Orhan KARADAĞ Kesin olmamakla birlikte, son kararın 28 Mayıs’ta netleştirileceği açıklanarak, Süper Lig 12 Haziran’da başlayacak. 20 Mayıs’ta Türkiye Futbol Federasyonu yönetimi ve Süper Lig Kulüpleri Vakfı’nın yaptığı toplantının ardından Başkan Nihat Özdemir, tüm kulüplerin desteğiyle liglerin başlamasına karar verildiğini söyledi. Özdemir konuşmasının bir bölümünde de, ”“Yedi kulübümüz de federasyonumuza bu yıl ligden düşme olmaması, gelecek sezonun da 21 takımla oynanması konusunda müracatta bulundu. Federasyonumuz bu konuyu inceleyecek. Yönetim kurulu olarak gelecek sezonun kaç takımla oynanacağının, bu sezon ligden düşüp düşmeme kararını da önümüzdeki günlerde vereceğiz” ifadelerine yer verdi. Bu açıklamanın ardından futbol kamuoyu, her şeyi bir kenara bırakıp, teşbihte hata olmaz, ”Koronavirüslü” arar gibi bu 7 kulübü bulmak için yola çıktı… Hoş gizlisi saklısı yoktu ama, olsun. Küme düşmenin kaldırılmasını isteyen kulüplerin, Malatyaspor, Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Konyaspor, Rizespor, Ankaragücü ve Kayserispor olduğu ortaya çıktı. Sonra da hoş olmayan yorumlar birbiri ardına gelmeye başladı… Bir aşağılama… Bir küçümseme… Yorumcunun biri, bu talepte bulunanlara ”emzik vermeyi” teklif etti. Biri, bu talepte bulunanlara yorumunda, ”Futbolumuzun hiç gelişememiş 7 ‘cüceleri!’ ‘Komedi Dans Grubu’ da diyebiliriz onlara, komik oldukları için.” yazdı. Daha neler, neler… Öncelikle hemen şunu söyleyeyim… Olağanüstü dönemlerin olağanüstü sonuçları olur. Liglerin tatil edilmesini ardından sonu belli olmayan koronavirüs dünya salgını nedeniyle en iyisinin, bu sezonun hiç oynanmamış kabul edilmesi ve defterlerin kapatılması görüşümü beyan etmiştim… Hala aynı noktadayım. Çünkü olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bu 7 kulübün talebini komik bulanlara sesleniyorum… Her hangi bir arkadaşınızla bir yerde buluşup sohbet edebiliyor musunuz? Bir kafede oturup birer fincan kahve içebiliyor musunuz? Bir arkadaşınızı yemeğe çıkarabiliyor musunuz? Ramazan Bayramı öncesi merhum büyüklerinizin mezarlarını ziyaret edebilecek misiniz? Ramazan Bayramı’nda büyüklerinizi ziyaret edip, ellerini öpebilecek misiniz? Ya da, ”bayram süresince sokağa çıkma yasağı var” ama oturduğunuz apartmandan bir komşunuzun ziyaretinize gelmesine ne diyeceksiniz? Evet mi, hayır mı? Bilim Kurulu, ”Komşunuzla bile bayramlaşmayın… Aynı apartmanda bile olsa bayram ziyareti yapmayın, birbirinizi dijital kutlayın ki bu kadar emek boşa gitmesin. Kucaklaşmayı, el öpmeyi öbür bayramlara saklayacağız” diyor. Bir kaç satır önce yazdığım gibi, olağanüstü dönemlerin olağanüstü sonuçları olur. Dünya en son 1918 yılında İspanyol gribinde böyle bir dönem yaşadı… Milyonlarca insan hayatını kaybetmişti. Koronavirüsün de aşısı bulunan kadar herkes diken üzerinde yaşayacak. 12 Haziran’da başlaması öngörülen futbol için kulüpler virüs gölgesinde çalışmaya başladı. Ancak bu bizim bildiğimiz antrenmanlara hiç benzemiyor… Bunun sonunda birçok futbolcunun ciddi sakatlık yaşamasının mümkün olduğunu söylemek kesinlikle falcılık olmaz. Salgın olmasa, ligler bitmiş olacaktı. O dönemde ligin tehlikeli bölgesinde olmasına karşın bir yükseliş ivmesi yakalayan takımlar vardı… Şampiyonluk hesabı yapan takımlara hiç gelmiyorum… Bazılarının deplasman sayılarının hiç de az olmadığını söylemekle yetiniyorum.