Dr. (E) Tuğamiral Ergun MENGİ Gelenek ve göreneklerimize göre, bizleri en çok üzen olay, çocuklarımızın başına kötü birşeyler gelmesidir. Çocuklarımıza kıyamayız. Çocuklarla ilgili, “Allah sıralı ölüm nasip etsin; Evlat kokusu, cennet kokusudur; Çocuk dünyanın en büyük saadetidir” gibi güzel sözlerimiz vardır. Bir çocuk kaçırılırsa, bunun üzüntüsü sadece ana-babayı kapsamaz, dayılar, amcalar, teyzeler, halalar, hısım akraba, mahalleli dahil yüzlerce aileye ateş düşer. Dün 01 Mayıs 2019 günü Rize'nin Fındıklı ilçesi Merkez Mahallesi’ndeki evlerinin önündeki parkta oynayan Selim Yağız Özkan (4) ile Barış Yıldırım (5), saat 17.00 sıralarında kayboldu. Halen Polis, AFAD ve diğer tüm resmî kurumlar ve vatandaşlar tarafından aranıyorlar 1 . Bu olay nedeniyle Türkiye İstatistik Kurumunun (TUIK) istatistiklerine baktım. Kayıp çocuk vakalarının sayısı korkunç. Sadece 2014 yılında 18 bin 696 kayıp çocuk vakası var. Türkiye'de kayıp çocuk sayısı toplamda 100 bini aşmıştır 2 . İspatlanmadığı sürece kaçırılan çocuklara “Kayıp Çocuk” teriminin kullanılması, konuyu hafifletmektedir. Kayıp çocukların önemli kısmı kaçırılan çocuk kapsamındadır. Kayıp veya kaçırılmış çocuk, sonuçta bulunamıyorsa, birisi tarafından alıkonulmuş olup kaçırılmış ve hürriyetinden yoksun bırakılmış demektir. Çocuklar, çocuk ticareti, organ ticareti, özellikle kız çocukları olmak üzere (kız %80.7, erkek %19.3) seks işçiliği ve bazı diğer nedenlerle kaçırılmaktadır. Diğer taraftan, küçük yaşta evlilikleri meşru gösteren adımlar, çocuğa yönelik istismarı ve çocuk kaçırma olaylarını teşvik eder niteliktedir. Ancak 4-10 gibi küçük yaşta kaçırılan çocuklar, akıllara her türlü kötü olasılığı getirmektedir. TÜİK’in verilerine göre 2015 yılında evlendirilenlerin çocuk gelinlerin sayısı 31 bin 337. Toplam evliliklere oranı % 5.2 olup, özetle her 20 gelinden birisi çocuk gelindir. Yine TÜİK rakamlarına göre, 2015’te 15-17 yaş arasındaki çocuk anneler, 17 bin 789 doğum, 15 yaştan küçük anneler ise 244 doğum yapmıştır. Durum ürkünç bir vaziyettedir. Adalet Bakanlığı’nın 2005-2015 yılları arasındaki istatistiklerine göre, çocuk suçlarıyla ilgili dava sayısı 2015 yılında 16.957’ye çıkmış. Belirtilen 10 yıl içerisinde açılan dava sayısı %195,3 oranında artmıştır. Bu suça dikkat çekmek maksadıyla, 08 Mart-03 Nisan 2018 tarihleri arasında, Ayvacık ilçesi Ahmetçe köyünden Dilek Taş, Biga ilçesinden Hülya Kurt ve Kocaeli'den Nursel Karagöz, “3 İnsan, 3 Kadın, 3 Anne” sloganıyla ve giydikleri Sarı Yeleklerle 4 , Çanakkale-Ankara arasındaki 431 Km.lik yolu 22 günde yürümüşlerdir. 5 . Yine geçtiğimiz hafta, 28 Nisan 2019 günü oynanan Beşiktaş- MKE Ankaragücü maçında hakemler ve iki takımın oyuncuları, başlama vuruşundan sonra bir dakika hareketsiz kalarak, çocuk kaçırma ve çocuk istismarına karşı tepki göstermişler ve halkı tepki göstermeye davet etmişlerdir. Kaçırılan ve sokaklarda yaşayan çocuk sayısı ne kadarsa, bilin ki peşlerinde aynı sayıdan daha fazla sapık dolaşmaktadır. Çocuk istismarı yapan kişilere “sapık” diyerek olayın önemini yine aşağıya çekiyoruz. Sapık suçu işledikten sonra sapık değil artık bir suçludur. Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun cezası TCK’nın 234/1-3 maddesinde belirlenmiş olup özetle üç aydan üç yıla kadar hapis arasındadır. Ancak, maalesef bu ceza paraya çevrilebilmekte, hükmün açıklanması geri bırakılabilmekte veya ertelenebilmektedir. Yine mahkeme, sanık ve mağdur arasında uzlaşmayı kabul edebilmektedir. Ayrıca şikâyete tabi bir suç olup, şikâyet yoksa suç da yok veya mağdur şikâyetinden vazgeçerse dava düşmektedir. Kamu davası açılamamaktadır. Buda yetmezmiş gibi, zaman aşımı da vardır. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu yargılamalarında zamanaşımı süresi 8 yıldır. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ise, TCK 109. maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla düzenlenmiştir. Bu düşük cezalar, getirisi dikkate alındığında, caydırıcı olmaktan uzak olup, Türkiye’de 100 binlerce çocuk kaçırma vakasına baş nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır Kısacası bir çocuk kaçırıldıktan, hürriyetinden yoksun bırakıldıktan sonra, bir de cinsel tecavüz olayı varsa, bu çocuğun hayatı bitmiştir. Bu çocuğu öldürmekle aynı değerdedir. Çocuk ticareti, seks işçiliği, organ ticareti gibi getirisi çok yüksek bir pazar varken, çocuk kaçırana, 3 aydan, 5 yıla kadar hapis vb cezalarla engel olmanın mümkün olmadığı ortadır. Çocuklarımızın kaçırılmasını engellemek, emniyet ve adaletin birimlerinin başlıca görevidir. AB ülkelerinde 2019 yılının ilk çeyreğinde sadece 8 çocuk kaybı yaşanmıştır. 1’i Polonya’da, 7’si Çekya’da ve çocukların tamamı sağ salim bulunarak ailelerine teslim edilmiştir 6 . İtalya’da bu günlerde çocuk istismarı yapanların hadım edilmesi konusunda kanun teklifi verilmiş olup, halk arasında kamuoyu araştırmaları yapılmaktadır. Geçtiğimiz yılların televizyon ekranlarını en çok işgal eden suçu kap-kaç’ın artık esamesi okunmuyor. Neden mi? Adi hırsızlık sayılan kapkaç, Türk Adaleti tarafından gasp suçu kapsamına almıştır. Cezası, sıkı bir sopa yemek ve en fazla 2 ay hapisken, gasp suçuyla 15 yıl hapislere kadar çıkmıştır. Hukukta adaletin tecellisinde, en önemli husus “Hâkimin Vicdanıdır”. Bu nedenle çocuk kaçırma suçuna alt sınır konmayarak, üst limitin 20 yıla çıkarılmasıyla, caydırıcılık sağlanacağı ve bunun da kap-kaç gibi bitirileceği ve yüzbinlerce ailenin mutsuzluğunun sona erdirileceği aşikardır. Haydi TBMM üyeleri bir toplantıda, çocuk kaçırma suçunun cezasını artırın ki, hayatlarsönmesin.