Orhan GÜRDİL Bundan 10 yıl önce dünya ya gelmiş binlerce çocuğun hemen hemen yüzde 40’ı hayatın dayanılmaz acıları içinde yok olmuştur. Fakir ülkeler insanca yaşamanın sağ...

Orhan GÜRDİL Bundan 10 yıl önce dünya ya gelmiş binlerce çocuğun hemen hemen yüzde 40’ı hayatın dayanılmaz acıları içinde yok olmuştur. Fakir ülkeler insanca yaşamanın sağlanamadığı yurtlar, iç savaşlar, din çatışmaları, iktidar hırsı ile kendi vatandaşlarını kanlı ve acımasız bir maceraya sürükleyen liderler sayesinde 1900’lü yılların sonunda başlayan göçler, bugün yani 2021 yılında da bütün hızı ile devam etmektedir. Egoist, bencil, kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımayan sömürgeci zihniyetli batılılar hala dünyanın gözü önünde bu mültecilere sırtını çevirmekte. Avrupa’nın maşası olan Yunanistan ise yurtlarını terk edip özgür ülkeler de yaşam arayan bu zavallı insanlara yine batılı medeni geçinenlerin gözleri önünde yapmadıkları eziyeti uygulamaktadır. En son haberlere dikkat edecek olursak Yunan güçleri şimdi de bu zavallıların üzerine benzin döküp yakmaya kalkışmışlardır. Yunanlı bunlar tarihleri hep böyle vahşet dolu olaylarla destanlaşmıştır. Bugün Akdeniz, Ege Denizi mülteci akını sırasında boğulan, kaybolan yüzlerce insanın mezarı olmuştur. Aylin bebeği bir dizi de rol yapan çocuk gözü ile bakıp umursamamışlardır. Daha önce de haber bültenlerinde ve yazılı basında yer alan haberlere göre İngiltere de aşağı- yukarı 10.000 mülteci çocuğun yol olduğu haberleri yer almıştır. Bugünler de ise 18 bin çocuğun Avrupa’da kaybolduğuna dair haberler karşımıza çıkmaktadır. Çok değil 2016 yılında başlayan bu kayıp olayları ne yazık ki günümüzde 18 binlere 20 binlere dayanmıştır. Belçika da yayımlanan De Standaard ve Knack’in Lost İn Europe araştırmacı gazetecilik kuruluşu ile yaptığı araştırmalar sonucunda, yanlarında yakınları olmadan İngiltere ve Avrupa’ya gelen çocuk yaşta kız ve erkeklerin sayısı 18 bin 292 iken bu sayının durmadan yükseldiği görülmektedir. Kovid- 19 bedeniyle azalan göçmen sayısına bakılırsa, kaybolan çocuk sayısında da bir duraklama görülmüştür. Ülkelerinde insanca yaşamanın mümkün olmadığını gören gençler her türlü tehlikeyi göze alarak yaşadıkları evlerini, topraklarını ve vatanlarını terk etmektedir. Bugün Türkiye bu mülteci gruplarına kollarını açan onlara her türlü insani yardımı sağlayan bir ülke olmasına rağmen Türkiye’nin bu tutumunu takdir edeceği yerde tenkit etmektedir. GÜVENLİ ÜLKE TÜRKİYE Ülkesi bir türlü huzura kavuşamayan Afganistanlı gençler, geleceklerini Türkiye ve Avrupa’ya yerleşmek gayesi ile İran sınırından Van ve Diyarbakır’a ulaşmaktadır. Bugün yiyecekleri, içecekleri, yatacakları bir yatakları dahi olmayan genç Afganlar perişan halde beklemektedir. Türk Kızılay’ı ve hayırseverler tarafından ihtiyaçları nispeten karşılansa da sonucun nasıl neticeleneceğini bilinmemektedirler. Halen, doğu da Van- Diyarbakır olmak üzere yüzlerce mülteci ne yapacaklarını şaşırmışlardır. Güvenli ülke diyerek kaçak yollardan ülkemize sığınan bu genç nesil gerçekte kaybolmuş bir nesildir. Kimi eğitimsiz, kimi eğitimini yarı da bırakmış pek çoğu işsiz bu mülteciler altında kaybolmuş bir nesil olarak sınıflandırılmaktadır. DİLENCİSİ BOL BİR ŞEHİR: İSTANBUL Bir süredir çalışmalarımı İstanbul’dan yürütmekteyim. Bu nedenle pandemiye rağmen bir basın mensubu olarak şehir içinde covid-19 yasaklarına riayet ederek dolaşma şansına sahibim. İstanbul’da Mecidiyeköy de işlek bir cadde üzerinde bulunan evim nedeniyle sık sık çıktığım çarşı ve Pazar da hemen hemen her beş yüz metre de dilenen bir aileye rastlamaktayım. Soğuk ve yağmurlu havalara rağmen bir ağacın veya bir balkonun altına sırtını dayamış bu insanların ellerini açıp yardım istemeleri tabi ki üzücü bir olay gibi bakıyorsunuz. Hamile, belki karnına bez koyuyor, kuşağında bir, dizinde uyuyan bir çocuk, yani üç çocuk yaşları 6-7-10-11 ve 12’yi bulan kızlı oğlanlı gezgin bu çocuklar size sakız gibi yapışıp yayvan bir şive ile ne konuştukları da belli değil para istiyorlar. Yiyecek değil para. İstanbul da dilencilik öyle moda olmuş ki kıyafeti yerinde elinde son model cep telefonu olan genç hanımlar da dilenmeyi bir meslek haline getirmişler. İstanbullu bu dilencilerin görüntüleri bir ara TV haberlerinde yer almıştı. Belki hatırlarsınız.