Futbol mucizeleri sever ama 90 dakika sahada hiçbir şey yapmazsan mucize beklemek de boşunadır. Samsunspor deplasmanındaki Ankaragücü’nün hali işte tam da böyleydi. Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe’yi 3-0 mağlup eden takımın değil, Süper Lig’de yokları oynayan takımın “gerçek” olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Sahada bulunmasının hakkını veren bir oyuncu dahi yoktu sarı lacivertlilerde. Savunma tel tel, orta saha lime lime döküldü. İleri uçtakiler adeta topa dokunmadan, şut çekmeden tamamladılar maçı. Maç öncesi iki takımın 11’lerindeki isimleri karşı karşıya koyanlar “Ankaragücü kazanır” derdi ama sahadaki tablo tam tersineydi. Koşmayan, kazanacağına inanmayan, mücadele etmeyen takım, rakibin kendi kalesine attığı gole umut bağlamaktan öte hiçbir şey yapmadı.
Ara transfer döneminin fiyaskoya dönüştüğü artık çok net. Yeniler, eski kadronun ördüğü duvarın üzerine bir tuğla koymadığı gibi, belli ki açığa vurulmayan başka sıkıntılar var ortada. Yoksa bu takımın bu kadar ruhsuz, bu kadar vurdumduymaz futbol oynaması açıklanamaz. Emre Belözoğlu ilk kez kendi takımının sergilediği oyun için “rezil futbol” deyimini kullandı ama şapkasını önüne koyup bu rezaletin neden yaşandığını önce kendi irdelemeliydi.
Oyuncusundan yönetimine, teknik direktöründen yardımcılarına kadar kulüpte büyük bir konsantrasyon sorunu var. “Geliyorum” diyen tehlike haftalardır ciddiye alınmadı, günübirlik tartışmalarla üzeri örtüldü. Yumruk olayı öncesinde Ankaragücü 14 haftada topladığı 17 puanla 12’inci sıradaydı. Sonrasındaki 15 haftada ise sadece iki maç kazanabildi ve 13 puan elde ederek düşme hattının hemen üstüne demir attı. Bu gidişat nasıl değişecek, bu takım nasıl toparlanıp hiç değilse eski futboluna dönecek, artık onu da kestirebilen yok.