Orhan GÜRDİL 1954’ün başlarında İstanbul’da yayımlanan yüksek tirajlı Akşam Gazete ’sinin Ankara’da ki bürosunda sanat sosyete yazarlığı yaptığım yıllardı. Başkent’te isim yapmış...

Orhan GÜRDİL 1954’ün başlarında İstanbul’da yayımlanan yüksek tirajlı Akşam Gazete ’sinin Ankara’da ki bürosunda sanat sosyete yazarlığı yaptığım yıllardı. Başkent’te isim yapmış Devlet Tiyatro ve Balesinin tüm sanatçıları ile röportajlar yapmış. Her sanatçı ile dost olmuştum. Bu arada Ankara’ya gelen yerli ve yabancı pek çok sanatçıda buna poz vermeden bu şehirden çekip gitmiyorlardı. Televizyonun henüz toplumu esir almadığı o yıllarda gazetelerde haberi ve resmi yayımlanacak sanatçılar için ısrarla aranan kişiydi. Bu nedenle ben sanatçıların peşinde değil sanatçılar benim peşimde koşarlardı. Uzun yıllar Türkiye’de isim yapmış pek çok sinema, tiyatro, sahne ve müzik sanatçısı ile bir araya gelmiş. Onların renkli hayatlarını, başarılarını okuyucularıma nakletmiştim. O yıllarda tanışma fırsatı bulamadığım tek aktör Ayhan Işık’tı. 5 Mayıs’ta Balıkesir’de 1929 yılında dünyaya gelen oyuncu çok yakışıklı olduğu için Yeşilçam’ın kurt yapımcılarının dikkatini çekmiş kısa zamanda başrol oyuncusu olarak star unvanını almıştı. Boş vakti yoktu. Bir setten o bir sete koşuyordu. Çevirdiği filmler Anadolu da daima kapalı gişe oynuyordu. Oysa yıllar Türkiye’de neredeyse ekmek için kuyruğa girilen zamandı. En temel ihtiyaçların pek çoğu yoktu. Yol yok, elektrik sık sık kesilir, halk yaşam mücadelesi verirken Ayhan Işık’ın filmleri bütün bu yokluklara rağmen büyük iş yapar. Yapımcıları ve sinema sahiplerini zengin ederdi. Ünlü film yapımcısı senarist, rejisör yönetmen, prodüktör Oğuz Gözen senaryosunu kendisinin yazdığı “Ölüm Treni” adlı filminde başrol Ayhan Işık’ın oynamasını istiyordu. Bir konuşmamızda “Bende kendisi ile tanışmak istiyorum, Yeşilçam’da tanışmadığım tek aktör o oldu” demiştim. Uzun aradan sonra İstanbul’da bulunduğum bir tarihte Oğuz Gözen telefon açıp. “Yarın Ayhan Işık’la Hilton Otel’inin lobisinde buluşacağız. Ankaralı bir gazeteci arkadaşını da sizinle tanışmak istiyor.” deyip. Gelmemi istedi. Dediği saatte Oğuz Gözen ile Hilton’un lobisinde buluştuk. O tarihlerde İstanbul’un lüks ve kaliteli buluşma noktası burası idi. Biz dondurmalarımızı yerken Ayhan Işık özel aracı ile geldi. Tanışma faslından sonra geciktiği için özür dileyip ona sohbete geçeceğimiz sıra da gelen bir telefon konuşmamızı yarım bıraktı. Belgin Doruk ile çevirdiği “Küçük hanımefendi” filminin çekimi için Sarıyer’de beklediği bildirilmişti. Oysa çekim için kendisine verilen saate göre Ayhan Işık’ın daha pek çok zamanı vardı. Belgin Doruk ise sete beklenenin çok ötesinde erken gelmiş. Ayhan Işık’ı bekliyormuş. Ayhan zor durumda kalmıştı. “Akşam 19.00’da Mecidiyeköy’deki Acar film stüdyolarında bir çekimim var, orada buluşup bir yerde yemek yer, sohbetimize devam ederiz deyip hızla yanımızdan ayrıldı. Ayhan Işık’ın mütevazi, alçak gönüllü kısa da olsa hoş sohbetine hayran kalmıştım. Giyimi ise tam derli toplu, ciddi bir görüntü verir tarzda idi. “Hızlı Yaşayanlar” Sezer İnanırlı, Hülya Koçyiğit, Erol Taş ile SEZERCİK adlı çevirdiği filminden sonra şöhret basamaklarında hızla yükselen Ayhan Işık’la ne yazık ki Acar Film stüdyolarında verdiği randevu da buluşamadım. Zeki Müren’in Maksim Gazinosu’ndaki gala gecesine davetli idim. Oğuz, Işık ile buluşmuş, ama film için bir anlaşma Işık’ın iş akışı nedeniyle ertelenmişti. Işıyan soyadı sinemaya adım attığı tarihte IŞIK olarak değişen ünlü aktör. 16 Haziran 1979 yılında evinin terasında güneşte dinlenirken beyin kanaması sonucu kaldırıldığı hastane de 3 gün hayatta kalma mücadelesi verdikten sonra hayata gözlerini yummuştu. 1970’li yılların başlarında Yeşilçam’da başlayan kriz sonucu seks filmlerine yönelen yapımcılar Ayhan Işık’ı bu emellerine alet edememişler. Ünlü aktör Hülya Koçyiğit, Belgin Doruk, Sadri Alışık, göksel Aksoy, Mine Mutlu ve Muzaffer Tema ve de Öztürk Serengil gibi ünlü sanatçılar çeşitli gazino ve gece kulüplerinde şarkıcı olarak yeni bir yaşama başlamışlardı. Ayhan Işık’ta Ankara’da Atatürk orman Çiftliğinde bulunan lüks bir otelde program yapmaya başlamıştı. O lüks otel yıkılmış, yerine yeni bir otel inşa edilmiş, o da yıkılacak orsa Beştepe’ye dahil edilmiştir. Akşam üzeriydi, eşimle gazeteden gelmiş, bir davete yetişmek için giyim-kuşamımızı tanzim etmekte iken kapının zili çaldı. Açtım, karşımda Aktör Ayhan Işık ile ünlü emlakçı ve yazar Salim Taşcı duruyordu. Şaşırmıştım. Hemen içeri buyur ettim. Efendim, bu şaşırtıcı ziyaretin nedeni şu “İstanbul’da Ayhan Işık’ın Acar Film stüdyolarında davetine katılmamın ünlü aktörü çok üzmüş. Bu olayı unutmamış, aynı zamanda sanatçı dostu olan Salim Taşcı otelde ünlü aktörlerle röportaj yaparken Ayhan Işık yıllar önce randevusuna gelmeyen benden bahsetmiş. Benim aktöre kırıldığımı zannedip, üzülmüş. Bu duygular içinde aktör benden özür dilemek için bizzat evime gelip af diliyor, işte Ayhan Işık bu kral olmak tahtı hala doldurulamamış olan bir sanatçı ne yazık ki şimdi böyle pek çok sanatçı yetişmiyor. O hala Türk Sineması’nın kralı olarak ismini sürdürüyor. Ruhun şad olsun, görgülü gerçek kral Işık.