müzeyyen dsrfesBugün sizlere iki ünlü ses ile ilgili bir anımı anlatacağım. Sesi, tavrı ve sahne performansı ile Türk sanat müziğine adını altın harflerle yazdırmış olan rahmetli sanatçı Müzeyyen Senar, Sefire unvanını da taşımış ünlü bir isimdi. 
Saime Sinan ellili yıllarda sahnelerde fırtına gibi esen, güzel yüzlü, güzel sesli bir sanatçı idi. Devrin Başbakanı, Londra yakınlarında düşen uçaktan sağ kurtulan Adnan Menderes’in uçağında Saime Sinan’ın da bulunduğu haberi yıllarca güzel yüzlü sanatçıyı üzmüştü. Ne var ki aslı olmayan bu haber Saime Sinan’a hem şöhret hem servet kazandırmıştı. 
Ellili yıllarda Ankara’da başarılı sahne çalışmalarını tamamlayan sanatçının saz ekibi otobüslerle İstanbul’a dönmüştü. O yıllarda hiçbir sanatçının özel otomobili yokken Saime Sinan’ın altında son model bir Amerikan arabası vardı. İstanbul’a tek başına gitmek istemeyen sanatçı, benden yol arkadaşlığı yapmak için teklifte bulunmuştu. Gazeteden aldığım izinle otomobil ile Ankara’dan ayrılıp İstanbul’a giderken bir süre sonra sağ tarafta hırpalanmış bir tabela gördük: “Akçakoca'ya gider.”
Saime Sinan yorgun olduğunu, dinlenmek üzere buraya gitmemizi teklif etti. Direksiyonda oturuyordu. Bir hayli bozuk yoldan geçip nihayet Akçakoca’ya geldik. Adeta köy gibi bir yerdi tabii o yılların tek oteli olan yer kapalıydı. Neyse ki otelin sahibi alt katta oturuyormuş. Denize nazır güzel bir odayı hazırlarken eşi de mutfakta tadına doyamadığım bir menemen yapıp taze ekmek ve ayranla önümüze koydu. 
Hırçın denizi, ince kumlu sahili denize kadar giren ağaçlar ile Akçakoca’yı çok beğendik. “Yolcu yolunda gerek” diyerek bu cennet köşeden istemeyerek ayrıldık. Saime Sinan’ın bankada parası, üzerinde de Ankara’da kazandığı para vardı. Niyeti İstanbul’da başını sokacak bir ev almaktı. Sorduk, soruşturduk. Levent denilen o yıllarda İstanbul’un kenarı sayılan yerlerde satılık evler varmış. Bir sabah Levent’e vardığımız zaman iki hanım ve iki beyin ayak üstü sohbet ettiğini gördük. 
saimeHanımlardan birisi ünlü sanatçı Müzeyyen Senar’dı. Senar'ın burada bir dairesi varmış. 40 bin liraya satmak istiyormuş. Tanışma hoş sohbet derken, Müzeyyen Senar ile Saime Sinan fiyatta anlaşamadılar. Diğer iki erkek ise film yapımcısı imiş. 
Bir ara Müzeyyen Senar Saime Sinan’a “Bu yakışıklı sevgilin mi?” diye beni gösterdi. Saime Sinan da “Beğendinse al yakışıklıyı istediğin fiyata ver daireyi” deyince ortalık karıştı. Sanatçıların küfür edebiyatları zengin olur. Neyse ki iki film yapımcısı araya girip ünlüleri susturdu. Ben şaşırıp kaldım. 
Tabii Saime Sinan istediği fiyata istediği bir daire bulamadı. Benim iznim doldu. Güzel sanatçıyla vedalaşıp Ankara’ya döndüm. Yıllar sonra Necdet Yazar, Taş Bebek unvanlı Gönül Yazar’ın ilk kocasının aracılığı ile Müzeyyen Senar ile tekrar karşılaştım.