Dr. (E) Tuğamiral Ergun MENGİ Gürcistan sınırları içinde, Kars ilimize yakın, Ahıska yüzyıllardır Türk toprağıdır. İkinci Dünya Savaşı bitmek üzeredir. O güne kadar askere alınmayan Ahıska Türkleri Sovyetler Birliği (SSCB) tarafından askere alınmıştır. Askerdeki erlerinden uzakta, korumasız Ahıska’da yaşayan kadınlar, yaşlılar, çocuklar, güvenlik mazeretleriyle, hiçbir zaman Alman işgaline uğramayan, vatanlarından sürülmüştür. SSCB savaş sonu politikaları kapsamında sınırlara yakın yerlerde yaşayan Türkleri istemiyor, onların yerine Rus, Ermeni ve Ukraynalı aileleri yerleştiriyordu. Stalin’in bu politikası, 1936 yılında 1952 yıllarına kadar sürmüştür. Bir kış günü, 14 Kasım 1944 sabaha karşı, Ahıska Türkleri evlerinden meydanlara toplanıp hazır bekleyen kamyonlara, oradan da trenlere bindirildiler. Yanlarına eşyalarını bile almalarına müsaade edilmeyen Türkler, çok kötü şartlarda Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a bölgelerine sürüldüler. SSCB Halk İçişleri Komiserliğinin kayıtlarına göre sürülenlerin sayısı 100.000’e yakındır. Bunların, yarısı çocuk, üçte biri de kadın kalan az sayıda erkek de askere alınmayan yaşlı kesimdir. Resmi yazılarda 17.000 Ahıska Türkü’nün sürgün yolculuğu sırasında öldüğü belirtilmişse de bu rakamın daha fazla olduğu hep söylenmiştir. Savaş sonunda terhis olan, Ahıskalı Türkler evlerine döndüklerinde köylerini ve ailelerini bulamadılar. Aynı yoldan giderek, sürgündeki sevdiklerine varmaya çalıştılar. Halen vatanlarına dönemeyen Ahıskalı Türkleri çektikleri acıları, eziyetleri 75 yıl sonra üzüntüyle anıyorum.