Güray SOYSAL / Piyasada ne kadar işsiz-güçsüz futbol adamı olduğunu söyleyenler varsa, buldukları torpille kapağı Televizyon veya gazetelere atıyor. Futbol piyasasının antrenörlük ve teknik direktörlük işinde “dikiş tutturamayanlar” adeta benim mesleğim, onların kurtarıcısı oldu. Kendilerini futbolun “uleması” olarak tanıtmak için her türlü rezaletini göze alanların, henüz isimleri ve soyadlarının baş harflerini yazmaktan aciz olanlara, hem ekranları, hem de gazetelerin spor sayfalarını sonuna kadar açtık. Ancak... Spor Yazarı olmak için çırpınan meslektaşlarımız da bugün ya piyasadan silinip gidiyor veya köşede bucakta kalmanın çaresizliği içinde.. Bu gerçeği her fırsatta haykırdık. Hele hele O kişilerin çağdaş futboldan nasiplerini alamadan piyasada gazete sayfaları ile ekranlarda caka satmalarını da gördüğümüzde, mesleğimiz adına yılgınlığımız ortaya çıkıyor. Zira... Bu kişilere ekranlar veya sayfaları buyur edenlerin bizlerin olduğunu herkes biliyor. O bakımdan o futbol garabetlerini bünyemize kabul etmenin en büyük sorumluluğu yine bizde olacağını da biliyoruz. İç bünyede hep kavga eden ve birbirimizi acımasızca çekiştirmemizin sonucunda bu duruma geldiğimiz bilinen bir vakıa. Anlaşılan kavga ve çekiştirmemiz olduğu sürece, bu spor ve futbol eskilerinin mesleğimizde daha çok boy göstermelerini de doğal karşılayacağız. Çünkü... Biz içeride kavga ederken, o spor eskileri, spor yazarlığını ele geçirmenin yollarında bayağı mesafe almışa benziyor. Hem de, gerçekten spor yazarı etiketi taşıyanların sayesinde...