Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis’teki grubuna hitap ederken muhalefetten ve ana muhalefet partisinin başındaki Özgür Özel’den şikayetçi oldu. CHP’ye oy veren seçmenlere üzüldüğünü de söyledi.
Demokrasilerde genelde muhalefet iktidardan memnun olmaz ama bizde bunun tersi bir durum söz konusu. ‘Bunu da gördük’ denilecek cinsten bir vakayla karşı karşıyayız anlayacağınız.
Tayyip Bey, “Türkiye'de bir türlü kapanmayan muhalefet açığı vardır. Bu açığın günden güne daha büyüdüğünü görüyoruz” dedi. Özel’den hoşnut olmadığını, “Söylemleri, üslubu, siyaset tarzıyla oturduğu koltuğun hakkını maalesef veremedi” şeklinde ifade etti.
Türkiye’de, AKP iktidarı sürecinde gerçek olan şeylerin başında gelen bir husus; muhalefet açığına kendilerinin neden olmasıdır. Tayyip Bey’in en önemli misyonlarından biri de muhalefetin ‘iki dal bir yaprak’ olmasına izin vermemesidir. 2007’de bozulan ANAP-DYP birlikteliğini anımsarsanız ne demek istediğimi daha iyi algılarsınız.
Başka bir örnek Meral Akşener olayıdır. İYİ Parti ile AKP’nin değirmenine su taşıdığı alenen ortaya çıktı. Şimdilerdeyse kendine yakın vekilleri İYİ Parti’den istifa ettirip AKP saflarına katmakla meşgul.
Ekrem İmamoğlu da diğer örnek. Adama engel olmak için yapılmayan ne kaldı ve bu yapılanlar ne kadar olağan? Üstelik Tayyip Bey benzer bir serüvenin ardından iktidara gelmesine rağmen bunlar oluyor. Nitekim İmamoğlu açıkça, ‘başına gelenlerin perde arkasında Erdoğan’ın olduğu’ iddiasını kamuoyu ile paylaştı.
"Biz şeffaflığın, dürüstlüğün ve seçmen iradesinin hiçbir müdahaleye maruz kalmadan özgürce tecelli etmesinden yanayız” diyen Tayyip Bey’den bu ifadelerin gereğini yapması beklenir.
Erdoğan, Özgür Özel’den memnun olmadığını söylerken birinin çıkıp, “Özel’in sizi memnun etmesi için ne yapması gerekiyor?” diye ayrıntı istemesi icap ediyor. Acaba Özgür, Özel iktidarın dümen suyunda gitmediği için mi şikayetçi Tayyip Bey?
"Son 22 yılda tüm uğraşlarımıza rağmen bu açığın kapatılması noktasında arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık” diyen Erdoğan belki de bu ifadesiyle “22 senedir uğraşıyorum ama şu muhalefeti bir türlü ortadan kaldıramadım” demek istiyordur.
Ama hakkını vermeliyim ki, Tayyip Bey’in muhalefetin bir kısmı için söylediği, “Kendi halkına yabancı zihniyette herhangi bir değişim yaşanmadı” ifadesi doğru. Özellikle ana muhalefet partisi CHP’de milli duruşla bağdaşmayan çok sayıda örnek var. Ve bu açıklarını kapatamadılar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde izlediği yol ve yöntem, yanına aldığı ortaklar ve ortaya koyduğu program tam bir faciaydı.
Tayyip Bey’in o grup konuşmasında konu edilecek başka şeyler de var ama şimdilik bunlarla yetinelim.
İKTİDAR VE EKONOMİ
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Önümüzdeki dönem iki temel önceliğimiz olacak. Reel ekonomiyi, üretimi desteklemek ve sosyal refahı artırıcı çalışmalar yapmak" açıklaması yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da parti kongresinde ekonomide dönüşümü başlatacak bir dizi reform planını açıkladı. Buna göre gıdadan, konuta, kiralardan vergilere kadar pek çok yeni hedef konuluyor.
Türkiye’de çalışan, emekçi kesim uzun bir zamandan beri yoklukla sınanıyor. Emekli kesimin durumu perişan. Üstelik zenginden vergi alacağına fakirden alan bir yönetim anlayışı var. Mesela, ‘Kur Korumalı Mevduat’ uygulamasıyla zenginin kazandığı faizi fakire-çalışana ödetmekten hicap duymadılar.
Yine, “Enflasyon düştükçe alım gücü yükselecek ve 85 milyonun hepsi bundan etkilenecek. Sabredip hedeflerimize ulaşacağız” diyen Tayyip Bey acaba bunu ne zaman gerçekleştirecek? Acaba 22 yıl daha beklesek halledebilir mi?
Erdoğan kongre konuşmasında, yeni yatırım teşvik sistemi ve yerel kalkınma hamlesiyle Türkiye'nin her bir köşesinin refah seviyesinin ve üretim gücünün artacağını da iddia etti.
Mahfi Eğilmez, sosyal medya hesabından Türkiye'ye gelen yabancı sermaye yatırımlarıyla ilgili dikkat çekici veriler paylaştı. Eğilmez’in verdiği bilgilere göre, 2010'dan bu yana dünyada toplam 41,1 trilyon dolar yabancı sermaye girişi yaşanırken, Türkiye bu pastadan 176,9 milyar dolar aldı. 2023 yılında dünyadaki toplam doğrudan yabancı yatırım 1,3 trilyon dolar olurken, Türkiye’nin aldığı pay yüzde 0,8 ile 10,7 milyar dolar seviyesinde kaldı. Bu rakamın büyük bir kısmı ise gayrimenkul alımlarından oluştu.
Bu bilgiler yabancı yatırımcının Türkiye’ye gelmediğinin göstergesi.
Bu arada Ticaret Bakanlığı'nın ‘Haksız Fiyat Artışı Bildirimi Mobil Uygulaması’nı sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum. İhmal etmeden fahiş artışları buraya iletin ki bu zam işini seriye bağlayan densizlere karşı yaptırımlar getirilsin.
ALİ DOĞAN DA GİTTİ
ANAP’lı eski Bakan Ali Doğan vefat etti ve ebediyete uğurlandı. Sakin, beyefendi, dost biriydi. Yakın tanıdığınız isimlerin vefatı derin bir üzüntü yaratıyor. Hiç unutmam; rahmetli Mustafa Taşar Turizm Bakanı’ydı. Londra’da Turizm Fuarı vardı ve beni de davet etmişti. Gitmeden önce ANAP Genel Merkezi’nde Ali Doğan’la sohbet ederken seyahatten bahsedince, “Benim kız da orada olacak. Size emanet” demişti. Selcen, o sıra Turizm Bakanlığı’nda görevliydi. Londra’da tanıştık. Delikanlı ve sevgi doluydu.
Eski Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy da benim çok sevdiklerim arasındaydı. Onu hastanede ölmeden iki hafta önce ziyaret etmiştim. O hali hep aklımdadır. O nedenle benzer durumlarda ziyaretten korkar oldum. Ali Ağabey’e veda edemedim ve üzgünüm. Mekanı cennet olsun. Sevgili Selcen ve ailesine başsağlığı ve uzun ömür diliyorum.
Modası eskimeyen tek şey; kefen. Sonunda hepimizin sarılıp gömüldüğü bez parçası.