Artun TALAY Spor camiası, olimpiyat komitesi alem bir yer Tembeli var, çalışanı var. Çalışkan stres altında çalışıyor. Ev hayatı ile iş hayatı arasındaki dengeyi kuramı...

Artun TALAY Spor camiası, olimpiyat komitesi alem bir yer Tembeli var, çalışanı var. Çalışkan stres altında çalışıyor. Ev hayatı ile iş hayatı arasındaki dengeyi kuramıyor. Çünkü spor camiamızda pusula ve saat sorunumuz var. Herkesin gözü duvardaki saatte olunca içlerindeki pusulanın onlara yön göstermesine izin vermiyorlar. Acil işlerini yapıp önemli işleri unutuyorlar. İşleri doğru yapmakla uğraşırken, doğru işleri yapmayı unutuyorlar. Çalışkanların hayatı koşuşturmayla geçiyor. Bütün gün toplantılar, evraklar, randevular arasında koşturup duruyorlar. Kendilerini son hadlerine kadar zorluyorlar. Ama acil işlerle uğraşırken önemli işlere sıra gelmiyor. Önemli işler yapmak isteyenlere de çevresindekiler tekere çomak sokarak engel oluyorlar. Bu durumda çalışanın kafasına yaptığı her işe karşılık yapmadığı on şey geliyor. Spor camiasında olanların önemli ve acil işleri ayırabilecek vizyonları eksik. Bu iyiyle kötüyü ayırma gibi bir şey değildir. Onu mahalle bakkalı da yapar. İyiyle en iyiyi ayırabilecek vizyona sahip olmak demektir. Bu vizyondan yoksun olan en iyiyi bilemez. İşte burada saat ve pusula devreye giriyor. Saat; taahhütleri, randevuları, programları nasıl yönettiğimizin temsilcisidir. Pusula ise vizyonumuzu, değerlerimizi, ilkelerimizi, misyonumuzu, vicdanımızı ve yönümüzü temsil eder. Saat ve pusula arasında oluşan boşluk, spor ailesinde önemli işleri yapılamaz hale getiriyor. Çalışkanlar acil işlerin altında boğulup, alevleri söndürmekle uğraşırken, fark oluşturacak önemli işlere el atamıyorlar. Spor camiasında başarı merdivenlerini teker teker çıkıyorlar. Diplomalar, gece yarılarına kadar çalışmalar, terfiler, en üst basamağa ulaştıklarında ise merdivenin yanlış duvara dayalı olduğunu görüyorlar.