İnsanın gölge yanları denilince aklınıza ne geliyor? Benim aklıma gizlediğim, kimsenin görmesini istemediğim hatta benim bile sahiplenmediğim, reddettiğim özellikler geliyor. Oysa insan içinde her şeyi barındırıyorken biz sadece iyileri sahiplenip, kötüleri ötekileştiriyoruz. Kim kötü olmak ya da görünmek ister ki? İnsan içinde gizlediği gölge adamlarla ne zaman karşılaşır, bir düşünün bakalım? Hayatımızın büyük bir kısmında onları gizleyerek belki de içinde yaşadığımız konfor alanında, rahatımız bozulmasın diye çabalıyoruz. Peki sahiplendiğin çakma kimliğin ile ne kadar huzurlusun? Tüm korkun daha az sevilmekten mi, yoksa reddedilmekten mi? Yardımseverim diye kendini kandırıp içindeki bencili mi gizlemek istedin yoksa sabırlıyım diye içindeki sabırsızı mı sakladın? Sabırlı olmayı ya da yardımsever olmayı iyi, sabırsız olmayı ya da bencil olmayı kötü mü sandın? Sabırlı olduğunu düşünürken ve bununla övünürken mutlu muydun mesela? İstemediğine hayır diyemeyen sen, hayır diyemediğini kabul etmek yerine, sabırlıyım demeyi mi tercih ettin? Ustalıkla kendimizden nasılda kaçıyoruz değil mi? Çakma kimliklerimizle toplumun içinde var olmaya çalışırken, kendi varoluş hikayemize, kendimize ihanet diyoruz ve işin acınası yanı bunun farkında bile değiliz. Düşünsenize kendinizi olduğunuz gibi kabul etmiyorsunuz ve yaratımınıza aykırı bir kimlikle sevilme, var olma çabası içerisine giriyorsunuz. 
Nezaket ve anlayışla her şeyin yolunda gideceğine ve sorunsuz bir hayatı olacağına inanan bir insan düşünün; emin olun onu çığırından çıkartacak kabalıkta bir insanla karşılaştığında, aldığı tüm önlemlere rağmen içindeki saldırgan kimliğin ortaya çıkacağına dair hiç şüphem yok. Bazen gölge yanlarımız aniden ortaya çıkıverir, siz bile şaşırırsınız bu ben miyim diye. Oysa içinde gizlediğin bu davranış belki de sana susmaktan, idare etmekten daha iyi gelmiş olabilir. 
İnsanın kendi özüne aykırı olan özellikler, iyi dahi olsa iyi hissettirmez diye düşünüyorum. Özünde tembel olan birinin sırf başarılı olmanın toplum içinde daha çok takdir edilen bir durum olduğunu düşünerek, süreci yorularak veya istemeyerek geçirmesi hiçbir şekilde iyi hissettirmez. Sonuçta başarıda olsa, takdir edilmekte olsa kişinin iç huzuruna aykırı yaşam biçimi onu memnun etmez diye düşünüyorum. Tıpkı bir kaplumbağanın hızlı koşarsam, yarışı kazanırım düşüncesi gibi… Oysa ortada bir yarış yok; buraya herkes kim olduğunu bulmaya geldi ve kim olduğumuzu karşılaştığımız insanlar ve olaylara verdiğimiz tepkiler belirliyor. Bir çoğumuz taktığımız maskelerle, gerçeği görmekten uzak bir noktada yaşayarak sadece varoluş savaşı veriyoruz. Belki de maskeleri bir tarafa atıp, gölgelerimizi de yanımıza alarak yol alırsak, yaşam daha kolay olacak. Sen her şeysin; yaşadığın ve karşılaştığın her insan ve olayla istesen de istemesen özündeki her şeyle yüzleşmelisin. Koşullu sevgiye, değere, saygıya, şefkate olan inancın, seni olduğun kişi olmaktan uzaklaştırıyor. Her an kendini fark et. Senin kendini sevmeyi reddettiğin dünyada   her ne kadar iyiyi oynarsan oyna asla sevildiğini hissetmeyecek, mutlu olmayacaksın ta ki öz sevgiyi bulana kadar.