İzmir Büyükşehir Belediyesi çok uzun yıllardır CHP’nin elinde olan ve Ahmet Piriştina’nın ölümünden sonra gelen tüm belediye başkanlarının bir türlü “başarı sağlayamadığı” bir şehir. Elbette tüm belediye başkanlarının İzmir’e katkıları vardır, bu tartışılmaz. Ancak İzmir, bir Yılmaz Büyükerşen çıkaramadı…

Kentin tamamının sevgisini kazanan, herkesin ve CHP muhaliflerinin de gönül rahatlığı ile oy verdiği bir başkan çıkaramayınca İzmir’de siyasi tartışmalar da her daim hem kamuoyunu hem de CHP’yi etkiler hale geldi.

İzmir’e yönelik son operasyon da bunun bir sonucu. İzmir’de yaşayan birçok isim, “zaten İZBETON sıkıntılı bir yerdi”, “Vatandaşın kooperatiflere dair çok şikayeti vardı” gibi yorumları açık açık yapıyor. Ortada kooperatif işlemleri ile ilgili bir sorun olduğu açık; ancak suç var mı yok mu, bunu biraz zaman gösterecek.

Böyle bir ortamda siyasi kavgaların CHP’de yüksek dozdan yapıldığı bir dönemde bir yargı operasyonun iktidar tarafından “CHP içi meseleleri kaşımanın da tam zamanı” olarak yorumlandığı açık. Eski başkan Tunç Soyer’in mevcut CHP yönetimi ile olan soğukluğu, İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay arasındaki uyuşmazlık, Cemil Tugay’ın bazı eski bürokratlar yaşadığı problemler tüm İzmir kamuoyunda konuşulan başlıklar.

Tam böyle bir ortamda CHP’li isimlere yönelik “Operasyonu CHP’li Cemil Tugay başlattı” başlığı elbette güzel bir başlık ve CHP içi yukarıda saydığım problemleri kaşımak için güzel bir fırsat. Ayrıca “Kılıçdaroğlu-Özgür Özel kavgası”na yönelik de yorum yapmak elbette mümkün. Tam da kurultay iptal davalarının, kayyumların ve mutlak butlanın konuşulduğu günlerde. Tüm bu siyasi yorumlar, eldeki belge ve bilgilere göre yapılabilir. Bu siyasi yorumların yanı sıra biraz da tam olarak ne oldu, süreçte gerçek ne diye ilgilenmek de bir gazetecilik sorumluluğu.

İzmir’deki ilk adım aslında Temmuz 2023’te Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ve İzmir Valiliği’ne gelen şikayetler ile başlıyor. 12 Temmuz 2023’te il müdürlüğü savcılığa başvuruyor. Yani daha ne Cemil Tugay Büyükşehir belediye başkanı ne de daha Özgür Özel genel başkan bile olmuş değil… Savcılığa giden şikayetler de var ve savcılık da bazı belgeleri belediyeden talep ediyor. 2023 yılında iletilen belgelerde Tunç Soyer imzası da var! Yani ileri bir yorum yaparsak Tunç Soyer kendini şikayet etmiş dahi denebilir. Ancak elbette öyle değil. 2023 yılındaki şikayetlerin bazıları ile ilgili İzmir 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava da açılıyor. Ancak savcılık kooperatif mağdurlarından gelen şikayetlerle soruşturmayı yine sürdürüyor.

Savcılığın bu soruşturması devam ederken İçişleri Bakanlığı devreye giriyor. 22 Nisan 2024 tarihinde yani 2024 yerel seçimlerinden 22 gün sonra müfettiş görevlendiriliyor. Müfettişler İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya, Tunç Soyer dahil adı geçen isimlerin ifadelerini de alıyor. 31 Temmuz 2024 tarihinde de hazırladığı ve kamu zararı olduğunu öne sürdüğü raporunu savcılığa teslim ediyor. Bu günlerde de savcılık, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden iç denetim raporlarını istiyor. Tunç Soyer döneminde hazırlanan raporlar da dahil o dönem çalışması başlayan İç denetim raporları Ekim 2024’te Cemil Tugay imzası ile savcılığa iletiliyor.

Savcılık, bir de ayrıca Teftiş Kurulu Raporu hazırlanmasını talep ediyor. Raporlarda İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’ya herhangi bir suç isnadı yok. Savcılığın isteği üzerine hazırlanan raporda, “Takdiri savcılıkta olmakla birlikte” ifadesiyle birlikte, “İZBETON adına atılan imzanın Heval Savaş Kaya’ya ait olduğu ve kanunu aykırı bir şekilde tek imzalı bir şekilde kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzalandığı iddiasının ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden kanun kapsamında incelenecek bir husus olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır” deniliyor.

Savcılık Sayıştay’dan, bilirkişilerden de raporlar alarak soruşturmasını sürdürüyor. 23 Haziran 2025 tarihinde ise savcılığın talebiyle hazırlanan Teftiş Kurulu rapor savcılığa iletiliyor. Son gelen bu raporun ardından 30 Haziran’da operasyon başlatılıyor. Tüm tartışmada burada başlıyor. Kimi siyasi yorumlara göre “O rapor gelince savcılık gözaltıları başlattı. O raporu yollamasa operasyon olmazdı” diyor. İzmir’deki gazeteci ve avukatlara göre ise “çok önceden başlayan bir operasyon vardı” yorumu yapılıyor. Burada bir detay daha var. Teftiş Kurulu raporu gitmeden 1 hafta önce Heval Savaş Kaya’nın bilgisayarlarına el konulmuş ancak gözaltı kararı verilmemiş. Yani aslında 2023 yılında başlayan, İçişleri Raporu 2024 yılında genişletilen soruşturmada bazı arama ve el koyma işlemleri de Teftiş Kurulu raporu gelmeden önce de savcılık tarafından başlatılmış.

Siyaseten “Cemil Tugay o raporu yolladı, onun yüzünden operasyon yapıldı” demek mümkün. Ancak bu siyasi bir yorum olarak kalır. Özgür Özel ve Cemil Tugay da kendi açıklamalarında bu iddiaları reddediyor. Ancak tersi görüşler de elbette var. Başka biri de siyaseten “Tunç Soyer 2023’te yazı yazmış o da kendine operasyon başlatmış” diyebilir.

CHP’nin yumuşak karnı olan ve gergin karşılıklı ilişkilerin olduğu İzmir’de bu yorumları yapmak mümkün. Ancak ortada somut bir gerçek var. Soruşturmayı Cemil Tugay başlatmamış. Her şey tüm altyapı zaten çok öncesinde kurulmuş. Tam da beklendiği gibi belediyeden ısrarla istenen rapor gelince de gözaltı için düğmeye basılmış. “Belediye bu raporu göndermesin” demek hayatın olağan akışına aykırı. CHP’yi karıştırmak için siyaseten bu süreç mutlaka kullanılacaktır. Ortada bir suç var mı, operasyonun içeriği ne gerçeğine odaklanılması gerekirken, siyasi diğer başlıklara odaklanılıyorsa zaten ortada bir problem vardır.

Süreç böyle. Kimi yorumlara göre sorumlu Cemil Tugay, kimi yorumlara göre Cemil Tugay değil. İsteyenin istediği görüşe inanma, yorumlama hakkı var. Ortada çünkü somut hukuki adımlardan çok siyasi tartışmaların olduğu bir gerçek.