Bugün itibariyle 24 Saat gazetesinde “Başkanın Konukları” köşemizde; iş insanları, sanayiciler, girişimciler, STK başkanları ve akademik hayatımızın öncülerini konuk edeceğim. İlk konuğum müthiş bir eğitimci, ülkemizin medârı iftiharlarından, örnek bir dost, vefâ timsali, emsalsiz bilim insanı, Ankara Bilim Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Yavuz Demir Hocamız…

V.S.: Kıymetli Hocam, değerli dostum, köşeme hoşgeldin. İlk konuğum olarak seni ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Siz kendinizden bahsetmeyi çok sevmezsiniz, biliyorum, ama ricâ etsem, öncelikle, okuyucularımızın, sizin gibi bir kıymeti tanımalarını çok isterim.  

Y.D.: Teveccühünüz sevgili Başkanım. Sizin gibi bir duayenin köşesinde ilk konuk olarak yer almaktan onur duyduğumu ifade etmeliyim. Yazılarınızın hayırlı olmasını diliyorum. 1959 yılında Samsun’da doğdum. 1991 yılında Manchester Üniversitesi’nde doktora eğitimimi tamamladım. 1999-2000 ve 2009-2011 yılları arasında Oxford Üniversitesi’nde Türk Edebiyatı derslerini okuttum. 2006 yılında Alma College’da Fulbright Visiting Scholar in Residence olarak Türk edebiyatı, edebiyat kuramları ve anlatı bilim derslerini verdim. Modern Türk Edebiyatı yanında edebiyat teorisi, anlatı bilim, kurmaca yazımı ile yakından ilgileniyorum. Yaratıcı yazarlık derslerine devam ediyorum. Kreatif endüstrilerle ilgili yoğun çalışmalarım ve yürüttüğüm projelerim var. 19 Mayıs, Bilkent, Girne Amerikan ve Nişantaşı üniversitelerinde görev yaptım. 2020 Haziran’ından itibaren Ankara Bilim Üniversitesi Rektörü olarak görev yapmaktayım.

V.S.: Bir sohbetimizde bana Bernard Shaw’ın “Eğitimime, okul yüzünden uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldım.” sözünü hatırlatmıştınız. Bir rektörden böyle bir söz duymak sık karşılaştığımız bir durum değil. Eğitimle ilgili idealist bir yaklaşımınız olduğunu biliyorum. Biraz bundan bahseder misiniz?

Y.D.: Başlangıcından bugüne yüksek öğrenimin tüm dünyadaki temel fonksiyonu, değişim ve şartlar neticesinde sürekli genişlik ve derinlik kazanarak, yeni hâl ve ihtiyaçların belirlediği modellemelerle sürdürülmüştür. Plato’dan 1960’lı yıllara kadar “enformatik” çerçevede devam eden gelişmeler, 1970’li yıllardan günümüze sorgulama biçimi, yeni bir soru etrafında, hangi kimliği ile var olduğu endişesiyle “ontolojik” bir sürece evrilerek yapı ve anlamın da, bu minval üzere, taammüden, zihinsel karmaşa ve karşı oyun prensibine göre, görünür kılınmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla, entelektüel reaksiyon ve kuruculuğun da, mühendislikten sosyal alanlara “hız ve hafiflik” niteliğiyle yeni bir form ve dil kazanması ve böylece üniversitelerin “yeni dokunuşlar” hayâl ve icralarına sebep oluş hakikâti ve üniversitelerin bu değişimin ana sürükleyici ve teşekkül ettirici gücü olduğu gerçeği, “sürdürülebilir düşünce” pratiğinin “reimagine the world” ana fikri etrafında somutlaşmış bir kompozisyonu olmalıdır. Eğitim ve öğretimin ana belirleyici göstergeleri ile belirginlik kazanan üniversitelerimiz, küresel yüksek öğrenim panoraması içerisinde ayrıcalıklı olmayı, modellemeler, araç ve amaçlar itibariyle “yenilik”in amansız icracısı olmayı kararlı bir biçimde sürdürmelidir. Özetle ve akılda kalacak biçimde bütün bunlar: sıradışı araştırmalar, alışılmışın dışında bir öğrenim atmosferi ve kazanımlar, sosyal sorumluluk, sezgiselliğin yükselişi, çoğulcu ortam ve yeni birliktelikler, uluslararasılaşma, yaratıcılığın ve eleştirel düşüncenin varlığı, birey önceliği ve ihtiyaca göre var edilen modellemeler şeklinde sıralanabilir. Rektörlük görevim esnâsında, ekibimle birlikte, bu ideale ulaşma yol ve yöntemlerini aramaktayım. Üniversiteyi kurmamız yetmiyor, onu bestelememiz gerekiyor. “Biz”, kendi kodlarının yeniden hayâl edilmesi üzerine var edilecekle meşgul olmalıyız. Bu sofradaki herkesi de bu çabaya dâvet ediyorum, gelin kolay kılalım, “biz” üniversiteyiz, diye sizden farklı düşünecek değiliz.

