Orhan GÜRDİL Bugün ülkemizde hatırı sayılır müzelerimiz bulunmaktadır. Ama gerçekleşmesi gereken pek çok müze eksiğimiz olduğunu hasıraltı etmeye de hakkımız yok. 1977 yı...

Orhan GÜRDİL Bugün ülkemizde hatırı sayılır müzelerimiz bulunmaktadır. Ama gerçekleşmesi gereken pek çok müze eksiğimiz olduğunu hasıraltı etmeye de hakkımız yok. 1977 yılında Almanya- Hamburg kentinde tam 41 müze bulunduğuna şahit olmuştum. Ütü müzesinden tutun da ayakkabı müzesine kadar aklınıza ne gibi bir obje takılsa onun müzesi bulunan bu kente o yıllardan günümüze yeni yeni müzelerin açıldığını duymuştum. Türkiye de büyük kentler dahil pek çok ilimizde kurulması mümkün olan tiyatro müzesi nedense yetkililerin ilgisini çekmemektedir. Yakın bir tarihte böyle bir müzenin kurulması düşünülmüşse de ne yazık ki bugüne kadar bir sonuç alınamamıştır. Hatta Hürriyet Gazetesi zannedersem bu konuda bir girişim de bulunmuş, sahne sanatları müzesi kurulması talebinde bulunmuştu. Ünlü sanatçı- oyuncu ve yönetmen Muhsin Ertuğrul 1974 yılında Türk Tiyatro Dergisi’ndeki Bir Tiyatro Müzesi kurulması gereğini dile getirmişti. Bu arada Haldun Taner ve birçok tiyatro insanı Türk Tiyatro Sanatları Gerçekleşme Komitesinde birleşip bu konuya gerçekleştirmek istemişlerdi. 1975’te Hürriyet Gösteri Dergisi ekibe yardımcı olmak için bir kampanya kurulması teklifinde bulunmuştu. 1994 yılında Yıldız Saray’ında Tiyatro ve Sanatları adlı bir müze açılır. Bağışlanan malzemeler dahil bir süre sonra bilinmeyen nedenlerle müze içindeki tarihi değeri olan malzemelerle yok olur. Tepebaşı Dram Tiyatrosu düzenli tertiplerle birkaç kez yandıktan sonra, binanın müze olarak yeniden yapılandırılması istenmişse de bu heves ve niyetler de ne yazık ki bugüne kadar gerçekleşmemiştir. İstanbul Büyükşehir Tiyatro’sunun depolarında atılmış durumda kaderlerine terk edilmiş binlerce malzemelerden bir değil birkaç müze yapmak mümkün, tozlu raflarda, karanlık bodrum katlarında çürüyen bu malzemeler bugün bir nostaljinin nadide eserleri olarak büyük değerlere sahip objelerdir. Böyle bir müzenin kurulması konusunda ben şahsen Hürriyet ve Milliyet Gazetelerinin büyük desteği olacaktır, kanısındayım. Türk sahne dünyasını geleceğe taşıyacak böyle bir müzenin kurulmasını canı gönülden istiyorum. MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL RESİM VE HEYKEL MÜZESİ AÇILIYOR Türkiye’nin en zengin resim koleksiyonuna sahip Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi nihayet kapılarını sanatseverlere açıyor. Üniversitenin rektörü Prof. Dr. Handan İnci Elçi bu müjdeli haberden sonra bazı üzücü ifadelerde kullanarak 404 eserin çalındığı ya da sahteleriyle değiştirildiğini ifade etmiştir. Bu arada 1984 yılında 339 değerli tabloların bazı elçiliklere gönderildiği, bazılarının devlet adamlarına hediye edildiğini 37 tablonun da kaybolduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Handan İnci Elçi sonbaharda açılması planlanan yeni müze binasında bundan büyük eserlerin korunacağını da sözlerine eklemiştir. 1937 yılından beri Dolmabahçe Veliaht Dairesi’nde hizmet veren müze Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’nca başlatılan restorasyon çalışmaları nedeniyle 2012 yılında kapatılmıştı. Değerli tablolar ve heykeller Salıpazarı’ndaki 5 nolu antrepoya taşınmıştı. Modern teknoloji teşhir kullanılarak yapılan müze ile değerli sanat eserleri bu yerde teşhir edilecek. 12 bin 378 eser kaydı bulunan müzeden 404 tablonun 1984 yılından önce üst kurumların talebiyle yabancı devlet adamlarına, elçiliklere hediye edilmiş 18 adedi veraset nedeniyle sanatçı ailesine iade edilmiş. 2007 yılında 37 tablo kayıp olmuş, 1982-1986 yılları arasında 4 adet eser çalınmış. 2003 yılında ise 1 adedinin sahtesiyle değiştirildiği tespit edilmişti. Bu arada 1 adet eserin ise sanat değeri olmadığı tespit edilerek listeden çıkarılmış. Bu muhteşem ve paha biçilmez eserlerin biran önce teşhiri için durmadan çalışan Prof. Dr. Elçi, danışmanı Vasıf Kortun sahasında uzman olan müze müdürü Hasan Karakaya yine müzecilik konusunda bilgi sahibi olan sanat tarihin bölümü hocaları Zeynep İnankur ve Burcu Pehlivanoğlu müzenin biran önce açılması için gece gündüz çalışmalarını halen devam etmektedir. Bu müzenin biran önce açılması hem Türk sanat tarihine hem de turizme büyük faydalar sağlayacağı bir gerçektir. 1903 Model Cadillac müzelik oldu 1903 model tek silindirli motoru, eğilimli direksiyon simidi, pirinç lambalı ve havalı kornalı artık yeryüzünde bir eşi olmayan böyle antika bir Cadillac’ı merak edip görmek istiyorsanız Hasköy Tersanesine gitmeniz gerekmektedir. Lengerhane dahil iki tarihi binada daha başka tarih olmuş araçların yanı sıra Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi olan Rahmi M. Koç adını taşıyan bu tarih kokan yerde ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri ve 14 binin üzerinde objeleri görmemiz mümkün. Rahmi M. Koç müzesinin daima ilgi ile izlenen Ankara da tarihi bir bölge olan Samanpazarı’nda çeşitli objelerle dolu bir müzesi bulunmaktadır.