de destek sıkıntısı olduğu iddiaları var.

Tatar ile devam

Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki durum değerlendirmelerinde mevcut durumda KKTC’de ikinci bir Akıncı travması yaşanmaması açısından mevcut cumhurbaşkanıyla, yani Ersin Tatar ile, devam edilmesi hususunda bir görüş birliğinin oluştuğu söyleniyor. 

Cumhurbaşkanı Tatar ise kısa zaman öncesine kadar net bir şekilde ikinci dönemi talep edeceği sinyalleri verirken son dönemde daha ihtiyatla hareket etmesi dikkatlerden kaçmıyor. Daha uyumlu ve devlet adamı imajına uygun hareketlerle Tatar ikinci dönem adaylığına doğru ilerliyor. Bu arada MHP’nin her fırsatta Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP baskı yapmasına rağmen bizzat Ertuğruloğlu’nun adaylığa soğuk bakmasının da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı rahatlatıcı bir unsur olduğu bildiriliyor. Başka birçok konuda zaten iktidar ortakları arasında görüş nüansları olduğu bir dönemde bir de KKTC cumhurbaşkanlığı gerginliği olması pek istenmiyor.

Denktaş aday olabilir

Serdar Denktaş, hep söylerim, ana, baba ayrı kardeşim, ebedi liderim Denktaş’ın mirasıdır benim için. Tabii kardeşler arasında da farklılıklar, bazen aykırılıklar olduğu gibi, bu durum her zaman aynı görüşte olduğumuz veya onu koşulsuz desteklediğim anlamına gelmez. Serdar Denktaş gerekli desteği bulursa kanımca kesinlikle bağımsız olarak aday olmak isteyecektir. 

Örgütsel bir destek, en azından dernekler platformunun yanında yer alması gibi bir gelişme olmaması durumunda başarı şansı sıfıra yakın olacaktır. Özellikle Ankara’da “eskiden kalan” bazı şüpheler, endişeler olduğu da dikkate alınmalıdır. 

Erhürman ihtiyatlı

CTP lideri Tufan Erhürman da, belki de daha çok erken olduğundan, henüz adaylığından pek bahsetmiyor. Tavır ve davranışlarıyla evet derken sözel olarak ketum. Özellikle Ankara’nın “iki devletli çözüm” fikrine karşı olduğu imajını “federal çözüm” retoriğinde ufak modifikasyonlar, zaman-sınırlı görüşme ve başarısızlık durumunda iki devletli çözüm dahil diğer opsiyonlar olabileceği mesajları halen Ankara’da kabul görmüyor.

Son aylarda yapılan tüm anketlerde açık ara diğer olası adaylardan önde göründüğü haberlerine rağmen Ankara’nın desteğini, en azından “seçilmesi durumunda beraber çalışabiliriz” mesajını alamaması halinde seçilmesi zor, seçilse bile Ankara’ya rağmen iktidar olabilmesi imkansız.

Ancak, Erhürman’ın sadece sol değil, sağ tabandan da oy alabilme imkanı var ve bir şekilde Türkiye’deki sağ siyasete, özellikle de MHP’ye kendisini iyi anlatabilmesi gerekir. Yakın zamanda adayı ziyaretimizde Türkiye’den bir grup gazeteciye “Federal çözüm, bir saplantı değil, görüşme süreci müktesebatının, BM parametrelerinin öngördüğü bir durumdur. Eğer ucu belli yeni bir süreç başlar ve sonuçsuz kalırsa, elbette ki statükoya geri dönülemez. O nedenle yeni görüşme süreci başlamadan başarısızlık durumunda Kıbrıs Türkü’nün mevcut statüsü devam etmeyeceğinin kabul edilmesi, önceden açıklanması şarttır” demişti.

Peşinen söyleyeyim, kanımca cumhurbaşkanlığı seçimi, diğer adaylar kim olursa olsun Tatar ile Erhürman arasında olacaktır.