“Art niyetli olsaydık, 5 milyon avro ile iki futbolcuya imza attırır, oyuncu satışıyla alacaklarımızı alır, kulübü kilitlerdik.”
Dikkat çeken ifadeler Antalyaspor Başkanı Sinan Boztepe’ye ait. Aslında Türkiye’de bir kulübün nasıl kilitlenebileceğinden öte, nasıl batırılabileceğini, her sene bir alt lige düşmeye mahkûm edilebileceğini anlatıyor.
O zaman Spor Bakanlığı ve Türkiye Futbol Federasyonu başta olmak üzere, yetkililere sormak gerekir: Eğer bir yönetim kağıt üzerinde işlemlerle bir kulübü kilitleyebiliyorsa 2022 yılında Spor Kulüpleri Kanunu niçin çıkarıldı? Sözüm ona, kulüplere mali kriterler uygulanacak, yöneticiler kulüpleri canları istediği gibi borçlandıramayacaktı. Dolayısıyla kulüpler batmayacaktı.
Geliyorum Ankaragücü’ne. Defterlere bakarsanız sadece bir önceki yönetime 900 milyon TL borç var. Bunun dışında kulübe para verdiği söylenen farklı iş adamlarına da borçlar var. Peki Ankaragücü’nün geliri yokken bu kadar gideri olmasına Bakanlık ve TFF nasıl seyirci kaldı? Bunların üzerine bir de vergi ve SGK borçları var. Mali kriterler niçin uygulanmadı? Hani yöneticiler kulüplerde istedikleri gibi at koşturamayacaklardı?
Bilmeyenler için sadece 2025 transferlerinin özetini vereyim. Garry Rodrigues Sivasspor’a verildi, maaşın önemli bölümünü Ankaragücü ödemeye devam etti. Hanousek, Saponara, Dadashov, Varga sözleşmesi bitmeden gönderildi, kalan maaşları Ankaragücü’ne borç olarak yazıldı. Samsunspor’da formayı unutan Laura getirildi, iki yıllık sözleşme imzalandı. Takım düştü, Ankaragücü’ne zaten hiçbir şey vermeyen Laura bir sene daha oynamadan para alacak. Satışından gelir beklenen tek futbolcu Cephas idi ve o da sözleşmesini feshetti, gitti. Peki 2,5 milyon TL’ye ulaşan borcu ödeyecek geliri olmayan bir kulüp, nasıl her yıl 20’den fazla transfer yapabildi? Buna kim müsaade etti? Kanunu merak edenlere, öncelikle 13, 18 ve 20'inci maddeleri okumalarını tavsiye ederim.