Tarih, 6 Ekim 1833... Yer, Payitaht İstanbul... Takvim-i Vekâyi gazetesinde yayınlanan bir haber, halk arasında büyük korku ve heyecana yol açmıştı. Habere göre, Balkanlar'daki Tırnova kasabasının mezarlığında yatan iki yeniçeri hortlayarak, bölge halkına musallat olmuştu.

Tırnova, Tuna Nehri'nin kollarından biri olan Yantra Deresi'nin yamacına kurulmuş, nüfusunun yarıdan fazlası Müslüman olan sakin ve şirin kasabaydı. Aynı zamanda asayişin de "berkemâl" olduğu huzurlu bir yerleşim yeriydi. Ta ki "Hortlak Hadisesi" patlak verene kadar...

Osmanlı'da ilk resmî gazete olarak yayınlanan Takvim-i Vekâyi'de çıkan haber, "cadu hadisesi" olarak duyurulmuştu. Kasabada görünmez varlıklar dolaşıyor; gece karanlığında evlere girip halkı korkutuyordu. Hatta hamile bir kadının korkudan bebeği düşmüştü. Kasabadaki Hristiyan nüfus ise Müslümanların "cadu" diye andığı bu gizemli heyûlâlardan "vampirler" diye söz ediyordu. 

Hadise, gazetede haber olarak yayınlanmadan önce İstanbul'a, Tırnova Kadı Yardımcısı Ahmet Şükrü Efendi'nin yazdığı bir mektupla aksettirilmişti. Kadı Yardımcısı mektubunda, bazı görünmez yaratıkların kasabada kol gezdiğinden yakınıyor; devletten bu hususta yardım istiyordu. Ahmet Şükrü Efendi mektubunda, Tınova'da iki mahalle dolusu insanın korkudan başka yerlere taşındığını yazıyordu. 

Mektup, doğrudan devrin padişahı II. Mahmud'a intikal ettirilmişti. Sultan Mahmud, süratle Tırnova'da kapsamlı bir tahkikat yaptırarak işin aslını sökmeye, anlamaya çalışmıştı. Asker ve zaptiye marifetiyle günlerce süren tahkikatta somut bir bulguya ulaşılamamıştı. Halk, evlere girip eşyaları dağıtan, ortalığı birbirine katan görünmez varlıklardan söz ediyordu sadece... Anlaşılan o ki, halk arasında açıklanamayan bir takım gerçeküstü yanılsamalar yüzünden başlayan dedikodu ve şayialar, kasabadaki insanları ziyadesiyle korkutmuştu. 

II. Mahmud bu meseleyi, daha yedi yıl önce kapısına kilit vurup dağıttığı Yeniçeri Ocağı'nın aleyhine kullanmaya karar verdi. Modern bir ordu kuran Sultan Mahmud, arta kalan yeniçerilerin yeniden teşkilatlanarak kendisine karşı bir teşebbüste bulunmasından endişe ediyordu. Öyle ya! Hâlâ taraftarları olan yüzlerce yıllık bir askerî teşkilatı kısa bir süre önce dağıtmıştı. O yüzden cin fikirli padişah, hem ıslahatlarını Osmanlı toplumuna kabul ettirmek hem de yeniçerileri karalamak için bu tuhaf meseleyi fırsata çevirmeye karar verdi.

Edirne yakınlarında yaşayan Nikola adlı gayrımüslim bir exorcisti (Şeytan-Cin kovucu), 800 kuruş para ödeyerek "meselenin halli için" Tırnova'ya gönderdi.  II. Mahmud'un adamları tarafından önceden tembihlenen Nikola, mezarlığa gidince etrafındakilere, elindeki "cadı bulucu tahta"nın karşıdaki iki mezarı işaret ettiğini söyledi. Bu mezarlarda Tetikoğlu Ali Alemdar ile Abdi Alemdar adında iki eski yeniçeri yatıyordu.

Müslüman halkın onayı alındıktan sonra yeniçerilerin çürümeye yüz tutmuş cenazeleri mezardan çıkarılarak, karınlarına birer kazık çakıldıktan sonra yakıldı. Böylece Tırnova'nın üzerindeki korku bulutları dağıtılmış oldu! 

Hiç kuşku yok ki asıl amaç başkaydı. Tırnova'da yaşanan bu vaka, Sultan Mahmud'un çıkardığı ilk resmî devlet gazetesi olan Takvim-i Vekâyi'de maksatlı olarak ve çarpıtılarak yayınlandı. 

"Hortlak Yeniçeriler Hadisesi", Osmanlı-Türk basın tarihinde devlet eliyle yaptırılmış ilk dezenformasyon haberdir. Siyasî propaganda ve karalama için yaptırılan bu haber, Osmanlı toplumunda büyük sansasyon yaratmış; devlet eliyle yazdırılan ilk maksatlı ve yalan haber olarak basın tarihimizdeki yerini almıştır. 

Günümüzde ise bu tür çarpıtma ve yalan haberler, artık "vakay-ı âdiye"dendir.