Şiddeti önleyemeyen sistem, sağlık çalışanlarının tükenişine seyirci kalıyor.

Bitmeyen Şiddet: Sadece Bireysel Öfke mi?

İnsan hayatına dokunmak, onun en değerli hakkı olan sağlığı korumak için gecesini gündüzüne katan hekimler ve sağlık çalışanları, ne yazık ki son yıllarda artan bir şekilde şiddetin hedefi haline gelmiş durumda.
Peki, sağlıkta şiddet neden bir türlü bitmiyor? Neden her yeni olayda aynı sözleri işitiyor, ama çözüm adına gerçek adımlar göremiyoruz?

Sağlıkta şiddetin temelinde yalnızca bireysel öfke patlamaları değil, yapısal eksiklikler ve toplumsal kabuller de yatıyor. Ne yazık ki bu yapısal sorunları gidermek siyasi iradenin elindeyken, atılması gereken güçlü ve kararlı adımlar bir türlü atılamıyor.

Şiddeti Bitirecek Güç Kimde?

Yasa yapma gücüne sahip olan Meclis, etkili önlemleri gündeme almakta çoğu zaman ağır davranıyor.
Siyaset kurumunun şiddetle mücadelede daha kararlı, cesur ve etkili bir tutum sergilemesi gerektiği açık. Ancak uygulanan politikalar bizlerde, popülist kaygıların, “vatandaşa yaptırım uygulama” korkusunun, sağlık çalışanlarının güvenliğinden daha öncelikli tutulduğu izlenimini doğuruyor.
Oysa bir ülkenin yöneticileri için vatandaşın can güvenliğini sağlamak kadar, yaşatma görevini icra eden hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini sağlamak da asli görevdir.

Güvenlik Açıkları Şiddeti Büyütüyor

Bugün geldiğimiz noktada hastanelerimizin güvenlik önlemleri yetersiz kalıyor.
Olması gereken, sağlık kurumunda her hekim, hemşire ve sağlık çalışanının kendini güvende hissetmesidir.
Ancak ne yazık ki fiziksel güvenlikten psikolojik güvenliğe kadar her alanda ciddi açıklar var.
Sağlık kurumları “şiddete sıfır tolerans bölgeleri” haline getirilmeli ve bu ilke yalnızca kâğıt üzerinde değil, sahada da hayata geçirilmelidir.
İşe sus işareti yapan hemşire portresinin tekrar sağlık kuruluşlarına asılması ile başlanabilir.

Kara Liste Uygulaması Şart

Şiddet uygulayanların yalnızca adli cezalarla değil, sağlık sistemi içindeki hakları da sorgulanmalı.
Önerimiz nettir:
Sağlıkta şiddete başvuran kişilerin “kara liste”ye alınarak, kademeli biçimde sağlık hizmetlerinden men edilmeleri sağlanmalıdır.
Bu uygulama yalnızca caydırıcılığı artırmakla kalmayacak, aynı zamanda sağlık çalışanına karşı işlenen şiddet eyleminin sıradanlaştırılmasının da önüne geçecektir.

Şiddeti teşvik edenler de bu listeye alınmalıdır. “Doktor dövmeyi bir ülkenin gelişmişlik düzeyi” gibi görenler de, “Ben sadece bina yaparım, gidin sağlık çalışanının boğazına yapışın” diyenler de.
Şiddeti meşru gören ve meşrulaştırma görevi üstlenen her kesimle ilgili gerekli işlem yapılmalıdır.

Hekim Şiddet Failine Hizmet Vermeye Zorlanamaz

Bir başka önemli konu da şiddete uğrayan hekimlerin, şiddet uygulayan kişilere hizmet vermeye zorlanmasıdır.
Hiçbir meslektaşımız, kendisine hakaret eden, tehdit eden, saldıran bir kişiyi tedavi etmek zorunda değildir!

Hekimin hastayı reddetme hakkı vardır.
(Bkz Çalışan güvenliği yönergesi 6. maddesi)
Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının kendilerine  yazılı bir şekilde can güvenliği teminatı verilinceye kadar hizmetten el çekme hakları vardır.

“Beyaz kod verilmeli, ardından fiziksel ve psikolojik darp raporları ile iş göremezlik raporu alınarak hekim hizmetten çekilmelidir.”
Bu durum, hem hekim ve sağlık çalışanının psikolojik iyiliği hem de diğer hastalara sunulacak hizmetin niteliği açısından son derece önemlidir.

Çözüm İçin Neler Yapılmalı?

Sağlıkta şiddet; münferit birkaç olay değil, tüm sağlık sisteminin üzerinde ağır bir yük haline gelmiş durumda.
Bu yükü hafifletmek için yapılması gerekenler çok açık:
    •    Etkili ve ertelenemez yasal düzenlemeler,
    •    Hastanelerde yüksek güvenlikli ortamların oluşturulması,
    •    Şiddet faillerine yönelik kademeli sağlık hizmeti kısıtlaması,
    •    Şiddet mağduru hekim ve sağlık çalışanlarına hizmet reddi hakkının aktif olarak uygulanması,
    •    Toplumda sağlık çalışanlarına yönelik saygıyı artıracak bilinçlendirme kampanyalarının düzenlenmesi.

“Hastanelerde ve sağlık kuruluşlarında, bulunduğunuz ortamın saygınlığını simgeleyen sus işareti yapan hemşire portreleri yeniden duvarlardaki yerini almalıdır.”

“Geçmiş Olsun” Değil, Gerçek Çözümler

Artık “geçmiş olsun”, “hakkınız ödenmez” temennileriyle yetinmek değil, köklü çözümler üretme zamanı.
Hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumak; sadece onların değil, toplumun sağlığını da korumaktır.
Unutulmamalıdır ki; hekimine, hemşiresine, sağlık çalışanına sahip çıkamayan bir toplum, kendi sağlıklı geleceğini de çok büyük tehlike altına sokar.

Görevi Şifa Dağıtmak Olan Elleri Korumak, Aynı Zamanda Toplumun Geleceğini Korumaktır.

Dt. Özgür Öz
Hekim Birliği Sendikası Genel Başkan Yardımcısı