Haklı olmak tek başına yeterli değildir. Eğer hakkınızı savunmuyorsanız, eğer haksızlığa karşı dik durmuyorsanız, en haklı davada bile kaybeden taraf olabilirsiniz. Hak mücadelesi cesaret ister, kararlılık ister, yılmadan devam etmeyi gerektirir. Çünkü adalet, ancak onu talep edenler ve onun peşinden gitmeye cesaret edenler için vardır.

Baskı ve sindirme politikalarına karşı dik durmak şart

İdarelerin gücü, dayattıkları korku ve endişeden gelir. Eğer insanlar korkarsa, boyun eğerse, “nasıl olsa bir şey değişmez” diye düşünerek mücadeleden vazgeçerse, idareler daha da güçlenir ve baskılarını artırır.

Bugün hekimler ve sağlık çalışanları üzerinde uygulanan yöntemlere baktığımızda hep aynı taktiklerle karşılaşıyoruz:
    •    Mobbing ve psikolojik baskı
    •    Hasta şikayetlerinin bir silah gibi kullanılması
    •    Özlük haklarının sürekli törpülenmesi ve buna bağlı oluşan geçim derdi.

Tüm bunlar, hekimleri ve sağlık emekçilerini yıpratma ve yıldırma amacı taşırken aynı zamanda mesleklerinden soğutma sürecini hızlandırmaktadır. Ancak bu baskılar karşısında sessiz kalmak, bizi yalnızca daha da güçsüz hale getirir.

Cesaretin yarattığı değişim

Cesur olmak, sadece kişisel bir duruş değildir; toplumsal bir değişimin de önünü açar. Eğer hepimiz birlikte hareket eder, hakkımızı savunmaktan geri durmazsak, o zaman bu sistemin dengesini bozarız. Çünkü korkutmaya çalışanlar, ancak korkanlar olduğu sürece güçlüdür.

Peki, ne yapmalıyız?
    •    Haksızlık karşısında sesimizi kararlılıkla yükseltmeliyiz.
    •    Demokratik ve hukuki haklarımızı bilinçli bir şekilde kullanmalıyız.
    •    Geri adım atmadan, taviz vermeden mücadelemizi haklarımızı alıncaya kadar sürdürmeliyiz.

İşte o zaman, baskı mekanizmalarının ne kadar zayıf olduğunu göreceğiz. Çünkü hakkını talep eden ve onun için mücadele edenler karşısında hiçbir idare sonsuza kadar direnemez.

Hak dağıtılmaz, cesaretle alınır

Hak, yalnızca haklı olana değil, onu talep edene, onu savunana ve bunun için mücadele edene verilir. Eğer bizler, mesleğimizi, emeğimizi, alın terimizi değersizleştiren politikalara karşı durmazsak, yarın çok daha büyük kayıplarla karşı karşıya kaldığımızda itiraz edebilecek ortamları bile mumla ararız.

Gelecek, cesur olanların ellerinde şekillenir. Cesaret gösteren, mücadele eden sonunda muhakkak kazanır. Bugün susmak, yarın daha büyük kayıplara kapı aralamaktır. O yüzden artık beklemek ve izlemek yerine hep birlikte hakkın uygulanmasını sağlamak için harekete geçme zamanı!

Hakkımız olanı almak için cesurca itiraz etmeye, haksızlıkları kabul etmemeye ve mücadele etmeye devam etmeliyiz!

Karanlığın en koyu olduğu an, güneşin doğmasına en yakın olan andır.
Umutla, inançla, cesaretle haksızlıklara karşı duracak ve hak olanın egemen olmasını sağlayacağız.

Selam ve sevgilerimle.