Son 1 yılda gerçekleşen sağlık skandalları sonrası haklı olarak hem Sağlık Bakanlığı hem de SGK belli konularda daha sıkı denetim yapmak, belli kuralları değiştirmek, SGK ödeme şartlarını düzenlemek ve daha caydırıcı cezalar koymak amaçlı belli değişiklikler yaptı. Elbette ki bunların haklı gerekçeleri var ve yapılmalı, ancak her zaman olduğu gibi fatura yine özel sağlık kuruluşlarına kesildi. Nasıl mı? Bir örnek ile anlatayım.
Kardiyoloji ve kalp damar cerrahisinde fark almak zaten yıllardır çok kısıtlanmış durumda. Diyelim hastanın kalp pili takılmasını gerektiren bir hastalığı var ve özel sağlık kurumuna başvurmuş. Yapılacak işlem için ücret talep edemiyorsunuz. Takılacak pilin şu an SGK ödemesi ile kullanılacak malzemenin satış fiyatı arasında ortalama 60.000 TL gibi bir fark var. Yani malzeme (ki bu standart bir malzeme, öyle bunun süper lüksü falan yok) 110.000 TL, SGK ödemesi 50.000 TL. Aradaki farkı hastane haliyle hastadan talep ediyor. Çünkü devlet bunu eksik ödüyor. Sonra SGK hastaneye alınan farkın 5 katı ceza kesiyor. Eee, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Özel hastane amme hizmeti veriyor tamam ama bu kurumlar kar amaçlı, daha hızlı ve konforlu hizmet vermek amaçlı kurulmuş. Örneğin benim çalıştığım hastanede doktor hariç 600 küsür insan çalışıyor. Bu değirmen nasıl dönecek. Ruhsatı vermişsin, işlem yapmak için hastane neden para alamasın ayrıca, malzemeyi geçtim. Adı üstüne “özel hastane”. Aradaki farkı hastane sahibi cepten mi versin. Niye versin? O zaman ben köprüden geçtiğimde de paranın yarısını köprünün sahibi ödesin. Olur mu hiç böyle uygulama. Bir taraftan da özellere her türlü “bok atmak” suretiyle her yerde haber yapıp özelleri hedef göstereceksin, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Size özel ve devlet arası farkı anlatayım. Göğüs ağrısı olan 55 yaşında erkek hasta. Özel sağlık kuruluşuna ertesi gün için randevu alıp Kardiyoloji doçent ya da profesörüne görünüyor. Tetkikler aynı gün yapılıp anjiyografi yapılması gerekliliği saptanıyor. Aynı gün saat 16:00’da anjiyografi oluyor. Üç damarda tıkanıklık var, konsey yapılıyor, baypas olması gerekli. Hasta ile görüşülüyor. Hasta kabul ediyor. Ertesi gün her an ulaşabildiği bir profesör ve bir uzman (benim hastanem de bu iki profesör şeklinde) ameliyatını oluyor. Her gün hocalar hastayı görüp muayene ediyor. Beş altı gün sonra hasta evde.
Devlet ya da üniversitede ise işler şöyle yürüyor. Randevuyu almak bir dert. Hadi şanslısın 1 haftaya randevu aldın. Hoca gördü. Ankara Bilkent Şehir Hastanesi ultrasona (ki Radyoloji bölümünde sadece 120 asistan var) 3 aya randevu veriyor. Tetkikler yapıldı, anjiyografi endikasyonu kondu. Anjiyografi randevusu verildi. Anjiyografi yapıldı, konsey bekledin. Konseyde ameliyat dendi, ameliyat için hocadan randevu aldın. Onla görüştün, ameliyat randevusu verildi. Vs. Vs.
Yapılan iş aynı kalitede ama süreç?
Şimdi alınan karar ne? Özel hastanelere daha sıkı denetim, tabi yapılsın onda eksik, gedik varsa zaten cezası verilsin. Ama dikkatinizi çekerim, yaptırım ve cezalar sadece özellere. Bir de anlayamadığım yapay zeka destekli endikasyon analizi yapılacakmış. Çok sofistike galiba, acaba ChatGPT’ye mi soracaklar? Şaka bir yana işin şirazesi kaydı. Kapatın özelleri bitsin bu zulüm o zaman. Sağlık Bakanlığı yetkilileri sanki özel tim uyuşturucu baronu evi basar gibi gece hastane basıp kontrol yapıyorlar ve bazen tavırları can sıkıcı olabiliyor.
Peki devlette ve üniversitede her şey çok mu kuralına uygun? Kesinlikle değil. Bazı hekimler kullandığı milyonluk malzemeden komisyon alıyor. Özelde bunu asala yapamazsınız, yaptığınız an işinize son verilir. Devlette yapınca soruşturma açılmasına gerek yok niyeyse. Devlet ve üniversitede kaçak muayenehane ya da danışmanlık ofisi olan bir sürü hekim var. Denetim? Asla yok. Baskın basanındır? Asla yok. Özel sağlık kuruluşunda çalışıyorsanız muayenehane açmak yasak. Özel hastaneye başlayabilmek için muayenehanesi varsa, kapatma şartı var. Eğer açarsanız işinize son verilir. Özelde misal kalp cerrahisinde paket program var, yani hasta yatışı 15 günü geçse dahi SGK ek ödeme yapmaz. Ameliyat olmasını gerektiren hastalık ya da ameliyatın kendisi kaynaklı herhangi bir sorun ilk bir ayda olursa SGK kuruş ödemez. Devlet ve üniversitede yatış 15 günü geçince yeni paket, yeni ödeme. Tekrar yatması gerekirse yeni paket, yeni ödeme. Endikasyonu herkes doğru mu uyguluyor peki devlette ya da üniversitede? Hayır. Sadece malzeme komisyonu almak için işlem yapan devlet ve üniversitede bir sürü hekim var.
Bıçak parası da maalesef devlet ve üniversitede hala var. Özelde telaffuz edilemeyecek rakamları bu kurumlarda elden alan hekimler var. Ee, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Demem o ki, mesleki ahlaksızlığın ve para hırsının devleti, özeli olmaz. Denetim olacaksa hem özele hem kamuya. Sanki sistemin tek “bok edicisi” özel hastaneler ve özel hastane hekimleri gibi davranamazsınız. Bu insanları hedef gösteremezsiniz. “Önce kendi evinin önünü süpür, sonra komşuya laf et” demiş atalarımız (bu ataların özdeyişleri de her şeye bişi bişi). Madem öyle niye ruhsat verildi bu kadar özel hastaneye. Bir sürü insan yatırım yaptı. Bir sürü insan istihdam edildi.
Diyecek bişi var: “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”
Not: Özel sağlık kuruluşları elbette sütten çıkmış ak kaşık değil. Bunu iddia etmiyorum. Ama Devlet ve üniversite hastaneleri de sütten çıkmış ak kaşık değil, bunu hatırlatırım.