Devlet Bahçeli'nin şok çıkışının ardından Teröristbaşı Öcalan'ın mesajı bekleniyordu. Nitekim o mesaj ortaya çıktı. Teröristbaşı, kurduğu terör örgütünü lağvetmek için çağrıda bulundu.

Öcalan'ın paylaştığı mesajlar sonrası sert tepki gösterenler ve destek verenler oldu. Vatansever duyarlılığı olan ve tepki gösteren kesimin en önemli iki argümanı ‘bu işin içinde bir iş var’ ile‘binlerce insanımızın katilini niye muhatap aldınız?’ başlıkları oluşturdu. Bunları düşünenlere ‘haksızsınız’ diyemeyiz. Zira geçmişte yaşananlar onlara bunları ifade etme hakkı veriyor.

Meclis'in milliyetçi duyarlılığı ile dikkat çeken partisi İYİ Parti ise yaşanan gelişmeler için, ‘kirli pazarlık var’ görüşüne sahip.

Ben, kamuoyunun dikkatine sunulmayan bir pencereden iki çift laf etmek istiyorum.

Teröristbaşının mesajında, "Kürt-Türk ilişkileri 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir" cümlesi vardı.

O zaman soralım: Madem bunu biliyordun; sen niye ayrılık, nifak tohumları ektin bu etle tırnak olmuş insanların arasına?

Teröristbaşı, “Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır" diyor. paylaşıyor. 

Bunu iddia eden densize sormak lazım: Kürtler hangi mevkiden veya rolden geri kaldı? Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan olmadılar mı? Kürtlerden zengin işadamları çıkmadı mı?

Teröristbaşı, "Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir" tespiti yapıyor.

Madem ‘demokrasi dışında bir yol yok’ diyorsun.. Bu milletin kanına niye girdin? Bu ülkenin kaynaklarını terörle mücadeleye akıtmasına yol açıp refah toplumu olmasına niye engel oldun?

Aslında Teröristbaşının geldiği bu noktada asıl önemli olan şey ne biliyor musunuz?

Diyor ki; "Ben halt ettim, yanlış yaptım. Bana Türkiye'ye ihanet etme görevi verilmişti, bunun için Kürtleri kandırdım. Türkiye'nin ve insanlarının kalkınmasına engel oldum."

O bir maşa, ipini tutanlara hizmet etti. Bu milletin çocuklarının kanını emdi.

Şimdi Kürt kökenli vatandaşlarımızdan bu Teröristbaşına sempati duyanlar düşünsün... 

Suçlu, suçunu itiraf etti. Hala anlamayanlar için önemli bir nokta burası. 

Herkes yaşananlardan ders almalı, ülkesine ve milletine saygı ve sevgiyle yaklaşmalı. 

ABD olmasa İngiltere var

Ukrayna savaşının sona ermesi için 2022'de İstanbul’da taraflar arasında barış için müzakereler yapılmış ve uzlaşma sağlanmıştı. Devreye İngiltere ve ABD girdi. Barış masası çöktü. Her iki ülkeden de insanlar can vermeye devam ediyor. 

İstanbul uzlaşısını bozan İngiltere ve ABD’nin amacını tahmin etmek zor değil. Rusya zayıflasın istiyorlar. Bunun için Ukraynalıları feda etmekten çekinmiyorlar. Zaten Zelenski’yi başa geçiren de onu savaşa sokan da söz konusu güçler. 

Beyaz Saray’daki Trump-Zelenski buluşmasında yaşanan diplomasi skandalı sonrası bunları anımsamak yararlı olur diye düşündüm.

Zelenski’yi uşak gibi azarlayan, Ukrayna’nın zenginliklerine göz koyan Trump-Vance ikilisine, “savaş sizin yüzünüzden uzadı. Biz İstanbul’da anlaşmıştık” demeliydi  Zelenski. 

Amerika’da dövülen Zelenski’ye İngiltere ise arka çıktı. İngilizler desteklerinin tam olduğunu açıkladı.  İşin arkasında olan iki ülkeden biri kötü polisi, öbürü iyi polisi oynuyor anlayacağınız.

Londra’da toplanan Avrupalıların toplantısına bizim Dışişleri Bakanı’da çağrıldı. İtalya’daki Suriye toplantısında unutmuşlardı halbuki. 

Londra’da İngiliz planı konuşuldu. O planın ana amacı; Ukrayna’yı güçlendirmek, barış masasına zayıf oturmamasını sağlamak. Starmer bunu, “Ukrayna'yı güçlendirmek ve hepimizin yararına adil ve kalıcı bir barışı desteklemek. Başlangıç noktası, Ukrayna'yı şu anda en güçlü pozisyona yerleştirmek olmalıdır” diyerek duyurdu.

İngilizler savaşın göbeğinde ama Zelenski’ye panter kesilen Putin İngilizlere ses çıkaramıyor. Hem de savaşa verdiği o kadar açık desteğe rağmen…