V.S.: Sayın Hocam, söyledikleriniz bir “üniversite manifestosu” niteliğinde. Sizi kutluyor ve bu çabanızda her zaman yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Buradan hareketle, bir üniversitenin misyonu ve vizyonu ne olmalı sizce?

Y.D.: Teşekkürler Başkanım. Geleneklerimize saygı ve süreklilik anlayışıyla yenilik ve yaratıcığı alarak, bilimsel, teknolojik, beşeri, sanat ve tasarım alanlarında araştırma, eğitim ve toplumsal katkıda, diğer tüm üniversiteler, araştırma merkez ve birimleri, kamu ve özel kurum ve kuruluşlarla iş birlikleri yapan, mesleki ve kişisel alanda sürekli yenilenen, farklı disiplinleri birleştirerek yaratıcı çözümler üretebilen, eleştirel düşünebilen, sosyal sorumluluk bilincine sahip, farklılıklara saygı gösteren bireyler yetiştiren, var olan akademik çalışma alanlarında uluslararası/ulusal yeni normlar ile yeni araştırma alan tanımları geliştirmeyi ve pekiştirmeyi ve bu alanlarda araştırma merkezleri kurarak ve projeler üreterek uluslararası akademik ortamda yer edinmeyi ilke edinen, insan araştırmaları, sosyal bilimler, tasarım, sanat ve teknolojiyi birleştiren, bilimsel odaklı ve etik değerleri gözeten, odaklı, disiplinler arası ve disiplinler üstü çalışmalar yapmayı, esnek sorun çözüm kapasitesi ile hareket etmeyi, görünür akademik çalışmalar ve etkinlikler dâhil tüm faaliyetleriyle bilimsel bilgi birikimine katkıda bulunmayı ve sosyal sorumluluk bilinci ile topluma hizmet etmeyi görev edinen, bilim, sanat, tasarım, teknoloji ve insan çalışmalarında akademik içerikle birlikte farklı düzeyler için eğitim içeriği üretimi de yayınlanmasına hizmet etmeyi benimseyen, kendi iç dinamiğinde akademik tartışma ve üretim ortamını verimli, üretken ve sürekli kılmayı sağlayacak araçlar geliştiren, çevremizdeki dünyayı derin, hayal gücü kuvvetli ve pratik bir şekilde öğrenmede insanlığa yardımcı olacak şifreler bütününü kurmayı ve anlamayı görev edinen bir üniversite ekosistemi hayal ediyorum. Bunu yaparken, araştırma ve eğitimin temeline insanı, bilimi, teknolojiyi, sanat ve tasarımı alarak bilgi birikiminin sürekliliğini, verimliliğini, hürriyeti, duyarlılığı, paylaşımcılığı, çoğulculuğu, değişimi, üretimi ve çok disiplinliliği esas alan, bu doğrultuda sosyal ve çevresel sorumlulukları, uluslararası stratejilerin yayılmasını, yaygınlaşmasını, genişlemesini, girişimciliği, dijital teknolojilerin tam kullanımını, özel sektörle işbirliğini, farkındalık, farklılık ve değerler manzumesi çerçevesinde gerçekleştirebilen ilham verici alternatifler üretmeye odaklı, eğitim ve öğretimde dünya çapında geçerliği olan mükemmeliyeti sevecen ve memnuniyet verici ortamında yakalayan bir üniversite olmayı hedeflememiz gerekiyor. Zirâ ancak bu sâyede farklı nesillere ulaşabilir, onların günlük yaşamdaki gelişimlerini, bulundukları coğrafya ve zaman bağlamında yapılan çalışmalarla dikkate alarak, yüzyılımızda insan yaşamının iyileştirilmesi için küresel standartları kabul ederken, geleneksel kültürlerimizin ve toplumlarımızın değerlerine bağlı kalıp, hayata şefkâtli ve estetik değerlerde bütünleştirici bir tutum sergilemeyi başarabiliriz.

V.S.: Kıymetli Rektörüm, değerli dostum, bu müthiş sohbet için size çok teşekkür ediyor ve ülke yararına gayretli çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Y.D.: Kıymetli Başkanım, bu imkânı sağladığınız için ben de size teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın.