Veli Başkanın Konukları köşemize bu hafta çok çalışkan ve üretken ,sosyal sorumluluk sahibi bir işkadını misafir oldu.İki kız annesi,yoğun çalışan uzman bir diyetisyen,sıkı bir sivil toplumcu TÜSİAV Platformlar koordinatörü ve mütevelli heyet üyesi Emel Zalaltuntaşla söyleşimize buyurun.
Diyetisyen Emel Zalaltuntaş kimdir?
1981 yılında Ankara’da doğdum. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi Ankara’da okudum. 2006 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünde lisans eğitimimi tamamladım. 2006-2007 yıllarında İbn-i Sina ve Ulucanlar Göz Hastanesi’nde kurum diyetisyeni olarak hizmet verdim. 2011 yılında Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne atandım. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde klinik, poliklinik ve kurum diyetisyeni olarak hizmet verdim. 2014 yılında, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine bağlı Endotem Semt Polikliniği’nde 4 yıl süresince, poliklinik diyetisyeni olarak, endokrin hastalarına uygun tıbbi beslenme programları hazırlayarak, diyabette beslenme eğitimleri verdim. 2019 yılında Bilkent Şehir Hastanesi’nin açılışı ile birlikte burada poliklinik ve klinik diyetisyen olarak çalıştım. Kamuda çalışmak bir süre sonra bende motivasyon kaybına sebep oldu. Yapmak istediklerimin, yaptığımdan çok daha fazlası olduğuna karar verince ücretsiz izne ayrıldım. 2021 yılında pandemi nedeni ile görevimden istifa ederek ayrıldım. Hayalim de kendi danışmanlık ofisimi açmak vardı. Fakat bu düşüncemi pandemi nedeni ile biraz ertelemeye karar verdim. İyi bir diyetisyen olmak için insan psikolojisini anlamaya dair bilgi sahibi olup, danışanlarım ile güven bağı kurmak için 2020 yılında bir kişisel dönüşüm programı olan Back to The Orgin Academy’den bir yıl boyunca ders aldım. Aslında bu eğitim sayesinde psikolojiye ilgimin olduğunu da fark ettim. 2021 yılında bu programın devamı olan Figer Print of The Soul programını tamamladım. 2022 yılında ise bu programın sonuncusu olan Ustalık Okulu: İnsan ile 3 yıl süren bu eğitimleri tamamladım. Psikoloji konusunda kendimi geliştirmemin öncelikle bana faydası olduğunu söyleyebilirim, insan kendini anlamadan başkasını anlayamazmış. Bilmediğim birçok şeyi öğrenerek hayata ve insana bakış açımı ve yaklaşımımı değiştirerek  bakmaya başladım. 2022 yılında aynı zamanda Fonksiyonel Tıp Diyetisyenliği ve Bütüncül Tıp Diyetisyenliği eğitimleri alarak geleneksel tıbba göre aldığımız eğitime, güncel bilgileri de ekleyerek mesleğime bakış açıma yenilikler getirdim. 2022 aralık ayında artık Diyetisyen Emel Zalaltuntaş Beslenme ve Danışmalık Ofisimi açarak hizmet vermeye başladım.
KAMU HASTANELERİNDEN ÖZEL SEKTÖRE GEÇİŞ NEDENİNİZ NEDİR?
Sanırım sınırlı çalışma koşulları bana uygun değil. Çalışırken klinik, poliklinik ve kurum diyetisyeni olarak her alanda çalıştım ve bana en uygun olanın poliklinik diyetisyenliği olduğuna karar verdim. Fakat devlette çalışırken, sisteme bağlı kalmak zorunda kalıyorsunuz ve bir süre sonra mesleki anlamda gelişiminiz maalesef mümkün olmuyor. Öncelikle ne istemediğimi, anladım sonrasında kendimi geliştirmek için eyleme geçtim. Hem mesleki hem de kişisel dönüşüm programlarına katılarak eğitimler aldım.
KİŞİSEL DÖNÜŞÜM PROGRAMLARINDAN EĞİTİM ALDIĞINIZI SÖYLEDİNİZ, BU KONUYA İLGİNİZ NE ZAMAN BAŞLADI?
Mesleki hayatımda insanlarla kurduğum diyaloglar neticesinde kronik hastalığı olanların ya da risk grubunda olanların stresi yönetmek konusunda yetersiz olduklarını ve buna bağlı ruhsal ve bedensel sorunlar yaşadığını gözlemledim. Dolayısı ile işimi yaparken önem verdiğim en önemli nokta, danışanlarımın kendileri ile olan ilişkisini anlamaya çalışmak olmalı diye düşündüm. Anlaşılma duygusu ile güven duyulan bir ortamda iş birliği yaparak ilerlemenin daha olumlu sonuçlar doğurduğunu söyleyebilirim.
MESLEKİ OLARAK NASIL SORUNLAR YAŞIYORSUNUZ?
Diyeti, diyetisyen yazar düşüncesi üzerinden yola çıkarak, bu işi lisans eğitimi almayıp, beslenme koçluğu eğitimi almış veya hiçbir eğitim almamış kişiler tarafından icra edilmesi beni rahatsız ediyor. İnternette inanılmaz bir bilgi kirliliği var; insanlara şok diyetler denilerek verilen tarifler ve listeler işe yaramadığı gibi sağlıklı beslenme ilkelerinden uzaklaşmış tarifler insan sağlığını tehdit eder duruma gelmektedir. Kısa sürede verilen kilo kayıpları, vücutta toksin açığa çıkmasına neden olmaktadır ve bu maruziyet insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu nedenle bu konuda biz diyetisyenlere büyük sorumluluklar düşüyor, nedenleri ile birlikte insanları aydınlatmak ve farkındalığını arttırmak gerekiyor. Biz Diyetisyenler yalnızca sağlıklı beslenme değil hastalıklarda tedavi ve koruyucu amaçlı tıbbi beslenme tedavisi konusunda da eğitim alıyoruz. Bu nedenle ben bu işin bütüncül bir biçimde yapılması gerektiğini düşünüyorum; doktor, diyetisyen ve gerekiyorsa psikolog eşliğinde olmalı.
TÜSİAV’DA OLMANIZIN NEDENİ NEDİR?
TÜSİAV sivil toplum kuruluşlarının kutup yıldızı olarak bilinen bir vakıf.Bizler vakfımızda gönüllülük esası ile hizmet etmeyi amaç edindik. Siz son derece başarılı bir sivil toplumcusunuz, bizler ise sizin yürüdüğünüz yolda, tecrübelerinizden faydalanarak öğrenme şansına sahip insanlarız. TÜSİAV’da Sağlıklı Yaşam Platformu Başkanı olarak iki gazetede gönüllü olarak köşe yazıları yazıyorum; bunlardan biri beslenme  ile ilgili diğeri ise 24 Saat gazetesinde İnsana Dair köşesi ile insanın kendine iç yolculuğunu anlatan haftalık yazılar. Bunun dışında üniversite öğrencilerine yönelik seminerler düzenliyorum. Amacım bildiğim, öğrendiğim bilgileri daha çok insanla paylaşmak çünkü bilginin kelebek etkisi olduğuna inanıyorum. Paylaşıldıkça etrafı aydınlatan bir güce sahip olduğunu düşünüyorum. TÜSİAV’da olmak benim için büyük bir şans diyebilirim. TÜSİAV’ın kurucusu olarak sizin   iyi bir sivil toplumcu olmam konusunda  gösterdiğiniz katkılar, tavsiyeler ve yönlendirmeler için teşekkür ediyorum.