Ankaragücü “açık ara şampiyonluk” hedefiyle başladığı sezonda, 25 maçın ardından küme düşme hattına indi. Zor günler geride kaldı, artık çok zor günler sarı-lacivertlileri bekliyor.

Dört hafta peş peşe yenilginin ardından, bu kez ligin en zayıf ekiplerinden Sakaryaspor rakip olmuştu. Haftanın kapanış maçında tansiyon baştan sona hiç düşmedi. Maçın ilk 20 dakikasında topa sahip olma oranını yüzde 70’e ulaştıran başkent ekibi, 21’inci dakikada topu kalesinde görünce adeta tuzla buz olmuş gibi yine bir çırpıda dağılıverdi. Koskoca 45 dakikayı rakip kaleye tek bir şut çekmeden tamamladı.

İkinci yarı başladığında takımın yine tadı tuzu yoktu. 59’uncu dakikada Cephas’ın şapkadan tavşan çıkararak verdiği pas suskun golcü Bajic’i hayata döndürdü. Sakaryaspor’un o golün şaşkınlığını yaşamasını fırsat bilen Owusu bir anda takımını öne geçiren golü attı ama Güçlüler’in 90 dakikayı önde tamamlayacak kudreti yoktu. Bir de bunun üzerine, hakemlerin ev sahibi taraftarların baskısına boyun eğmeleri eklendi. Ankaragücü defansı, top dışarıdan çevrilmiş olsa da, rakip takımın hücumuna müdahale etmek yerine izlemekle yetinince maç 2-2 tamamlandı.

Peki ya Ankaragücü’nün Afrikalı iki oyuncusunun hiç ders almamasına, disiplinsiz hareketleri sürdürmelerine ne demeli? Owusu geleli henüz üç maç oynadı, ikisinde kırmızı kartla oyundan atıldı. Cephas’ın da lüzumsuz kırmızı kart görmesi ne ilk ne de son.

Mustafa Dalcı “Maçın nesini konuşayım?” diyerek kaybedilen puanların faturasını hakemlere kesiyor ama takımı küme düşme hattına inen bir teknik adamın her şeyden önce oynadıkları futbolu ve bundan sonra düzlüğe çıkmak için bir planı olup olmadığını anlatması lazım. Askeriyede eğitim alanlarında şu yazar: Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz!