Güray SOYSAL Türk güreşinin gurur abidelerinden biri olan Ahmet Ayık ile yarım asra yakından beri “abi-kardeşlik” çerçevesi içinde dostluğumuz devam ediyor. Kederimizi ve sevincimizi birlikte kutladık, Allah ömür verirse, bu görüntümüz devam edecek. Ancak... Ahmet Ayık’ın bu kadar yakını olduğum halde, birden bire güreşten kopuk yaşamasına bir türlü mana veremedim. Karşılıklı konuşmamızda, bu sıkıntının sebeplerini bir türlü kendisinden öğrenemedim. Geçenlerde yapılan Avrupa Şampiyonasını izleyip, izlemediğini sorduğumda “İşim vardı, izlemedim” cevabını alınca, ağzım bir karış açık kaldı. Güreş olacaktı ve O Ahmet Ayık bu spora karşı ilgisiz kalacaktı. Olacak şey değildi. Israrlarım karşısında “Ömrümün sonuna kadar bu işi yapamam. Hele hele FILA üyeliğini bir yıl öncesinden açıklamam karşısında güreşin FILA’daki patronları hem şaşırdı, hem de bu kararımı alkışladı” cevabını aldım. İddia ediyorum... Ahmet Ayık’ı bu denli canından çok sevdiğim güreşten uzaklaştıracak bir şey vardı. Ama, kendisinden bir türlü bunun cevabını alamadım. Buraya kadar her şey sırlarıyla saklı kaldı. Elbette kimse ömrünün sonuna kadar bu denli onurlu görevlerde bulunmayacaktı. Zamanı geldiğinde ayrılmasını bilecekti. Ama, bu konu ani bir karar olursa, bunun altındaki sebeplerini bilmemiz gerekirdi. Bunca yıllık spor yazarlığımda, didinmeme karşılık, ben hala bunun karşılığını bulamadım. Anlaşılan, bir takım şeyleri daha öğrenmem için daha kırk fırın ekmek yemem gerekiyor. Benim üzerinde durduğum, Ahmet Ayık’ın bu konudaki kararındaki yalnızlığı... Gününün 24 saatini güreşle dolduran Ahmet Ayık’ın bir anda bu ata sporumuzdan uzaklaşmasını içime sindiremiyorum. Hele hele FILA’nın ikinci adamlığından 20 küsur seneden sonra ayrılıp, yerine yine bizden birinin o makama gelmemesi, ortaya çıkan acaipliği sırlandırıyor. Güreşin Dünya patronlarındaki tek temsilciliğinin şu anda Türkiye adına Rumen asıllı bir bayanda kalması ve Ahmet Ayık’ın yerine ikinci adamın düşünülmemesi gelecek için beni endişelendirdi. Başarılarıyla şimdilerde yeniden kıpırdanmaya başlayan Türk güreşinin FILA’daki yalnızlığının sıkıntılarını önümüzdeki günlerde yaşamamızı görür gibi oluyorum. Ahmet Ayık gittiğinde, onun yerine koyacağımız kişinin ortaya çıkmaması ve bu konuda FILA’daki yalnızlığımızın önümüzdeki günlerde ortaya çıkmasının sebepleri araştırılmalı. Oysa.. Ahmet Ayık’tan sonra, bu işi yapacak çok pehlivanımızın ve yöneticimizin mevcutluğunu biliyoruz. Bu isimlerin başında Hamza Yerlikaya geldiğini herkesin bilmesi gerekir. Hamza Yerlikaya, Türk güreş tarihinin en başarılı sporcusu oldu. Aldığı Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonluklarını, hiçbir sporcu hayal bile edemezdi. Hamza Yerlikaya sporculuk hayatında, bunu bileğinin hakkı ile başardı. Buna ilaveten, günümüzde Cumhurbaşkanının da Spor Baş Danışmanlığını yaptığına göre, en ufak bir destekle FILA üyeliğine getirilebilirdi. Bunların hiçbiri yapılmadı. Şimdilerde Ahmet Ayık gibi bir kıymet Dünya güreşinde köşesine çekildi, yerine kimseyi koymayı başaramadık. Tekrarlıyorum, bunun acısını önümüzdeki günlerde çekip, çekmediğimizi hep birlikte göreceğiz. Zira... Köşesine çekilen bir değerin yerine koyacağımız başka bir değeri de nedense düşünmeye beceremedik.