Bugün başka bir gündemle yazı yazmaya karar vermiştim ki, sabah çok erken saatlerde telefonuma gelen bildirimlerle güne “Yine kimi aldılar acaba?” sorusuyla başlamak zorunda kaldık. Maalesef yine şaşırmadan normal bir güne uyanıverdik…
İki meslektaşımız, iki mesleğini onuruyla yapan gazeteci arkadaşımız Timur Soykan ve Murat Ağırel, “şafak baskını” ile gözaltına alındı. İnancım serbest bırakılacakları yönünde. Ancak insan sormadan edemiyor, “Gazeteciliğe yönelik bu öfke neden?” diye…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasına göre Flash TV’nin devri sürecinde kanalı satın alan Erhan Kork, kendisine “şantaj ve tehdit” yapıldığını iddia ederek şikayetçi oldu. Bunun üzerine de yani bir şikayet üzerine de soruşturma başlatılıp sabah saatlerinde gözaltı yapıldı. Sadece bir şikayet nedeniyle önce savcılığa davet edilemez miydi bu iki meslektaşımız?
Elbette davet edilirler, hatta ikinci adresleri olan adliyeye de giderlerdi… Ancak amaç bu davet değil, gazeteciliği kamuoyunda kriminal bir meslek haline getirmek.
Timur Soykan ve Murat Ağırel bir süredir İBB soruşturmasına dair yazıları ile dikkat çeken isimler. Soruşturmadaki eksiklikler, tartışılan gizli tanıkların ifadelerine dair sorgulamalar yapıyorlar, eleştirel yaklaşarak bazı adımları sorguluyorlar. Birgün’de Soykan’ın, Cumhuriyet’te Ağırel’in yazılarına bakabilirsiniz. Onlar TV diye bir YouTube kanalı da kurdular. Oradan da neler anlattıklarını net şekilde görebilirsiniz.
Gazetecilerin tam da soruşturmayı detaylı bir şekilde ele aldıkları dönemde tutuklanmaları ise dikkat çekici elbette…
Haber yapan gazeteciler, eylemde fotoğraf çeken foto muhabirleri, köşe yazarları hedef haline getirilerek son dönemde göz altıların tamamı normal bir hayat yaşıyormuşuz gibi sunuluyor.
Ülkede artık gazetecilerin, düşünenlerin, siyasetçilerin, siyasi parti genel başkanlarının, belediye başkanlarının, sadece anayasal haklarını kullandılar diye öğrencilerin gözaltına alınması, tutuklanması rutin haline geldi ve adeta bir korku imparatorluğu inşa ediliyor.
Bu korku imparatorluğuna karşı nefes alabileceğimiz tek alan gazeteciliktir. Gazetecilere sahip çıkmak haber alma hakkına sahip çıkmaktır.
Bu gerçeğin unutulmaması ve yaşadığımız bu anormal süreçleri normalleştirmemiz umuduyla…
Gazetecilik Suç Değildir!