Sağlık Bakanlığı’nın Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği ile yürürlüğe koyduğu, aile hekimlerinin gelirlerini son 6 ayda aile sağlığı merkezine başvurmayan bireyler üzerinden kesintiye uğratan uygulama; ne etikle, ne kamu yönetimi ilkeleriyle, ne de hakkaniyetle bağdaşmaktadır.
Bir yurttaşın sağlık hizmetine başvurup başvurmaması kendi tercihidir. Aile hekiminin görevi, bu başvuruyu teşvik etmek değil, başvurulduğunda nitelikli sağlık hizmeti sunmaktır. Ancak mevcut sistemde aile hekimi, vatandaşa gitmediği bir muayenehanenin bedelini ödeten bir mekanizmanın mağduru hâline getirilmiştir.
Hekimin değil, vatandaşın tercihi
Söz konusu uygulama, aile hekimini vatandaşın kararlarından sorumlu tutmakta ve görev tanımının dışına itmektedir. Oysa hekimin sorumluluğu, başvuru yapan kişiye bilimsel ve etik çerçevede sağlık hizmeti sunmaktır. Vatandaşın sağlık merkezine başvurmaması, hekimin maaşından kesinti yapılmasına gerekçe gösterilemez.
Bu yaklaşımın başka bir meslek grubuna uygulanmadığını belirtmekte fayda var. Altı ay boyunca camiye cemaat gelmedi diye imamın, derse öğrenci girmedi diye öğretmenin maaşı kesiliyor mu? Elbette hayır. Peki neden aile hekimleri için böyle adaletsiz bir uygulama söz konusu?
Bakanlık sözünde durmadı
Hekim Birliği olarak, bu yönetmeliğin yayınlandığı ilk günden itibaren uygulamanın yaratacağı mağduriyetleri kamuoyuna duyurduk. Aile hekimlerimiz de bu sürece sessiz kalmadı; farklı zamanlarda toplam 13 gün iş bırakma eylemi gerçekleştirerek haklı tepkilerini gösterdi.
Tüm bu haklı uyarılara rağmen Sağlık Bakanlığı, uygulamanın hekimler için avantajlı olduğunu, gelir kaybı yaşanmayacağını ve hatta gelir artışı olacağını savundu. Ancak bugün gelinen noktada, bu söylemlerin hekim emeğini değersizleştiren ve gerçeklikten uzak ifadeler olduğu ortaya çıkmıştır.
"Eziyet yönetmeliği" iptal edilmelidir
Bugün geldiğimiz noktada bu uygulamalara yol açan yönetmeliğe neden “eziyet yönetmeliği” denildiği daha da anlaşılır hale gelmiştir. Koruyucu sağlık hizmetlerini cezalandıran bu sistem yalnızca aile hekimlerini değil, halk sağlığını da tehdit etmektedir. Hekimin ücretini vatandaşa bağlayan bu sistem, kamu hizmetinin özüne aykırıdır.
İçinde bulunduğumuz 16–20 Haziran 2025 haftasında, Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu’nun çağrısıyla birçok ilde yapılan kitlesel basın açıklamalarına Hekim Birliği olarak tam destek veriyoruz. Aile hekimlerinin sesi, asla susturulamayacak !
Hekimlik onuru için mücadeleye devam
Aile hekimleri bu ülkenin sağlık sisteminin temel taşıdır. Onların emeğini değersizleştiren her türlü uygulamaya karşı durmak, hem bir mesleki sorumluluk hem de vicdani bir görevdir. Hekim Birliği olarak bu adaletsizliğe sessiz kalmadık, kalmayacağız.
Bu yönetmelik iptal edilene kadar mücadelemizi sürdürecek, aile hekimi meslektaşlarımızın emeğini, onurunu ve hekimlik mesleğini layıkıyla uygulama hakkını savunmaya devam edeceğiz.
Sağlık Bakanlığı’nı bir kez daha uyarıyoruz: Toplum sağlığı ve aydınlık yarınlar için Hekimlerin üzerinden mesleki karanlık yaratan gölgenizi çekin, popülizme değil, liyakat, emek ve bilime değer verin.